bugün

balıkçının harbiliğini
ali nin her sinirlendiğinde 'ben sana yapacağımı bilirim' bakışıyla başını sallama mallığını
cemile nin mete yle duyduğu gururu göğsünü gere gere söylemesi
aylin in soner e aşkını
soner in aylin e aşkını
osman ın fındık suratıyla o kıvıra kıvıra oynamasını

evet hepsini severek geçtim ancak
o mesude denilen kızı ne diye dansa götürür ki soner,
arabaya bindikten 1 kilometre sonra aşağı atması lazımdı onu.
--spoiler--
caroline'nin soner'de gözü kaldı.
--spoiler--
inşallah karolinin sonu da balıkçının eski şirret karısı gibi olur denilen dizi.
yoksa o flashback sahnesi bir ipucu mu? "bakın, o orospunun sonu da bu orospu gibi olacak sayın seyirciler" mi demek istediler acaba.
en azından ben öyle olsun istiyorum.

eğer soner sırf aylin'e inat olsun diye de o mesude denilen embesil karıyla evlenirse, bu diziyi izlemeyi bırakacağım.
tamam tavşan dağa küsmüş, dağın haber olmamış ama o kadar laçka bir hal alırsa bu dizi, zaten izlenebilir olacağını zannetmiyorum.

soner-aylin aynı evde, pardon aynı sarayda yaşadıklarından akıbetleri bihter-behlül gibi mi olur bilmem.
zaten aylin'in gece yataktan kalkıp, cici yeni gelin gecelikleri içinde soner'in çalışma odasına gitmesinden kıllanmadım değil.

ali kaptan artık bir sümükten bile daha değersiz hale geldi. kaptan bile değil ki artık lan. adam sümsüğün, eziğin, paranoyağın teki oldu. bütün gün dedikoducu karılar gibi perde arkasından mahalleyi gözetliyor. ve şu "sen görürsün hmmmmm" şeklinde bir parmak hareketi var ya, onu yapıyor. ne gerizekalı herif ya. balıkçı zengin, bok gibi parası var, patron, saygın bir herif ve de cemile'ye aşık. ama ali? mecburen emekli olmuş, pek sağlıklı değil, parası yok aksine gırtlağa kadar borcu var. bütün gün evde oturuyo, masa topluyo falan. cemile-balıkçı ikilisini gördükçe hasetinden tırnak yiyo. karolin zaten siklemiyo adamı. işte ali'nin layık olduğu son.

yalnız farkettim de, dizide haftalardır boyuna birileri evleniyo.
önce karolin, sonra aylin, şimdi de inci hoca. haftaya da cemile evlenirse tam olur.
dizi gelinlik defilesine döndü yemin ederim.
ali kaptanın aldığı teknenin tez zamanda batmasını istiyorum. bu kadar it bi herif olamaz ya. kaptanımız gidiyor caroline'e koyuyor,ona para saçıyor, cemile yi evden atıyor, haciz getiriyor. sonra hala cemile'yi izliyor. bırak kadın istediğini yapsın aq. isterim ki ali kaptan, balıkçıyla cemileyi yatakta falan bassın da dumur olsun.

mesude sanırım dizideki en kıl karakter, hala soner'in peşinde yediği tokat yetmemiş yüzsüze. soner'in yerinde olsam veririm bunu süleyman'a akıllansın biraz. süleyman onun aklını başına getirir.
ilk başladığı dönemdeki hallerinden eser kalmayan, bölümler geçtikçe saçmalayan dizidir.
ya bir insan gülünce bu kadar mı çirkin olur ya,boyoz boyoz güler berrin gibi,valla kızım hiç gülme sen,bol bol ağla,benden tavsiye...
Karolin için Vurun Kahpeye Müstahak ona!.
sonunda balıkçı, ali kaptan'ın elinde kalacaktır. ya da balıkçı gücünü kullanıp ali'yi atacaktır bu diyarlardan.
ikisine birden hayat yok o mahallede.
ayrıca, cemile'den sana ne ali? sen evlenmedin mi öküz?
senaristler bize haftalarca işkence ettikten, sinirlerimizi gerim gerim gerdikten, "bu kadar da olmaz pes artık" diye çıldırttıktan sonra son bir kaç haftadır "yazık lan bunlara, hadi sevindirelim garipleri" diyerekten iyilerin kazanmasını, kötülerin ise kaybetmesini sağlamışlardır. öncelikle hepsine teşekkür ediyorum. accuk da olsa içimizin yağları eridi.

