bugün

(#514193).
zekanın tanımı:
"Aslında herkes zekidir. Fakat bir balığı bir ağaca tırmanma kabiliyetine göre değerlendirirseniz tüm hayatını aptal olduğunu zannederek geçirir." albert einstein
etkiye karsi gostrdigin tepkinin hizinin karesi ile ters orantili tepkinin sayisi ve islevselligi ile dogru orantili olan dusunme gucu birimi...
fazlalığı mutsuzluğa sebebiyet verir. çok okuyan, çok düşünen kimselerin ortak noktasıdır.
Zeka diye bir şey yoktur. Her ne kadar bir makine kodlayıcısı kadar zeki dense de, insan da yaşadıkları (yani hayat tarafından kodlandığı kadar zekidir, en kotu karar bile kararsızlıktan iyidir derken bile kodlanmış insan zihni karar vermeye itelenir.) kadar zekidir. Sonuç olarak zeka söylemi insanoğlunun anlayamadığı evrende, anladığı bir şey olarak kabul ettiği bir oluşumdur. iç güdü ve zeka ayrımına bakınız.
Akıl ile karıstırılır.
herkesin kendinde olmasını istediği fakat tek başına pek bir işe yaramayan zerzevat. mutlu değilsen zeki olmanın da anlamı kalmıyor be güzelim.
Zeka işlenmemiş bir cevher gibidir, işlenmedikten sonra da bir işe yaramayacaktır. Zeka, girişkenlik ve merak gibi olgularla desteklenirse ancak optimum seviyede verimli olur.
istisnasız her ak partilinin sahip olduğu nitelik.

(bkz: garip bir şekilde tüm akp lilerin zeki olması)
zeka her ne kadar testler ile olculebiliyorsada albert einstein in zeka seviyesini olcebilecek kadar kapasiteye sahip bir zeka testi gelistirilememistir.
Zeka bence tanimi olmayan ve ölçülemeyen bir kavramdir.

Bugün bir haber gördüm, 3 yaşındaki minik efe kendi kendine okumayi öğrenmiş ingilizce konusabiliyormuş. Şimdi bu çocuk çok zeki veya gerizekalı diyebilir miyiz? Ben 5 yaşımda iken 3. Dereceden bilinmeyenli denklem ve bilumum bütün cebir problemlerini cozuyordum. Babam mi ogretmisti, hayir. Babam 4 yasimdayken sadece okumayi ogretmisti. Çünkü küçük çocuklar boş cd gibidir. Neyi yüklersen onu kaydeder. Neyse, gelelim minik efe'ye. Yasitlari oyun oynarken efe ingilizce konusabiliyormuş. Ne kadar önemli değil mi? Arkadaşlari kitap okurken, işe giderken, kiz arkadaşlarıyla gezerken efe muhtemelen parka gidiyor olacak. Tek farkla; minik efe olarak değil de koca efe olarak. Einstein in 9 yaşına kadar okumayi çözemedigi ve okuldan atıldığı düşünülürse, zekanin tanimini yapmak için hangi verileri baz alacagimiz çıkmaz bir sokaktir.

Bence zeka, doğru zamanda doğru işleri yapmaktir. Kime göre doğru diyeceksin, kendine özgü doğrular. Gerçek tek olsa da doğru tek değildir.

Dünyadaki tüm nesne ve oznelerin tek görevi vardir; "kendini bilmek". Yani hayvan hayvanligini yapacak, insan insanlığıni yapacak. Minik efe 3 yaşında ve çocukluğunu yaşamıyor. O halde doğru zamanda doğru işi yapmiyor. Şu an yasayamadigi şeylerin ileride acisi cikacak. Minik efe'nin dertli yaşamı başlıyor.

Git parka efe. Oyunu oyna. Öğrenmen gerekenleri zamani gelince öğrenirsin zaten. Zavalli efe.
insanın(-ların.) kavrama yeteneği anlamına gelen sözcük.
bunun gerisine sahip olanlar da vardır. aman dikkat.
öğrenmeden bilebilmektir.
labarpadmphbhdmwpmx da yaptığım deneylerin sonuna gelmiş bulunmaktayım.
deneyler sonucu "zeki insanların farkındalıkları yüksek olduğu için fazla mutlu olamazlar, onların mutlu olması için etrafında ki problemlerin tamamı yok olmalıdır, ki salaklar da bu durum terstir, işte o yûzddn hep gülerler"

(bkz: test bitti çık dısarı)
(bkz: ayan kureyşi)
bende fazlasıyla bulunandır.
arapça bir kelimedir. z-k-a kökünden gelir. zekat'ta arapça aynı kökten gelir. zekat'a "verildiğinde malın bereketini artırdığı için" zekat denildiği gibi, zeka'ya da, "kullanıldıkça arttığı için" zeka denir. kimilerine saçma gelecek olsa da şöyle bir teori aslında çok mantıklıdır:

ham elması sokakta görseniz tekme atmaya tenezzül etmezsiniz. elması elmas yapan, üzerindeki faset (façeta da denir) sayısıdır. (pırlanta zannedildiği gibi elmastan ayrı bir taş değil, 57 fasetli elmastır) ustanın amacı, elmasa giren ışığı, içerisnde kırabildiği kadar kırıp, girdiği açıyla dışarı çıkarmaktır. işte bu parlaklığını verir. tüm bunların zeka ile ilişkisi derseniz;

zeka da ham elmastır. façetalarını yaşam içinde karşılaştığınız olaylar, insanlar atar. (allah olarak da okuyabilirsiniz) işte tüm bu süreç, zekanızın ne kadar keskin (parlak olarak da okuyabilirsiniz) olacağını belirler.

daha basit bir anlatımla; zeka bileylenmemiş bıçağa benzer. ne kadar bileylenirse, o kadar keser. bazen iki tarafı da bileylenmiş bıçaklarda olduğu gibi, iki tarafı da bileylenir ve siz saplayacak hiç kimseyi, hiç bir konuyu bulamazsanız, döner kendinize saplarsınız. ama seppukudakinden daha çok acı çekersiniz böyle bir durumda, zira hayatta kalırsınız. *
Bu kelimeyi dile getirme sıklığı ile kişideki zeka seviyesi ters orantı gösterir genelde.

Ya da daima mı demeliydim?
gerçekten yüksek olmalı. düşük olunca çekilmiyor, allahım diyor insan, şu sözlükte 700 online var ama ön plana troller cıkıyor diyor. neden ezip geçmiyoruz onları diyor, efendime söyleyim yok kemalist kızın babası, yok sağcının bacısı, yok şu gillerin namusu, ya bak yine kalp kırmamak için kısıtlanarak yazılıyo bu entry ona göre. artık önüne geçilmeli yeter. sözlük battı batıyor resmen. gözü açık olun gençler, yapmayın ya. bu kadar olur mu ya, hakaret etmediğiniz 1 tane değer yok ya.
doğru kullanabilme potansiyeline sahip olunmadığı sürece hiçbir işlevi yoktur.
Herkes de bulunan, kimsenin adam akıllı kullanmadığıdır.
Çok önemlidir. Milyon tl alsan da nerede ne yapacağını bilmiyorsan anlamı yok. C. Brugge bjk maçındaki penaltı anlatıyor durumu.
akılı kullanabilme kapasitesidir her insanda yoktur akıl kavramıyla karıştırıyorsunuz yani karıştırıyoruz.
herkese eşit dağıtılan, farklı insanların farklı yerlerde ve farklı amaçlarda kullandıkları kavrayış aracı.
güncel Önemli Başlıklar