bugün

Hemen derhal kaç oradan ve ailenin yanına git.
Metrekareye 5-10 insan düşen yapılarda yaşamaya çalışmaktır.
Lise dönemi boyunca 2 yıl özelde 2 yıl devlette kaldım, hiçbir zaman pişman olmadım veya nefret etmedim yurttan. Aksine çok güzel anılarım oldu, çok eğlendim.
nefret edilesi durumdur. gerçekten bıktım. oda arkadaşı ayrı dert, ortak mutfağı mahveden insanlar ayrı dert, güvenliği ayrı dert, görevlisi ayrı dert, yurdun konforu ayrı dert, soğuğu ayrı dert, yemeği ayrı dert.. cidden eve çıkmak istiyorum başka da bişey istemiyorum artık.
Aslında insanlar birbirlerine karşı saygılı olsalar, hiçbir sorun olmaz. Ama beş parmağın beşi bir değil maalesef.
sıkıntılı durumdur. maddi imkanlar el veriyorsa iyi anlaşılan biriyle eve çıkılması gerekir.
(bkz: Hapis yatmak) (bkz: Acemi koğuşu) (bkz: Fındık işçisinin kaldığı yer) gibi mekanlarla eşdeğerdir.
kapısından çıktığın an yurt dışına çıkmış oluyorsun hem de vizesiz bak sen ne şans .
dünyanın en bok işidir. sırf şansına aynı odaya düştün diye her gün suratına bakmak zorunda olduğun insanlarla yaşamak zaten ne kadar iyi olabilir? hiçbir zaman da memnun kalmadım yurt hayatında. sikim gibi bir şey. en özel anım bile dört kişilikti lan benim. ben üzüldüğümde cenin pozisyona geçip ağlayarak puding yiyemeyecek miyiM?

yaa. çok üzücüydü.
Yurduna göre değişir,özel bir yurtsa bi nebze olsun kafanız rahattır ama kykda işiniz zor.
yurtta sulh, cihanda sulh. kelimesi ile gaza gelip bir gün gidip sonra hayattan soğuduğum yerdir.
özel hayatın ve kişisel özgürlüklerin minimum düzeye indirgendiği durumdur. istediğin gibi yapmak istediğin hemen hemen her şeyi diğerlerinin isteği doğrultusunda yapılandırmak zorundasındır. geç saatlere kadar uyumayan biriysen vay haline.. o lambayı kapatman için önceleri hiçbir laf etmeyen anlayışlı oda arkadaşların, bunun bir alışkanlık olduğunu farkettikten sonra yataklarında bir sağa bir sola dönüp oflayıp puflayarak yat artık lan götoş mesajı vermekten geri kalmazlar. ders çalışmak için oturduğunda hop bir arkadaşının arkadaşı gelebilir. sohbet muhabbet laylaylom derken bir bakmışsın sabah olmuş.. sigara konusuna girmiyorum bile o dipsiz kuyu.. odada yapilan yemeklerin odayı leş gibi kokutması var bi de. odada yemek yapma da diyemezsin zira tutumlu olmak zorundadir..
sonra zevkler renkler farklı, bir de bakmışsın sıra gecesindesin ve nemrudun kızına türkü yakıyosun.. *

tüm bu istem dışı yaşanan şeylerin yanında bir sürü güzelliği de vardır ama. kimsenin yanında olamadığı zamanlarda yanında oda arkadaşın vardır. ona anlatır, ondan dinlersin en zor paylaşılan duyguları. onunla kahkaha atar onunla ağlarsın hiç tanık olmadığın olaya. paylaşmayı öğrenirsin ve diğerlerinin hak ve özgürlüklerinin seninkilerle eşdeğer oranda olduğunu. yurda gizli gizli soktuğun bira eşliğinde sabaha kadar sohbet ermek de başka bi paylaşımdır..
(bkz: Halıya basmayı özlemek)
Terlik

Sıra

Hayvanlık. Bana bu üç anahtar kelimeyi hatırlatan eylem.
6 senedir yaptığım. Tekdüze hayatımı Yurt yaşantısı ile renklendirebiliyorum ancak. Karnımız tok sırtımız, pek iken bir çay ya da kahve yapıp edilen muhabbetlerin tadı çok başka oluyor. O türk kahveleri yapılıyor, sonra başlıyor gırgır şamata. Hasta mı oldun, sana yardımcı olacak birileri muhakkak çıkıyor.
Bundan 2 yıl önce yurtta kaldığım zaman bir arkadaşın tarhana kaynattığını, yanına limon koyup tepsiyle odaya geldiğini hatırlıyorum. Nasıl hasta ve yalnızım ama, şimdi o halimi görsem acırım kendime. O çorbanın tadı hala damağımdadır, ne zaman tarhanayı limonla içsem aklıma gelir.

Yine geçen sene mide rahatsızlığı geçirdiğimde oda arkadaşım hastaneye götürmüştü. Benimle birlikte sabırla sırayı bekledi, serumun bitmesini bekledi Allah razı olsun. Sonrasında taksiyle yurda döndüğümüzde taksi parasını kendi vermek istedi de mani oldum "benim için geldik buraya saçmalama" diye. Bunun üzerine dediği şu oldu, "eczaneye gidip ilaç alacaksın daha, para lazım olur ihtiyacın olursa alırsın bak benden". Bu söz ihtiyacım olmadığı halde beni o kadar mutlu etti ki. Gülümseyerek "düşünmen yeter Allah razı olsun, eczaneye de yeter sağolasın" dedim. "Gece de rahatsızlanırsan çekinmeden uyandır acile gideriz" dedi.