eveeeet....

karolini g.t oluşuyla başlamak istiyorum (ağzımı bozdum özür dilerim sözlük ama daha güzel ifade edemiyorum), o ağzının çem çem çümükleşmesi çok güzeldi, dudakların çok çirkin bebeeem, sinirlenince daha da çirkinleşiyor. ev ayline satılınca evde bir bayram havası, herkes birbirine "çaaak!" diye elini şaklattı, bi sevindik bi sevindik, (sanki türkiye dünya kupası finalinde 4. golü atmış, sonra kendimize de güldüm, zavallı biz nelerle coşuyoruz öyle diye, içim burkuldu sözlük). acaba hangisine daha çok sevindik evin cemileye kalmasına mı, karolinin alamamasına mı, karar veremedim. sanırım b şıkkı. sonra aliyi gene tavladı şıllık, seeen alajak ouo tekne, seeğn patroğn oljaak yine.. adi karı.

aaeelliiğ, sen aşşağılık bile değilsin. çukursun çukur! hehehehee... aynı hintliler gibi gerdan kırarak "görürsün sen" demelerin de çok komik olmaya başladı. salak bak nasıl da gömdü seni balıkçı. "ben cemileyi seviyorum" deyince elektrik çarpmışa döndün, duvara toslamış gibi oldun, tependen aşağı kaynar su değil kızgın yağlar döküldü, hiç biri değil, hepsinini toplamı... daha ne kadar alçalacaksın, çukura gireceksin, zevkle izledik valla. saaalaaaak saaalaaaak... son sahne bana cemilenin karolini vurduğu sahne vardı ya hani, karolin dönüp kadına "je' jemile" demişti. ali de balıkçı cemileyi sevdiğini söyleyince, döndü "cemile" dedi. oğlum sen de bıçak yiyecen bak, uyarmadı deme. senin bu hallerine üzüleceğim aklıma gelmezdi, ama çok da üzülmüyorum aslında. hatta sinirleniyorum sana. cemileye kaç defa tokat attın, ulan karolin neler neler yaptı, oğlunu dövdü, az kalsın boğulmasına neden oluyordu, restoranda herkesin içinde seni rezil etti (osmanı yanıma alacağım dediğinde, hatırladın mı), ekberi başına musallat etti, onun yüzünden evinden oldun, ulan hala kadına bir fiske bile atmadın. yani, kadın avrupalı diye, ona tokat atarsan bizi AB'ye almazlar diye mi korkuyorsun gerizekalı. kadının ne b.k olduğunu bal gibi biliyorsun sonra da dönüp "karolin, benim için bir tek sen varsın" diyorsun. oğlum kadın seni s..yor, haberin yok. müstahak sana.

cemile, sen ne muhteşem bir annesin, çok şanslısın, çok iyi bir oyuncu canlandırıyor seni. metenin yarışmasını izlerken gösterdiğin tepki o kadar gerçekti ki, benim bile gözlerim doldu. muhteşemdin vesselam. ama evi aylin aldığında niye bu kadar bozuldun, ulan ya karolin alsaydı. aç kabadayı diye bir tabir var, ahanda sen. sen şimdi balıkçının evlenme teklifini de kabul etmezsin ama etkilendin adamın ilan-ı aşk hareketinden. sana nasıl da sevgiyle bakıyordu, gözleri parlıyordu yakamozlar gibi. adam aliyi bile şoka soktu tavrıyla. hadi kızım kabul et demeye korkuyorum, balıkçı ya kötü bir üvey baba olursa. adam olmazsa da senin çocuklar kaşınır. mesela berrin, çemkirir durur adama, mete, gözünü belerte belerte masaya bakar, boyun damarları şişer durur. bir osmancık sever adamı. sen de arada kalır durursun. hemen evlenmeyin, önce çocukların alışsın adama. hatta onlar yalvarsın sana "anaaaa, nolur bu adamla evlen" diye.

