bugün

sefere çıkacagim tarih itibariyle, sözlüğe yazmaya gemiden devam edeceğim. uzakyol çalışan bir gemi. daha mantıklı ne olabilir diki ?
Tasavvuf kitaplarından ilham aldım evet.
çok sarhoştum yanlış yazmışım.
Ansızın gelen ilham ile sayfalarca nefessiz yazdığım gerçeği ile kendimi bildim bileli sürekli hayal dünyamı resmettiğim kısmına hitaben kullandığım takma isimdir.
Bu arada ankaralıyım yörüğüm "06" oradan gelmekte.
(bkz: barış manço)
Seni öldürürüm ama çok tatlıyım...
(bkz: tomas zapotocny) adlı futbolcuyu çok severdim. Lakabim da Zaza olunca ortaya söyle bir nick çıktı.
(bkz: zazatoucny)
Kurşun askerleri sevgimden.
(bkz: özgürlük)
beni ele geçiren, ben olmamı sağlayan özgürlük duygumdan.
1756 yılında Soylu bir rus ailesinin kızı olan 10 yaşındaki valeria kandinsky bir gün malikanelerinin içinde bulunduğu ormanda kaybolur. Uzun araştırmalara rağmen kızın ne cesedini ne de canlısını bulabilirler.

Rüzgarlı akşamlarda malikanenin koridorlarında ormandan gelen bir çocuk şarkısı duyulur. Aile kızlarının ormanın kalbine ulaştığını düşünür. Malikaneyi kendileri vefat ettikten sonra boş kalacağına dair güvence altına alırlar. kızlarının ruhunun eve geri döneceğine Ve kendileri öldüklerinde de valeria yı beklemek için ruhlarının oradan ayrılmayacağına inanırlar.

Hah işte biz o maliknede yaşıyoruz ^^ geri döndümmm!!!
beyaz tenli olduğum için beyaz kıç derler.
vücudumu kaplayan ve beni sıcaktan koruyan kıllarımla birlikte doğaya olan saygım ve sevgimi de hesaba katarak armut ve bala olan sevgimi de göz önüne alınca.. *
çok net. bana söylediğin her şeyi ilk söylediğin haliyle kalmasını istediğim için, her şey ilk söylediğin gibi kalsın. sonradan yalanlar, eksikler, hikayeler dolanmasın üzerinde.
bir zamanlar fakir ve mutsuz bir çocuk varmış, çocuk dediğime bakma, hani oyun oynayamayan cinsten,çocuk işçi hani suratı toz pas.

sonra çocuk büyümüş zengin olmuş paranın amına koymuş, ama yine de bu süreçte yaşananlardan dolayı mutsuz kalmış, nefesine yapışmış mutsuzluk, nefes verince mutsuzluk gidiyormuş ama almak zorunda kalınca geri geliyormuş, o hesap.

bir gün verip bir daha da almamanın özlemi ile yaşantısına devaaaam etmiiiiş, gitmiiiş..

bu hikaye de burda bitmiş,
içimdeki marik ishtar'ı öldürdüm ve biri beni durdurana kadar yami marik olmaya devam edeceğim.
Hikayeye gerek yok, içimden öyle geldi.
okuduğum bölümle aramdaki ilişkidir.
hepsi fakir fukaralıktan.
Selda Bağcan'ın seslendirdiği ve hasan hüseyin korkmazgil'in şiiri olan koçero'dan gelir. Çok etkilenmiştim ilk dinlediğimde selda'nın sesinden.

" Paralar girsin diyedir kalantor kasalara
toprak sömürülsün diyedir orta çağlarda
ışıksız kalsın diyedir bir koca ülke
karanlıkta boğazlaşsın diyedir güzel yüzlü insanlar
fabrikalar işçi yesin para kussun diyedir
kıyılar yağmalansın ormanlar çiftlikleşsin
bankalar yağ bağlasın tekeller et bağlasın
holdingler palazlansın ortaklıklar göbeklensin
bu rüzgar böyle essin
bu değirmen böyle dönsün
bu çuvallar böyle dolsun diyedir
koçero'nun dağlarda medetsiz yalnızlığı!
gocunmayın güzel beyler
hanımlar
alınıp incinmeyin
yeni değil bu hikaye
bu oyun eski oyun! "

Kalantor kelimesinin anlamını yıllar önce bu şiirden öğrenmiştim. Öyle olduğumdan değil, öyle olmaktan korktuğum için seçtim. Baktıkça o iğrenç insanları hatırlıyorum sırtımızdan beslenen.

(bkz: kalantor)
(bkz: galantuomo)
(bkz: adı soyadı ile nick almış yazar)

Muhittin fikri firar alacaktım, çok uzatmayayım dedim.
görsel
budur efendim. iki teker üzerinde bir hayat taşıyoruz.
yazları tatile gittiğim yerin adı. biraz uzak ama değiyor.
(bkz: pillars of creation)
Yoktur.
Anonim hesap mantığını bilmediğim yıllarda üye oldum sözlüğe. Adımla nick almak istedim olmadı. Sonra adım ve soyadımın ilk harfi şeklinde nick almaya çalıştım. O iyiki olmadı. Sahin k gibi bir nick olacaktı. Ve ben şahin k diye birini uluya üye olduktan sonra öğrendim. Allah korumuş yarabbi. Sonra böyle saçma bir şey çıktı.
üyesi olduğum toplumsal sınıfı temsilen alınmıştır.