bugün

feysbok bile ilişki diyor, biz binmişiz bi münasebete, gidiyoruz alamete ya da neyse...

öykü bildiğimiz hikâyedir. ayrıntılarıyla birlikte anlatılan olay(lar))ı konu alır.

roman ise bir etnik köken olduğu kadar yazınsaldır da.
olayları ve durumları anlatmaları, sürükleyicilikleri; kahramanlar, yer ve zaman gibi ögeleri içermeleri ve kısalık uzunluk farkları ile ilgili münasebetlerdir.
her ikisi de farklı olaylar, durumlar, zamanlar ve mekanlarla tanışmamızı sağlar.
öykü romana göre daha kısa ve içinde olağanüstü özellikler barındıran bir yazı türüdür.roman ise daha uzun ve gerçekçi bir yapıdadır.
romana kıyasla daha kısa olan. Olay örgüsü ve zaman dilimi tek yönlü şekilde geçen, romana göre kişilerin daha az olduğu, genelde belirli bir çevre kısıtlaması da olan düzyazı türüne hikaye (öykü) denir. Roman nedir derseniz, hikaye için anlattıklarımın içinde gizlidir.
öykü düz yazının şiiridir, yoğundur, ustalık ister ve sadece teknik işi değildir muharririn doğasından gelen sağlam bir yeteneğe de ihtiyacı vardır. elbette roman da yetenek işidir ancak ortalama bir yazar güzel bir roman yazabilirken "vurucu" bir öykü yazması kolay değildir ki zaten vurucu-sağlam öyküler yazma işi büyük yazarların bile hayatlarında sayılı kez yakalayabildikleri bir durumdur. hem okuyucu için de sağlam bir öyküyü sindirmek bir romanı sindirmekten daha zordur. genel algı bunun tam tersini düşündürtebilir takılmayın o kısma.

bir de alıntı yapalım buyrun hacı bekir lokumu:

"belki de her romancı önce şiir yazmak ister, yazamadığını görür ve hikâye yazmayı dener. hikâye, şiirden sonra en çok çaba isteyen edebiyat formudur. ve sanatçı, şiirde ve hikâyede çuvalladığında romanını yazmaya başlayacaktır."

william faulkner
güncel Önemli Başlıklar