bugün

30 yaşında adamım. ingilizcem de var.
Sabah sabah serviste ''heeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee'' dedirtti ya la.
üçüncü gözüm açıldı resmen. Havada duruyorum.

görsel
Bir köpekten bunu öğreneceğim hiç aklıma gelmezdi. sabah sabah benim de ufkumu açan karikatürdür.

o değil de, Jamal ın burnu köpeğin şeyinden büyük amk.
"an" kavramı nedir? karşınızdaki insana baktığınız an, o insan gerçekten de o insan mı?

örneğin bir aynada kendinize baktığınızda gördüğünüz kişi aslında siz değilsiniz. buradaki "siz" tanımından kastım sizin "o anki" halinizdir. siz aslında aynada kendi geçmişinize bakıyorsunuz ve bu tam tamına 0,000000016 saniye önceki haliniz oluyor. bunun sebebi ise ışık hızının belli bir hıza sahip olması ve aynaya gidip tekrar bize yansıyana kadar geçen süre yüzündendir. üstüne söylenecek ikinci bir sebep ise her şeyin sürekli hareket halinde ve bir düzensizliğe doğru gidiyor olduğu gerçeği, yani entropidir. yaşlanmamızın sebebi de budur.

bahsettiğimiz zaman dilimi o kadar hızlı geçen ve önemsiz gibi gözüken bir zaman dilimi ki, günlük hayatımızda malum saniye önceki halimize baktığımızda aslında geçmişimize baktığımızı değil de, o anki halimize baktığımızı kabul ederiz. halbuki her sabah o aynada geçmişin bizzat kendisiyle yüzleşiriz.
insan gözünün 576 megapixel olması.
google gmail hesabınızı açarken "hesap adınız ..... @gmail.com" arasına "+ herhangi bir site adresi" yazdığınız zaman bir dosya oluşturup o siteden otomatik olarak e-mail almış oluyorsunuz.

görsel:

http://ulu.so/u51fs6
kürtlerin evrim teorisinin canlı kanıtı olduğu gerçeği. şekerim .
dünya ile ay arasındaki mesafeye 7 gezegeninin sığabilmesi. ufkunuzun açılmadığını biliyorum gidin çay için iyisi.
Araplarin afrika kökenli oldugunu ogrenmek.
bazı araçların gösterge panelinde yakıt deposu sembolünün yanında küçük bir üçgen bulunur. o üçgen arabanın depo kapağının yönünü işaret eder.
Gençlik aşkım, tv'de göründüğünde bakmaya kıyamadığım kadın deniz uğur un reha muhtar ayısından ikiz çocukları olmuş.

(bkz: adaletini sikeyim dünya)
1 saniyenin 100 salise değilde 60 salise oldugudur.

Cogu insan bunu 100 salise olarak bilir cunku kronometrelerde, yarislarda falan saniyeden sonra 100 lük bir kisim vardir. (formula 1 gibi yarislarda 1000lik) o kismi cogu insan salise sanar fakat o kismin adi santisaniyedir. Yani saniyenin yuzde biri.
mesela;
ölülerin tüyleri hakikaten tiken tiken olabilirmiş(artık ne görülüyorsa ölünürken).

fazla çikolata yemek insanı öldürebilirmiş(yani aşk hormonu salgılıyor ya bu meret, aşkın kendisi gibi hormonu da sakıncalı).

oxford ingilizce sözlüğünün büyük bir bölümü, william chester minor adında seri bir katil tarafından tımarhanede yazılmıştır.

gerçek elmas x-ray cihazında görünmez.

ev işlerine yardım eden erkekler, diğerlerine göre daha fazla yalan söyleme eğilimine sahiptir(sanırım bu pek sevgili erkeklere bok atmaya çalışmışlar, biz inanmıyoruz).

çoğu gülme efekti 1950 lerde kayıt edilmiştir. yani duyduğumuz efektlerin sahiplerinin çoğu mefta.

eğer dünyadaki yaşam 1 yıla sığdırılsaydı, insan ömrü 2 saniye olurdu.

sola dönüp uyumak sizi neşeli ve pozitif yaparmış.

kalbi kırılan bir fil sadece bu sebepten ölebilir, ayrıca yalnızlığa katlanamayan tek hayvanmış fil.

geç yatan insanların, erken saatte kalkan insanlara göre ruhsal dayanıklılığı daha fazla(bu sözlük ahalisi için geçerli olabilir mi? ıı bence değil).

einstein nin beyni otopside çalınmış.

