bu topraklara şeyh bedreddin ile ayak basmıştır. Allah inancı taşıyan herkesin eşit olduğu görüşüyle ortaya çıkmış ve kainattaki her şey "yaradan"a ait ise bir kulun bunu sahiplenmesi nedendir? sorusuyla zihinlere yerleşmiştir. teorisi ve pratiği konusunda çok fazla bir kaynak yoktur. ancak imkansızlığı yolunda şöyle bir eleştiri gelir; "herkesin farklı anlam çıkartacağı bir kitaptan yola çıkılarak nasıl devlet kurulur?" ki bu sorudur ki laik düşüncenin temelinde yatar. bir bakıma haklıdır da bu soru. yüzde yüze yakını islam dini mensubu olan ülkemizde din kardeşimiz olan alevilere yapılanları görünce insan uzaklaşıyor din devleti sisteminden.

ayrıca materyalist komünistlerce hor görülürler. ancak öteki dünyada materyalistler har göreceği için orada durum eşitlenir. *
(bkz: çevrecilik)*. avrupa ve abd'de böyle bilinir daha çok.
komünizmin mantığına aykırıdır. komünizm, kişinin dinini özgür bir biçimde yaşamasına engel teşkil etmez. zira komünizmin uygulanmasında öncelik sosyalizmdir. sosyalizm sınıfları kaldırır. sen yeşil meşil derken zaten bir din sınıfı yaratıyorsun.

yeşil komünizm uygulamaya geldiğinde ateistlere, deistlere ne olacak? en yakın müslüman ülkeye bakmak yeterlidir.
bir de yeşil anarşizm vardır. fakat yeşil komünizmle uzaktan yakından alakası yoktur *
böyle bir şey yoktur. yeşil sosyalizm diye bir şey vardır ikisi de boştur.
(bkz: avrasyacılık)
yeşil, kırmızı, mavi..

hani derler ya aynı bokun laciverdi..
Yeşil Komünizm ifadesi eski Son Havadis gazetesi köşe yazarlarından Tekin Erer’e ait olmalıdır. Son yıllarda görünen o ki; komünizmin alışılmış kızılı artık iyice yeşilleniverdi. Bu eğilim aşırı sol ideolojik geleneğinden gelmemesine rağmen; milli devlet, milliyetçilik ve milletleşmeyi hastalık sayan, milliyetçiliği ırkçılık olarak görmesine karşılık, etnik ırkçılığa sempati duyan sağın bir bölümü ile ilgilidir. Bunlara göre, Müslüman’ın vatanı, bayrağı, devleti, milliyeti ve milli menfaati olmamalıdır. Bu çarpık anlayış, aşırı solun işçi sınıfının egemenliği, sözde proletaryanın zaferi ve sosyalist devrimin yerine geçmektedir. Evrenselci ve beynelmilelci, milliyet ve milletleşmeyi reddeden, milli değerleri hiçleyen, aslında emperyal amaçlara hizmet eden sözde bir ümmet anlayışı ortaya çıkmıştır. Aslında farklı milletleri bünyesinde barındıran ümmet anlayışını reddeden bu yaklaşım bir ütopyadır. Milletsiz ümmet, Müslümanları sürü ve kalabalık şeklinde gören sakat anlayıştır.
Bu eğilim yeni değildir. Ancak, küreselleştirmenin Büyük Orta Doğu Projesi Soğuk Harp sonrası dönemde, önü açılmış devletleri bir dönüştürme aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Müslüman ümmetin ve bu ümmetin içinde yer alan milletlerin menfaati ile de ters olan, küresel gücün dünyayı parsellemesine yardımcı olan bu anlayışta değişim için değişim esastır. Milli ve manevi değerleri koruyarak geliştirmek ve muhafaza etmek endişesi olmayan sözde muhafazakârlık, sahte banknot gibi piyasada dolaşmaktadır.
Sivil ve askeri vesayetten kurtulmak uğruna, yabancı vesayete bile yeşil ışık yakılmaktadır. Ne olursa olsun, yeter ki Ankara’nın sözde zulmü silinsin! Bu eğilim, milli ve üniter devlet karşıtlığını da bünyesinde barındırmaktadır. Emperyal güçler, 1923 Türkiye’sine karşı 2010’larda halk katında etkili bir ortak ve taban bulmuş olmaktadırlar. Sözde islami ve muhafazakâr görüntülü Türk düşmanlığı, onların arayıp da bulamayacağı bir şeydir. Tarih tekerrür mü ediyor, 1920’lere mi dönüyoruz soruları akla gelmektedir.