balıkçı, niye bu kadar acele ettin evlenmek için, oğlum önce kadının kalbini gerçek anlamda çalsana. zaten kadın sana meyilli, onun da gözleri parlasın sana bakarken. herkesin içinde kadını rezil ettin. ya evleneksin, ya da bir daha görüşemeyeceksin kadınla. hadi bakalım.

mete...mete...dua et yarışmada söylediğin (aslında pek söyledin diyemeyiz ama kabalaşmak istemiyorum) şarkı çok güzel. ve sanki anlaşmışlar gibi diğer adaylar yine berbat şarkı seçmişler, diğer şarkılar helvacıdan bile kötüydü. neyse, onca dayak kötekten sonra hak etmiştin birinci olmayı. zaten sevincin de kursağında kaldı, 10 dk bile sevinemedin garibim, dakka 1 gol 1, kaderle berabere kaldınız. ne diyeyim. ama üzülme, hocan da seni seviyor e bir ilke imza atıyorsunuz, öğrencilerin hocalarına aşık olduğunu hep gördük ama hocanın da aşık olduğu ilk dizi. artık ne kadar doğru bilemiyorum.

veee inci hoca, o nasıl bir gelin olmak. gören de biri sırtına silah dayamış, zorla evlendiriyor sanır. bu ne kızım. hele o son bakış, tövbe tövbe. sanki "mete al kaçır beni" der gibi. madem meteyi seviyorsun niye o kazmayla evlendin. daha çok çekersin sen.

aylin-soner cephesi komedi, o yüzden yazmaya gerek yok. ama sonerin açık arttırmadaki tavırları çok komikti. çok güldürdü bizi, allah da onu güldürsün.

murat, çilekeş murat, saftirik murat, halvet olamayan, komik komik hallere düşen murat. o kadar saf değilsin değil mi? kızı soyunurken izlemeye utanmıyor musun? kızı beceremeyeceksen ne diye azdırıyorsun kendini? sana da yazık, kıza da, e bize de...

haftaya görüşmek üzere efenim.
--spoiler--
cemile'nin balıkçının evlenme teklifine önce hayır sonra evet diyeceği,
--more spoiler--
soner'in ise mesude ile nişanlanacağı dizi.
birkaç bölüme kalmaz bu osman boy atacak büyüyecek eşşek kadar adam olacak diyorlardı. ne oldu o?
annem yüzünden her salı akşamı araya giren reklamlar ile birlikte soluksuz izlediğimiz dizi!

inci; dur orda bi dakka! gerdek gecesinde sedat düdüğü bi posta da benim için siksin bu karıyı. ulan madem sevmiyorsun bu adamı ( silah zoruyla ailesi tarafından istemediği bi adama, para karşılığı satılan körpeler gibi suratını döküyosan sevmiyosundur ) ne diye evlendin e mal?

berrin; bu karakter hakkında tüm sözcükler kiyafetsiz kalıyo lan. hele hele o benim gözüm kadar sivilceleri aklıma gelince yazma hevesim götüme kaçıyo resmen. abbovv! o neydi öyle la! üniversiteye giden bi kızın halen 15'lik liseli tazeler gibi trip ata ata ortalarda dolanması çok sinir bozucu öheheheytt!

ya bi de çok rica edicem, berrin karakterini bu kadar çirkin ve zevksiz giydirme çabanızın altında siyasi amaç felan yatmıyosa lütfen bit pazarından eline geçirdiğini giymiş gibi çıkarmayın şu kızı karşımıza.

iğrenç paltosu ve bol paça pantolonuyla müthiş sevimsiz.

