bugün

yazmadan yaşanamayacağının kanıtı sözler bunlar, yaşamın tadına ancak yazarak varabilenler için, az yaşayıp çok yazanlar için, bir nevi yaşamayı bilmeyenler için geçerli olan sözler sanırım..
akgun akova nın "yazmasaydım beynim buz tutacaktı" demesi gibi, ismet ozel in, "yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir" dediği gibi..öyle.
edebiyatın ve diğer tüm sanatların başlangıç noktası olan, başkasına aktarma ve biriktirme ihtiyaçlarına gönderme yapan bir ifade.
haritada bir nokta adlı öyküsünün sonunda geçer.

"söz vermiştim kendime, yazı bile yazmayacaktım. yazı yazmak da, bir hırstan başka ne idi? burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? yapamadım. koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. oturdum. adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm.
yazmasam deli olacaktım."
bilge karasu nun gece si de şöyle biter;

"bunları yazarak çıldırmaktan kurtulunurmu.."
(bkz: neden yazmislar)
ismet özel de şöyle anlatır yazma sebebini:

" yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
-yaşama!
-ya bileydim?
yazar: mıydım
hiç: şiir.
lise dönemimde takdirle karşıladığım, fakat şimdilerde, "ben, yazmasaydım da çıldıracaktım!" diye devamını getirdiğim sözdür.