hitlerin ilk aşkı yahudi bir kızmış.(tarih hocam kesinlikle olamaz imkansız dedi, yanlış bilgi vermişler, onlar verdi)

seks düşünmek çişinizi yapmayı geciktirirmiş.

küçüklükte duyulan, bir müzik ve insan sesi, yetişkinlikte kişinin müzik zevkini belirlermiş.

dünyanın nüfusunun sadece %2 si yeşil gözlüymüş(şu güneşe bakarken ya da ağlarken yeşil olan ela gözler sayılsaymış iyiymiş).

insan ortalama günde aklından 3000 düşünce geçermiş.

bütün gece uyanık kalmak, fazladan 161 kalori yakmamızı sağlarmış(sözlük gece tayfası için bu).

kurşun geçirmez yeleği, yangın çıkışını, cam sileceğini, lazer yazıcısını kadınlar icat etmiştir(bu bilgiyi neden verdim bilmiyorum, sanırım erkeklerle sidik yarıştırmak için).

dünyada herhangi bir anda, 14 bin insan sevişip, 25 bin insan öpüşürken, 50 bin insan birbirine sarılır(dünya pek sevgi dolu sevişken).

bilgisayar başında 6 saat zaman geçirmek, ölüm riskinizi %40 artıtır(hepiniz öleceksiniz).

müzik, beyin için uyuşturucu ve seks etkisi yapar.

bal çürümeyen tek yiyecektir. 3000 yıl süreyle bir kavanoz bal saklanarak tüketilebilir.

nefret ettiğin ya da sevdiğin birine bakarken göz bebeğiniz büyür.

gülmekten ölen kayıtlı en az 10 kişi bulunmaktadır(sandalyeden düşmüşler).

araştırmalara göre, sınavdan önce endişelerinizi not etmek, sınav notunuzu arttırabilir öğrenci arılar.

beynin kendisi acı hissetmez.

hayatınız boyunca, iki havuz dolusu salya üretirsiniz.

ilginç not; ben yazdım, alın teridir.
haşema'nın açılımının 'hakiki şeriat mayosu' olduğunu öğrendim. şu an kendime gelmeye çalışıyorum...
c#.

entry nerde?suya mı düştü? su nerde? inek mi içti? inek nerde? dağa mı kaçtı? dağ nerde?

edit: mutlu musun şimdi moderasyon. bok gibi entry oldu.
şiddetli bi sağanak yağmur yağarken kuşlar ötmeye başlıyorsa yağmur dinecek demektir.
copy/paste dir.
vajinada iki delik olduğu.
Vay amk dedim.
Süt zehri alır.
RiZE, AYDER YAYLASI.
ayderin yayla değil ara durak olması.karadeniz turunda rehberin söylediği bir şey.bana göre yayladır hala.
bir ara belli kesim bilim alemini meşgul eden meksikada yaşanmış esrarengiz yaratık olayı.

Efenim mevzu bahis olan konu şu şekilde (bkz: meksika da bulunan yaratık)

şimdi deniliyor ki; ''yaratığın sırrı çözülememiştir.''

Konuya istinaden birkaç nacizane bilgiyi de şöyle açıklayayım,

Boyut kavramı nedir?

insan denen eşref-i mahluk, aslen kendisinin de bilmediği ve farkında olmadığı birtakım boyutlara sahiptir. Bu boyutlar katman katman en kaba halinden en ince haline kadar enerjetik düzeye kadar iner. insanın bu boyutlarının farkında olmaması durumu, henüz en ince katmanları keşfedecek kadar ince boyutlara ulaşabilecek farkındalığa sahip olamamasıdır.

Bu boyut kavramını genişletmek aslen insan bilincinin ne kadar esnek ve genişgen olması ile orantıdır. Örneğin; daha önce bilmediğimiz bir bilgiyi öğrendiğimizde hayret verici olarak karşılamamızın sebebi, bilincin kısmen de olsa o bilgi ışığında genişliğini artırması ve karanlık olan kısımları aydınlatıp farkındalık seviyemizi yükselmesine vesile olmasıdır. Bunu bir abajura benzetebiliriz. Abajurdan çıkan ışık, abajurun yoğun olarak ışığı hapsettiği yere vuran alanda ancak en kuvvettli biçimde görülebilir. Yansıyan dığer ışık kümeleri ise hapsolan yerdeki ışığın vurduğu alandaki kadar yoğun değildir. insan bilinci de abajurun ışığı yansıttığı gibi tıpkı yoğun olarak aydınlattığı yerler kadar bilgiye hakimdir. Düşük yoğunlukta bilinç titreşimlerine sahip olmamızın bir sonucu olarak da her şeye hakim olamayız.