Bu sene de pencere açıkken yorganın üstüne yığılıp üstüm açık uyuduğumda oda arkadaşımın beni uyandırmamak için yorgan yerine paltomu örtmesi çok mutlu etti.

işte. Öğrenci evinde bu kim bilir kaçta kaçını anlattığım güzel anıların binde biri bile yaşanmadı. Yurt hayatımda bir çok gönlü güzel insan tanıdım. Farklı mizaçlı insanlar da tanıma fırsatım oldu. Evde kalmak da başka bir tecrübe oldu, hayatımda karşılaştığım belki de en garip insanlarla aynı evde yaşadım ben. Manyağına, arızalısına da denk geldim, pisliğin içinde yaşayanına da. Velhasıl bir çok insan tanıma fırsatım oldu, özellikle Yurt ortamında. Kendi kızım olsa öğrenci evine bırakmazdım herhalde, ailem nasıl böyle bir kayıtsızlıkta bulundu hala anlam veremem. Hele ki büyük şehirde.

Neyse, kısacası Yurt hayatı güzeldir, eğlencelidir. Zaman zamansa zahmetsiz ve ekonomiktir. Öğrencilik hayatının belki de en güzel kısımlarından biridir. *
genellikle ilk sene şehri tanımak için yapılan eylem. ardından biraz çevren falan olur eve geçersin.
3 senedir yaptığımdır.

evet güzel oluyor.
Geçen sene yaptığım eylem. Kyk çıkmadı özel yurtta kaldım. Başta her şey iyi güzel hoş kalabalık ve sürekli sohbet muhabbet edebileceğin adamlar var sarıyor falan derken çoğunun mal olduğunu farkediyorsun. Gece gece mal mal anırıp bağırıp çağırmalar sürekli bir kalabalık... La bi gidin bi yalnız kalayım diyemiyorsunuz. Ve bunun yanında da çok ciddi fiyat farkı da oldu benim için. Kykcılar rahat tabi bilmez de özel yurtlar ateş pahası. Ayda 600 lira verip bok gibi yemeklerle, 2 kişi kalıyordum ki dışarıda yediğin vs para uçuyordu. Bu sene eve çıktım kafa rahat. Hem ucuz hem de rahat.
üniversitede insan bireysel özgürlüklerinin farkına varmış ve kendisini idare edebilir durumda olduğu için iyi olabilir.
Fakat lisede ve hele de ilkokuldan sonra 11 yaşında daha ana kuzusuyken yatılı okul zor oluyor. Bir de eski yurtlar şimdiki gibi değildi. Beton zemin, eski demir dolap ve ranzalar, kötü yemek, 10 kişilik küçük odalar. Hasta olduğunda veya bir sorunun olduğunda çoğu zaman yanında sadece arkadaşların olur.
Bundan dolayı yurt hayatı bazı travmatik hatıralar bırakabiliyor insanda. Bunun yanında hayata erken başlamanın verdiği bir deneyim ve sağlam dostluklara da sahip olabilirsiniz.
Salı günü kaldığım yerden devam edeceğim durum.
Hayatı öğretir, tahammülü öğretir diye zırvalayanlara hiç katılmadığım, tam tersi sizi insanlardan soğuttuğunu düşündüğüm berbat bir durumdur, en azından benim için.
Bakın 6 kişilik falan da değil 3 kişilik küçücük bir yurt odasındayım, şuan ne yiyorsun da bu kadar pis ter kokusu çıkartıyorsun denilecek bir insan evladı o ter kokulu kazağını sandalyesine astı(neymiş havalandıracakmış), odanın duvarları ağlıyor lan bu ne diye. Hayır hiç mi burun yok sizde, onu da geçtim ter kokusu havalandırmayla geçmez yıkayacan onu kardeş.
Arkadaşlar size tavsiyem durumunuz varsa mutlaka tek başınıza eve çıkın, yok evde yapamam diyorsanız da yurtta tek kişilik odalara bakın.
Ne kadar sabrederim diyorsanız diyin bir saatten sonra çekilmiyor insanların gerizekalılıkları.
Hem iyi hem kötü yanlara sahip hadise.
Özel bir yurtta kalıyorsanız karışanınız falan da öyle çok olmaz.
hep tatmak istediğim bir duygu.
En iyisini tercih etmektir. Tamam belki vize final zamanları gürültü sıkıntısı olur ama yemek, fatura derdi olmaz.
Özellikle kızların işine gelmektedir. Şöyle ki; sabah hangi çantayı takacağıma karar veremedim ve hemen yardım istedim. Giydiklerimle hangi ruj daha iyi olur seçemedim ve onlara sordum. Özellikle benim gibi kararsızsanız ve giydiklerinize de çok önem veriyorsanız çok iyi yanları var yurtta kalmanın. Düşünün yani çoğumuz odada geceden hazırlıyoruz giyeceklerimizi. Toplu bir şekilde swh