bugün

birbirine kenetlenmiş iki (ap)ayrı dost gibilerdir. ama bu dosluğa taraf olanlardan biri pek memnun değildir kanımca...

kuzenim istanbul teknik üniversitesinde okuyor. hocalarından birisi ders esnasında " yeni bir aletin düzgün çalışıp çalışmadığını anlamak için mutlaka türklere test ettirmeniz gerekir" demiş. koskoca profesör adam... yüzde bir milyon doğru bir önermede bulunmuş. şöyle ki;

bizim sülale baya bi geniş, nüfus kağıdımda memleketim olarak yazan toprakların neredeyse yarısı akrabam sayılır. bunlardan bi tanesi -ki uzak akrabam sayılır kendileri, hemde çok uzak- general mobile'dan, çift hatlı bi cep telefonu almış. bir iki ay kullanmış, buraya kadar her şey normal... bir iki ay sonra, nereden estiyse artık (!?) her halde türklük dürtüyor, telefonu kurcalarken kendi kendine " ulan ben bu telefonda, birinci hattan ikinci hattı arasam n'olur lan acaba?" demiş... sonuç? telefon iptal... teknik servisi işin içinden çıkamamış, general mobile merkezine yollamış, orada bile yapamamışlar...

ulan, kaç tane mühendis, bilmem kimler, falanlar filanlar, senelerce ar-ge çalışmaları piyasa araştırmaları dayanıklılık testleri vesaireler... ne oldu? tırt! bence ar-ge çalışmaları yapılırken 'türk insanı kullanım - kıllanım faktörü' falan da eklenmeli. profesör haklı! önce bi türk teknoloji gurmesine tattır şu telefonu! sonra piyasaya sür...!

yine bu casio'nun -hani şu meşhur milli asker saati- su geçirmez saatlerinin populer olduğu ve yeni yeni piyasaya sürüldüğü dönemler, bizim kuzen gitmiş heyecanla almış bir tane saat... üzerinde eşşek gibi 'water resist ulaaayn' yazıyor. buraya kadar da her şey normal... bizimki almış saati sırf germekten öyle mi diye bir bardak suya koymuş... delikanlı saat banamısın demiyor... sonra suyun altına tutmuş... saatte gram oynama yok... denize girmiş... saat tıkır tıkır çalışıyor... işte tam bu nokta da türklük dürtmüş... saati sökmüş, evet sökmüş. saatin beynini suyun altına tutmuş...! muzaffer bi edayla bunları bana anlatıyor garibim "en sonunda beynini suya soktum, su geçiriyormuş be s.g.a.!" yavrum evladım, yapma... n'olur yapma...
et tırnak misali gibidir. mesela ben; empi3 denilen zımbırtım bozuldu aldım elime meyve bıçağını tamir ettim. yaptım, oldu! gerçi artık ekranda hangi şarkının çaldığı gözükmüyor ama en azından çalıyor. *