bugün

''ben kendim olmaya devam edeceğim. din adamlarına ve vaazlarına kulak asmayacağım çünkü Tanrının sevgisinin yeterince büyük olduğuna inanıyorum; onun sevgisinden daha büyük bir günah işleyemem. o zaman ne diye endişeleneyim? bizim ellerimiz ufak ve günahlarımız da küçük; fazla uzağa gidemiyoruz. Tanrının sevgisinin affedemeyeceği günahları nasıl işleyebiliriz? eğer Tanrı sevgi ise kıyamet günü gelip çattığında azizleri ayıklayıp milyonlarca insanı sonsuza dek cehenneme atmak üzere orada bulunamaz'' .
hakikî müslümandır. evvela dinden uzaklaşmış, sonra imam gazzalî ile dost olmuş, tasavvufu öğrenerek tahkik-i imana varmıştır. şarap metaforunu belki de ilk kullanan mutasavvıf şairlerdendir. bundan dolayıdır ki, söyledikleri kimi zaman anlaşılamamış, her aklına esen ''bu şiiri ömer hayyam yazdı!'' diye kendi yazdığı zındıkça şiirleri hayyam yazmış gibi yutturmaya çalışmıştır. abdülbaki gölpınarlı bunları anlatıyor.

kâfirlerin bu mutasavvıf müslümanı sevmesi, cehaletlerinden ileri geliyor. o müthiş sorgulama yetenekleri burada fazla çalışmamış.

ömer hayyam müslüman ölmüştür!

cehennemde onu yanınızda göremeyeceksiniz yani allah düşmanları!

edit: ''gökpınarlı'' yazmışım, uyaranlara teşekkürler.
yaşadığı yıllara göre aşmış olan güzel insandır.

Hassan Sabbah ile yakın arkadaş olduğu da bilinir.
`Güneşi balçıkla sıvamak elimde değil;
Erdiğim sırları söylemek elimde değil;
Aklım düşüncenin derin denizlerinden
Bir inci çıkardı ki delmek elimde değil.`
bu güne kadar şiirlerine ulaşabileni görmedim.
Herif uçuyor mevzuyu bilmeyen gerzek de alkol alarak tanrı'ya ulaşacağını sanan "şairimsi" diyor evet evet yazmış biri bunu dedirtip gece gece çıldırtmıştır beni.
Deisttir.
tarihin en büyük düşünürlerinden, matematikçilerinden, astronomlarindan..

gözyaşı yerine rubai döktüğü söylenir..
--spoiler--
Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok;
Öyle büyük bir inci ki bu büyük sır delen yok;
Herkes aklına eseni söylemiş durmuş,
işin kaynağına giden yolu bulan yok.
--spoiler--
. .
Deniz, deniz olduğu için dalgalanır,
Ama çöpe sor, hep onun içindir dalgalanır...
Altın pisliğe düşse de,
kuyumcu onun değerini hep bilir.

Aslında benim sözüm bu.

Hayyam'da iyi bir insan diyolla.
Kim demiş haram bilmez hayyam
ben Haramı helali karıştırmam
senle içilen şarap helaldir
sensiz içtiğim su bile haram.
sabahattin eyüboğlu sayesinde rubailerini doğru düzgün okuyabildiğimiz güzel insan.
saygı duyulması gereken özgür düşünceli şairlerden. demir demirkan'ın da kendisine ithaf ettiği güzel bir parçası vardır.
Her sabah yeni bir gün doğarken, Bir gün de eksilir ömürden; Her şafak bir hırsız gibidir Elinde bir fenerle gelen.
Yaşamanın sırlarını bileydin,
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin?

Diyen şair,filozof,matematikçi ve astronomdur.
` Madem, çiçek açmış gibidir, mutluluğun,
Niçin kadehinden çok uzaklarda kolun?
Zalimdir acun, durma yazık, iç şarabı,
Sanmam yinelensin, süre gitsin bu oyun.`
ö.hayyam, nizamülmülk veh. sabbah'ın hayat yollarının başlangıcındaki arkadaşlıkları ilginçtir. ve üçü de sonucunda kendi tarzlarında sivrilmişlerdir. hayyam rübaileri kadar yıldıznameye bakması ile de ünlüdür. dönemin sultanı(emin değilim melik şah) sefere çıkmadan önce ona yıldız falına baktırırdı. şiirleri ile yahya kemal'e de ışık tutmuştur.
Bir elde kadeh, bir elde Kur'an
Bir helaldir isimiz bir haram
Su yarim yamalak dünyada
Ne tam kafiriz ne tam Müslüman
Hayyam bade ile sarhoşsan mutlu ol
Lale yanaklı biriyle oturmuşsan mutlu ol
Madem ki dünyanın sonunda yokluk var
Sayki yoksun, varmışsın gibi mutlu ol..
bak saki! yüreğim arındı bütün kaygılardan,
gitti o kükreyen aslanlar bomboş şimdi orman,
gece yılız saçarken göklerin şarap kasesi;
benim kadeh boş günümü gün edeceğim zaman.
şu an onun ismiyle paylaşılan rubailerin yüzde doksanı hayyama ait değildir.

sebebi özellikle hayyam'dan sonra afedersiniz onun gibi yazacak taşağı olmayan şairler, şiirlerini hayyam mahaliyle yazmışlardır.
kankam benim.
"Eşi dostu verdik birer birer toprağa;
Kiminden bir taş bile kalmadı ortada.
Sen, yorgun katır, hala bu kalleş çöldesin;
Sırtında bunca yük, yürü bakalım hala."
Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler:
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.