bugün

yaşamaktan zevk almayan, neye elini atsa başarısız olan insandır.
savrulur durur ve hiçbir yerde de mutlu olamaz.
hayattan çok şey bekleyen aslında hayatın anlık mutluluklardan oluşan , basit birşey olduğunu kavrayamamış kişi.
sevmeyi bilmeyen insandır.*
Ağlayarak yaşayıp sonunda gülmek yerine, gülerek ölüp sonunda ağlayan kişi.
yaşamayı becerememekten çok, adam gibi bir hayat sürmesine müsaade edilmeyen insandır. hep bi " bu sene sık dişini, özgürlüğünden feragat et bu sınavı atlatınca ne istersen yaparsın" sözüyle oyalanır durur, lise , üniversite, kpss falan derken bi bakmışsın yaşamdan zevk aldığın anlar azaldıkça azalmış.. * *
ölür. basit.
wow oynamaya başlar zaten bok gibi olan haytının iyice amına kor ama yine de o sanal dünyasında mutludur arada bir de olsa...

(bkz: buyrun benim)
anti depresan alarak hayata tutunmaya çalışır.
bazen tek bir şey, yapılamamış, becerilememiş tek bir şey mahveder çaresiz, korkak bir insanın hayatını. masumiyeti, saflığı ve en önemlisi mutluluğu alan yıllar tüketir umutlarıda. ve işte o zaman düşünür insan yaşamayı hak etmediğini.
aynı zamanda ölmeyide beceremez.
anlaşılması gereken insandır.
her yerdeler.

çay bardağına koyduğu rakıdan yudumlar çekerken, ne sorabilirdim ki o'na? çatlamış elleri, içe göçük gözleri ve kurumuş dudakları her şeyi ortaya koyuyordu.
onlarca soru sorup yüzlerce cevap alabilirdim. istemedim. gecenin en karanlık anını yaşıyorduk ikimizde. yine de, bir kereliğine "hayat" deyip sonuna soru işareti koyabilirdim. sözlüklerdeki hayat kelimesinin karşısındaki boşluğu, karşımdaki, en uzun süreli intihar vakasına sahip bedenin dişleri arasından dökülecek kelimelerle süsleyebilirdim.

yapmadım. yapamadım. sek içmeye başladığımdan beri hayatı, artık başarısızım. oysa ki, eskiden birilerini katık ederdim hayatıma. bazen yeni yetme bir genç kızı. bazen, emekliliğine az kalmış bir fahişeyi, bazense böyle bir dostu.

şimdi, o kadar uzak ki. ve, o kadar çok geride kalmış ki bir zamanlar yakalamaya çalıştıklarım. hepsini geçmişim. kendi ruhumu aralayıp, aralardan sıyrılmayı başarabilmişim. gerçek'ten gerçek'in dışına çıkabilmişim.
onun için bulanıyordur belki de midem. onun için kusuyorumdur her daim.

ne kalır üç-beş hayal kırıklığından geriye, bilinmez ama, benden geriye ne kalır?

ölümüm, körpe bedenlerde bir filiz olabilir mi? peki ya tanrı? dante'nin övdüğü cehennem? peki ya bunlar yok ise eğer?
ölüm; bir yok oluş ise eğer, işte o zaman ölürüm. işte o zaman yerle bir ederim her şeyi. ölüm'ü öldürürüm bir bağırışla!

neye yarar her biri? neye yarar, beynimde, birbirine çarpmadan her bir yana koşan delilik belirtilerim? neye yarar intihar? neye yarar tanrı? ve, neye yararım ben?

"ölüm varsa yarar yok, bu dünyada!" diyerek sokaklarda bağıran dostum uyudu. az önce. elindeki çay bardağı zemine düşüp kırıldı. kendisini izliyorum. ölüm'ü uzun sürenlerden o. belki de en uzunu. 40 yıldır devam eden bir intihar vakasının baş aktörü!

onun adına düşündüğümde anlıyorum;

ne zormuş ölmek!

ne zormuş?

ne?
Her defasında sorgulayıp nedenini bulamadığım sualdir.Yaşamak ağır geliyor artık sözlük.