Özetle daha ince boyutları algılayabilmemiz ve kavrayabilmemiz için insan bedeninde kaba algı olan beş duyu organının hakimiyet sahasından ötesine geçmek gerekir.

(bkz: http://okyanusum.com/maka...erinizi-nasil-secersiniz/)

mevzubahis boyut kavramına ek alarak sewvgili viki kaynağımız da şöyle diyor:

Fizikte üç uzay boyutu ve bir de zaman boyutu kabul gören normdur. Fakat temel kuvvetleri birleştirmeye çalışan teoriler, bu amaçla daha fazla boyut eklemektedirler. Süper sicim teorisi, M teorisi ve Bozonsal sicim teorisi, fiziksel uzayın sırasıyla 10, 11 ve 26 boyutlu olduğunu iddia ederler. Bu ilâve boyutların uzaysal olduğu söylenir. Fakat biz ancak üç uzaysal boyutu algılarız ve bugüne kadar ne deneysel, ne de gözlemsel deliller, ilave boyutların varlığını tasdik etmez. Muhtemel bir açıklama, uzayın atomaltı ölçekte (muhtemelen quark/sicim ölçek seviyesi veya daha altta) ilave boyutların içine "sarılmış gibi" davrandığıdır.

Yani diyor ki; uzunluk, genişlilk ve derinliğin yanında bir de zamanı algılayabiliyor muşuz, efendime söyleyeyim; daha dehil 26. boyutu, 4., 5., 6. boyutları algılayabilmemiz için çok fırın ekmek yememiz lazımmış. Birde son paragraf da bu boyutların iç içe olduğundan söz ediliyor ki bu da olası, çünkü eğer3 boyuttan birini çıkarsaydık diğerlerini de algılayamayabilirdik. Yani, derinliği olan bir şeyin mutlak bir genişliği de olması gerekir. derin bir kaba baktığımız zaman kabın belli genişliğinin de olduğunu görürüz. Öteki türlü derinliği algılayabilmek havaya bakıp da havanın derinliğini tahmin edebilmeye benzer bir şey olurdu. Kaldı ki bunu evrensel boyutu var. Bu sebepten her biri birbirini tamamlayan ama aynı zamanda birbirinden bağımsız bulunan bu boyutlar birbirleri ile iç içe bulunmakta.

Bu ince boyutları algılayamamamızın sonucu olarak 5 duyu organımızla haşır neşir bir varlık olduğumuz savı ortaya çıkıyor. haliyle eğer algılayabiliyor olsaydık bu hayat da bizim için pek çekilir bir yer olmuş olmazdı. bu sebepten 5 duyu organımızla sınırlıyız. aslında sınırlı olduğumuzu sanıyoruz lakin daha ötesi var.

şimdi konumuzun başındaki olaya gelecek olursak; meksikada bulunan bu garip varlık hibrittir efenim. konumuzun bununla bir alakası yoktur ama yine de emeğe saygı diyerek linki şuraya koyayım ben (bkz: hibrit) yani kelime anlamı ile hibrit, melez demek. bu dünya dışı garip varlıklar, insan ırkından çok daha düşük titreşimli enerjilere sahiptirler. fakat insanlardan farklı olarak enerjiyi belli düzeyde biriktirip kontrol etme özellikleri vardır. bu özelliklerini de kendilerine daha yakın yaşam döngüsünün bulunduğu yerlere gidip, oraya uyum sağlayıp, enerjisini daha da çok yükseltip, bir çeşit o doğal döngüye uyum sağlamak için kullanırlar. ama bu çok zordur, çünkü dünyadaki doğal döngü, ekolojik yapı ve insanın enerji titreşim düzeyleri bu hibrit varlıklarının enerjilerinin çok üzerinde oldukları için bunu başaramazlar ama yine de seyahat ederler. seyahat ederler, çünkü belli düzeydeki enerji titreşimlerini boyutlar arası geçiş yapabilmek için kullanabilirler. tıpkı bizim keşif için uzaya mekik göndermemiz, aya, marsa gitmeye çalışmamaız gibi. yani onlarda bizim yeni yaşam yerleri keşfetmeye meraklı olduğumuz gibi meraklılar. tabii boyutlar üzerinde belli ölçekte kontrol sahibi oldukları için bunu yaparlar.

