bugün

hepimiz alisigiz her olum erken olumdur lafini duymaya, hepimiz aliskiniz allah cennette kavustursunlara, mekani cennet olsunlara ama hic birimiz aliskin degiliz en yakinimizin vefatina ya da inanca gore dunyasini degistirmesine.

bir gun once yapilan sayisiz hesap, kitap ve planin birden degerini yitirmesine. gidenin ardindan dalinan dusuncelere ve bu dusuncelerin neticesinde ne kadar uzun yasarsan yasa aslinda hayatin kisaligina ket vururcasina ducunce degistirmelere...

giden gitmis kalan saglar mi bizimdir? yoksa hayati nasil yasamaliyim ki ne zaman gidersem gideyim en iyi gidis olsun mudur? bilinmez ama her olum haberi insanin anlikta olsa bazi seyleri dusunmesine ve yaptigi ya da yapmadigi seylerden pismanlik/memnuniyet duymasina sebebiyet vermektedir.

dogum gununde sevinenlerden coktur olum gununde uzulenler, bu sebeptendir ki hic bir olum gununu yakistiramaz omuzda tabut tasiyanlar. oysa hic konusulmaz her dogumun erkenligi ya da gecligi.

bir daha goremeyecek olmanin verdigi acinin gozlere indirdigi perdedendir bu bugulanan hayat gorusu kiminde kisa kiminda uzundur ama gidenin arkasindan aglanirken seni uzen hicbirsey ama hicbirsey bir anlam ifade etmemektedir, sevinclerin ici bos, kavgalar anlamsizdir artik, o an icin belkide. yuzune soylemek istedigin bir cok sey icinde kalmisdir. hep iyidir soyleyemediklerin, kotu olan hic birsey gelmez aklina. en dolu guldugun o an gelir hep kizdigin bir ani dusunurken. o kizdigin an yok olmustur. di li gecmis zamanda yasamaya baslar artik hatiralar, gelecek zaman yok olmustur. gelecek senin icindir, taki olunceye kadar.

bugun hayatimin geri kalanin ilk gunu felsefesi dolanir akillarda. nedense hep olumlerde hatirlanir birgun olup gidecegin, iste bu dusuncedir bugulanan hayat gorusu.

her dinin en temel kuralidir iyi insan olmak. kotu bile olsan o gun helal edilir tum haklar. o gun yapilir tum konusmalar. dogum gunlerin unutulur, artik olum gunun vardir. nasil bir hayat gecirdigin iste o gun anlasilir. cenazende bulunan yakinlarin coklugu tum hayatinin karnesidir ya da bir taniyan yoktur seni, o gunun o vakti namaza gelenler defneder seni, tanimadiklari halde helal ederler haklarini, iyi bilirdik derler bilmeseler de. iste tum bu dusuncelerin urunudur olum haberi alinca bugulanan hayat gorusu.
aslında ölüm değildir hazin olan, özlemdir... sevdiklerinden ayrılmak.
önceleri kötü etkiler insan psikolojisini
ve sonra zamanla alışılır her zaman olduğu gibi.
düşünür insan "insan ömrü hakkaten çok kısa" diye. yaptıklarına bakar bir, ardından yapamadıklarına, yapmadıklarına bakar. gözleri dolar haliyle. yapmadığı, niyetlenip bıraktığı yığınla şey vardır. giden kişinin özlemide buna eklenince çekilmez bir hal alır. zamanla unutur gibi olur ama nereye unuturuyo. ateş düştüğü yeri yakar sözü boşuna denmemiş ya.
(bkz: tükeneceğiz)
ölenle ölünmeyip hayata devam etmemizin gerektiği durumdur.
insanın acizliğinin yüze vurulmasıdır.
Birini kaybetmek . . .
Ölüm hep burnumuzun ucundaki gerçektir ama nedense hep onu yok sayar bri şeyleri erteleriz . . .
Onun varlığını ancak yakınımızdan birni kaybettiğimizde anlarız . Ne kadar da aciz bir tablo hayatında hep var olan biri bir anda uzaklara cok uzaklara gidiyor ve sen onu bir daha hiç göremeyeceksin .
(bkz: hayatın anlamsız geldği an)
(bkz: hayatın anlamsız geldiği an)
Bir anda sislenen, islenen, bulanıklaşan, yaşama dair her telaşın, emeğin aslında kocaman bir hiç olduğunu düşündüren, acılı ve hüzünlü bir görüştür.

Vefat etmiş... Geçen sene...
iki saat önce, uykum kaçıp da dostlarımı, eski günlerimin insanlarını, hocalarımı incelerken, nerdeler, ne yapmaktalar diye lanet olası bir merak yüzünden öğrendim.
Şiirlerini, resimlerini, kitaplarını, muazzam beynini, prensiplerini, kendini geliştirmek, donatmak adına yaptığı milyonlarca eylemi geride bırakarak, hiç olmamış gibi, hiç yaşamamış gibi, öylece çekip gitmiş...

17 yaşımda, üniversitenin ilk yılında, dondurucu bir Ankara soğuğunda tanıştık...
Beni ben yapan birçok değerin, tutkunun doğmasına, gelişmesine neden olan, aşkla tanışmama, yüreğimin deli gibi çarpmasına, elele tutuşmanın, gözlerinde kaybolmanın, özlemenin, buluşacağın anda nefesinin tıkandığı acemi ve saf o şahene duyguyu hissetmeme neden olan adamdı o.
ilk adam.
Eğitimin, okuma alışkanlığının, müzik yapmanın hayatın olmazsa olmazı olduğunu anlattı bana uzun uzun, hiç bıkmadan, sevgiyle...

Bana kattıkların için, ilk aşkı senin gibi şahane bir adamda yaşamama sebep olduğun için, yaşadığım tüm güzellikler için teşekkür ederim...
Gene nefessiz kaldım ama heyecandan değil, yıllaaaar sonra bu sefer hüzünden....
Çoktan gitmişsin biliyorum ama ben seni bugün uğurluyorum, Özlemle ve minnetle...
O harikulade yüreği ve beyini ancak kahpe bir hücre öldürebilirdi... Başarmış...
Huzurla uyu...