bugün

insanın çalışmasının amacını arayan soru cümlesidir.

türkiye şartlarında %70 lik kesim çalışmak için yaşayacak derecede işkolik veya gelir seviyesi düşüktür.*
şartları baştan belirleyip yaşayacak kadar kazanca sahip olunabilecek bir işte çalışmak en mantıklısıdır.
Can Yücel konu hakkında şöyle der: "...Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 09.00, aksam 18.00. Sonra başka mecburiyetler. Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı bir ömür yani. Ne saçma. Bahar midir bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç.
Ama olsun... istemek de güzel."
her ikiside efendim.*
biri olmayınca diğeri olmuyor. maleseef ikisine de ihtiyacımız var.
dededen kalanların bertaraf edeceği sorunsal.
the good the bad and the ugly filminden bir quote ile yanıtı veriyoruz
--spoiler--
If you work for a living, why do you kill yourself working?
--spoiler--
yaklaşık bir yıl sonra cevabına nail olduğum sorudur.
evet çalışmak için yaşıyoruz. çünkü çalıştıkça lüksleri keşfediyor, cazibesine kapılıp fazlasına göz dikiyoruz.
bağımlılıklarımız var. sınır tanımayıp yetinmeyi de bilmediğimiz için; iyinin iyisine ulaşabilmek için çalışıyor, çalıştıkça yaşamaya vakit bırakmıyoruz.
kısaca kapitalizmin kölesi olup, bedenimizi veya beynimizi saati üzerinden makul veya makul olmayan fiyatlara satıp buna çalışmak hatta yaşamak için çalışmak diyoruz.

oysa yaşamak için bu bedeni, en kıymetli zamanları satmaya hiç gerek görmüyorum artık. nihayetinde eriştiğimiz sonuç öyle veya böyle doymuş bir boğaz, çıplak kalmamak için giyilmiş kıyafetler ve belki çok daha fazlası. ama bunların hiçbiri çalışarak hatta her gün küfürler ederek işe gitmek pahasına göze alınmamalı.
sırf bu yüzden yapılması gereken yaşamak için çalışmak.
"kim de ahireti diler ve bir mü'min olarak gereken çabayı gösterirse -ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa- işte bunların çalışmaları makbüldür." (isra 19)
bi süre yaşamak için çalışmak, sonra çalışmak için yaşamak.
aslında bunun orjinali yaşaamak için mi para kazanmak yoksa para kazanmak için mi yaşamak şeklindedir.
süreçtir. önce biri sonra diğeri.
(bkz: to live is to die).

http://www.youtube.com/watch?v=84VHkvFx-Vc
Ders çalışmaktan bıkan gençlerin kafasındaki malum sorulardan. En azından benim günlerdir kafamda dönüp duruyö. Sonuçta herşeyin bir diyalektiği var, herşey birbirine bağlı. Yani hayat şartların, standartlarının düzelmesi için önce iyi bir işe sahip olman gerekir. Bir ev, araba, en azından kira ve diğer temel giderler için. iyi bir iş için de iyi bir eğitim ya da yükseklerde birilerinin ittirmesine ihtiyaç var. ikincisi olmadığına göre birincisini gerçekleştirmek zorundayım. iyi bir eğitim için ise iyi bir üniversiteye gitmem gerekicek. E oraya da mülakatla alınmadığına göre Sakıp Sabancı'nın da dediği gibi çalışmak, çalışmak, çalışmak. Peki ya bu çalışmak eylemini yaparken geçirdiğimiz yıllar? Hayatımızın en deli yılları. 18 yaşında biri evde oturup deneme mi çözer güzel havalarda, yoksa hayatını mı yaşar? Gençlik yıllarımızdan verdiğimiz, geriye döndüremeyeceğimiz enerji ve zamanımızla gelecekteki rahat olması gereken yaşamımızı değiş tokuş ediyoruz. Peki ya verdiğimiz onca taviz değmezse? Peki ya işsiz kalırsak? Kendimizin, ailemizin yaptığı onca emeğe rağmen, yapılan onca fedakarlığa rağmen elde sıfırın kalması, işte bu nokta, içinden çıkamadığım noktadır. Bu yüzden diyorum ki, c h a n g e t h e s y s t e m ! Oh, içimi döktüm be sözlük.
(bkz: al birini vur ötekine)
(bkz: iki ucu boklu değnek)
bence yaşamak için yaşamak.diğerleri aynı kısır döngü içinde gerçekleşen olaylar zinciri. yaşamı bir amaç uğruna getirmemek kanısındayım.
sistemin parçası olan herkes çalışmak için yaşar.. bir ömürlerinin olduğunu unutur..
tabi ki çalışmadan da olmaz ama ana gaye çalışmak olmamalı..benim önerebileceğim alternatifim ve aynı zamanda amacım, 35-40 yaşına kadar çalışıp, kendini işleten bir yatırım elde edip, en fazla 40 yaşından sonra ölene kadar ailemle dünya turu yapmak.. bu sistem içerisinde en ideal 'yaşamak' budur bence..
Puhaha emeğin değerinin hiç hükmünde olduğu ülkemizde 40 yaşına kadar birikim yapacağını sonra dünya turuna çıkacağını sananlar var aramızda.
önce ikincisi, sonra birincisi.
gezmek için çalışmak.