bizim aya, marsa mekik gönderip, uzayda bulunan yıldız ve gezegenlerden sürekli veri toplayıp bir yaşam belirtisi bulamamamız ve insanoğlunun yaşayacak başka bir gezegeni keşfedememesinin sebebi de bu yerlerin enerji titreşim düzeyleri ve ekolojik düzeyde yaşama olanaklarının insanın varolan potansiyelinden kat be kat yüksek olmasıdır. bu yüzden her gezegeni kum ve çakıl tanesinden ibaret ya da yüksek oranda tanımlanamayan bazı elementlerle sarılı olduğunu sonucu ortaya çıkar ancak. çünkü o yerlerde bulunan yaşamsal faaliyetleri görebilmemiz için haliyle 6., 7., 8.,... v.s gibi daha üst düzey duyulara sahip olabilmemiz gerekir. yani bu demek değildir ki, biz göremiyoruz diye oralarda farklı yaşam formları olmaya dursun. olabilir efenim, bilemiyoruz.

toparlayacak olursak, bakıyorum da epey uzatmışım, konu konuyu açmış, bu hibrit abilerimiz olsun, farklı tanımlanamayan diğer canlıların olsun, dünya gezegenine yaptıkları ziyaretler nasıl oluyor da insanoğunun ve buradaki ekolojinin varolan enerji düzeyleri bu tanımlanamayan varlıklardan yüksek olmasına karşın bu varlıklar boyutlara belli düzeyde hükmedip gezegenimize geçiş yapabiliyor? sebebi basit; bu tanımlanamayan varlıklar genellikle gezegende bulunan daha az enerji titreşimli yerleri seçiyorlar. mesela yol girmez kervan geçmez yerleri, ölümlerin, cinayetlerin, nefretin, kinin daha çok olduğu yerleri ve nispeten daha pis ve insanın daha az revaçta olduğu yerleri gibi. bu sayede çok zorluk yaşayamıyorlar. hatta bazıları geçiş yaptığı an bu dünyada bulunan ve serbest gezinen elemetlerin etkisiyle anında yok oluyorlar, ya da ölüyorlar ve bedenleri fosilleşebiliyor. bu yüzdendir ki bazı arkeologların çalışmalarında dnası tespit edilemeyen varlıklar bulunabiliyor.

sevgili dostlar, sizinle naçizane bu bilgileri paylaşma gereği duydum. sözlerimi bitirirken birkaç ayarla bitirmek istiyorum müsadenizle. devlet ve onların desteklediği bazı bilimadamları tarafından toplumlardan saklanan çok daha büyük ve önemli bilgiler mevcut zannımca ve bunlar varoluş ile ilgili çok önemli ve ufuk mufuk bırakmayan bilgiler. hiç değilse evrenin sırrı değil ama bilimsel olarak çok değerli olan bilgiler. bunların saklanma sebebi de toplumun işleyen düzenini bozmamak ve kaos oluşturmamak. yani insan hizmet etmek için var görüşü hakim. düşünüp, bunlara kafa yorarasa işi mişi çalışmöayı bırakıp, dünyada ekonomi mekonomi kalmaz, kurulu düzen altüst olur kafası. azıcık birey olarak araştırmayı, düşünemeyi ve her şeyin altında bulunan gerçekleri öğrenmeye davet ediyorum herkesi. toplumsal olarak gelişe gelişe geldiğimiz yer belli. bireysel olarak kendimize bir yararımız dokunsun biraz da. ufkunuz hep açık ola.

kaynak olarak da tavsiye edeceğim bir kitap patanjali'nin sutralarıdır efenim.
site olarak da; (bkz: http://www.forbiddenarcheology.com/)

edit: imla
Buzun erime prensibi. Bu fizik bi harika dostum.
Meyve suyunu dökerken, meyve suyu kutusundaki geniş kısmın aşağıya doğru bakması gerektiği. Böylelikle löp löp yapmaz. Bir de Yer çekiminin insanlık üzerine etkisi de genel ufku iki katına çıkartmıştı.
Tabikide ''Su'' dur. bildiğimiz üzere Su : H2O yani 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan meydana gelir. H+ iyonu içeren bir madde ile (ör. asit) ve OH- iyonu içeren maddenin (ör: baz) tepkimesi ile oluşur. Yani şu muhteşemliğe bakarmısınız: Hidrojen Yakıcı bir madde Oksijen de yanıcı bir madde ve bunların tepkimeye girmesi sonucu, bunların tam tersi olan Söndürücü bir maddenin ortaya çıkması,inanılmaz birşey..
ingilizce 'woman' kelimesinin açılımının 'wife of man' olduğunu öğrendim. vay be, ufkum genişledi...