soner: bukalemun gibi. her durumda farklı bi tarafını keşfediyosun. kibar, yakışıklı, olgun, karizmatik, zeki... tamam. ama bence fazlasıyla ateşli. bakışları bile yer yer seksi, yer yer parçalı bulutlu. aylin'i kabullenmiştim ama... mesudeyi asla! oha. 3'ü bi arada yaparız artık. grup oluruz hatta. öhehe.
bu hafta en az 100 entry bekliyorum.
aylin ve soner arasında sanki: birbirleriyle sevişmemek için kendilerini zor tutuyorlarmış gibi bir hava mı var bana mı öyle geliyor?
öyle bir geçer zaman ki:
sen bu entryi okurken ben başka bir başlıkta bile olabilirim.
ya da
kim bilir belki sen okurken, seni hayal ederim?
velhasıl zaman geçer. gelir geçer. teğet geçmez,deler geçer.
dizideki en masum karakterin küçük osman ın ya da cemile nin aksine tekerlek sandalyeli elemandır.karısıyla abisi kendi karşısında gözleriyle yani bakışarak sevişiyorlar gibiler.
bu akşam yeni bölümü olacak mı yoksa tekrarınımı izlettireceği bilinemeyen dizi. En azından benim tarafımdan.
olası bir soner mesude çifti düşüncesi beynimi kemiriyor. olmamalı böyle bir şey. ayrıca soner'in mesude'yi eve bırakacağından öyle emindim ki ben, nasıl dansa götürdü gerçekten anlamıyorum. mantıksız işler yapmasınlar.

bu arada dizinin bi hafta olmaması bile sinirimi bozmaya yetti. haftada bi gün kendi hayatımı unutuyorum, onu da almasınlar elimden.
bu akşam yeni bölümü yayınlanmayarak izleyicileri yasa boğmuş olan dizidir. *
kanal d yönetiminin arkasında duramadığı dizi.
dün akşam oynanan milli maçtan dolayı reyting kaygısı yüzünden yayınlamamayı tercih etmişlerdir.
sen yayınla be güzel kardeşim picture in picture (pip) la biz yine izlerdik senin dizini.
arda gole giderken cemile'ye üzülür, carolin'e ana avrat giderdik...

bak reyting raporlarında bile kolaj bölümün 18,6 share almış...
yapma böyle...
insanı paranoyaklaştıran, senaryolar yazdırtan dizi.
en son başıma gelen vakayı aktarıyorum efendim.

bu inci hocamızın evinin bulunduğu mahallede bir adet elektrik direği bulunmakta. * işte o direğin üzerinde gönül yazar'ın milattan önce 1500'lere falan ait bir fotoğrafının bulunduğu gazino afişi asılıydı dün. gün boyu "lan nasııı yaa" diyerek dolaştım ve kafamdan senaryo ürettim. şimdik evli çift o eve gelecek, sonra direkteki afişi görecek inci'nin kocası. "aaa hadi gidelim biz buna" diyecek. sonra düğün eğlencesi yapmaya gidecekler. tam o esnada bunun kırıştırdığı kadın gelecek; inci şok olacak... falan filan... lakin bu esnada gönül yazar'ı nasıl gençleştireceklerini çözemediğimden senaryoma son verdim.

sevgiler! *
erkin koray'ın kötü bir çelik cover ı da bulunan pek leziz şarkısıdır.
"Birbirlerine eşit olanlar birbirine iyilik yapmazlar. Eşitler zorda kaldıklarında birbirleriyle dayanışmaya girerler. Birine iyilik yapmak ondan üstün olduğunu göstermek demektir. Bunun için iyilik kabul etmek isteyen herkesin yüreğinde bir ezilme olur. Herkesin eşit olduğu bir dünyada yaşasaydık kimsenin kimseye iyilik yapmasına gerek kalmazdı. Çünkü kimse diğerinden üstün ya da aşağı olmazdı." son bölümündeki repliğiyle belki de sayfalarca, kitaplarca anlatılmak istenilen kavramları, felsefeyi bir paragrafta özetleyebilmiştir. Böylelikle "iyilik" kavramını da yeniden gözden geçirmemizi sağlamıştır. Şahsi, bir gruba ya da ait olduğumuz belli bir topluma hizmet eden, uhrevi, dünyevi çıkarlarımızın olmadığı ortamlarda dahi karşımızdakine elimizi uzatma yürekliliğidir dayanışma, bu yalın koşulsuz gerçek iyiliktir...
cemile, balıkçıya sıcak bakışlar atmakta.

http://www.youtube.com/watch?v=mtmv0_ed8gy
geçen hafta yeni bölümünün verilmemesi sebebiyeti ile kendimi bi boşlukta hissettim zaten onu geçiyorum bi.bugün öyle bir geçer zaman ki akşamı*.oturdum bekliyorum ali kaptanın göt oluşunu.*
çok pis entryler var kafamda bekleyelim görelim.