işte birçok demokratik ülkede benzerleri görülen andımızı kaldırma ve onu 1930 modeli bir arabaya benzetip faşistlikle suçlama belirli bir süreçte yol almıştır. Milli devlet ve Cumhuriyetten hınç alma, kendi kendini ötekileştirme sonucunda Andımızı kaldırma örnekleri devam edeceğe benzemektedir.
Milliyetçileri faşistlikle, kafatasçılıkla suçlama modası nüksetmiştir. 1970’li yıllarda komünizmi kurtuluş olarak görenler ve büyük çapta yanılanlar, kendilerinden olmayan, kendilerine hizmet etmeyen herkesi faşistlik ile suçlarlardı. ideolojinin bağnazlığından kendilerini kurtarıp uyananları, gerçeklerle tanışıp teori ve pratiğin çok farklı olduğuna şahit olanları da revizyonistlik ve sosyal faşistlik ile itham etmişlerdir.
Bizi ziyarete gelen bazı gençler “Hocam, bize faşist diyorlar, bu ne ki” diye sorarlardı. Bu ithamı da şiddetle reddederlerdi. Komünistler ise; bilerek ve biraz da çevre şartlandırması ile yollarını seçtiklerinden, komünist sıfatından rahatsız olmaz, hatta gurur duyarlardı. Ankara’da, Gazi Üniversitesi iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi önünde bir kavgaya şahit olmuştum. Kendi dışındakileri faşist olarak görenlerin çoğunun yakasında orak-çekiçli rozet vardı. Bu gençler de bizim çocuklarımızdı; ama rehbersizlik dolayısıyla bir yazarın dediği gibi “yanlış asansöre binmiş”, kapanın elinde kalmışlardı. Katı ideolojik saplantı onları ülke sorunlarından, Türk Dünyasından çok uzaklara taşımıştı. Onlar bazı Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerindeki Sovyet güdümlü “Ulusal Kurtuluş Hareketleri” ile ilgilenirlerdi. Sovyet modelini kabul etmeyen Mustafa Kemal ancak bir burjuva devrimcisi olabilirdi. Dün faşistlik suçlaması aşırı soldan gelirdi; bugün ise, sağın malûm bir kesiminden geliyor.

http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=28446
(bkz: adil düzen)
antikapitalist müslüman gençliğin şu an türkiyedeki sahiplendiği ideolojidir türkiye de ilk teorisiyi şeyh bedrettin tarafından öne sürülmüştür.
müslümanın da komünisti oluyor ha demek gibi bir tepki yarattı bence. saçma sapan bir şeydir arkadaş türkiye' de küçük el kitapçığı şeklinde komünizm nedir bilgisi dağıtılmalı.

ideolojiyi bilmeden renkler üzerinden saçma sapan şeyler yapmaya gerek yoktur.

islamla hanca faşizm bir araya gelir komünizm değil.
yeşil komünizm diye bahsettiğimiz, dini bazda yapılan enternasyonalizmdir.
Başka bir mana taşımamaktadır. Atsız da bunu aynı anlamda kullanmıştır.
yallaahh arabistana, dediklerimiz.
o kadar bilgisizler ki, sorma gitsin. yeşil komünizm'i kaddafi uyguladı oda o kadar iyi uyguladı ki doğduğun gibi bir ev bir de araba veriyordu sistem.

burada yıllarını veriyorsun sadece onları kazanmak için.
Mankafa cahil müslümanlara komünizm denen boklu püsürlü nesneyi yutturan kılıftır. Yeşil komünzm denen saçmalık hem islamla hem de o iğrenç ideojik hastalıkla bağdaşmaz.