bugün

öncelikle tanım: yazarlar hatırlamasa bile onlara anlatılan sıradışı doğum hikayeleridir.

senee 1991 ocak ayı soğuk ve de karlı!!! tam da körfez savaşına denk gelmişim düşünün!
annemi zorla hastaneye yetiştirmişler! hastanede bir annem var bir de murat kekilli kıvamında bıyıklı bir ebe! zar zor doğmuşum neyse ama ağlamamışım! normal! çünkü çıktığım yer çirkin, dışarda gördüğüm şey çirkin falan şok olmuşumdur yani! çok doğal! başlamış ebem popomu tokatlamaya! "hardcore sex"ten neden hoşlandığımın da temeli burdan geliyor! o tokatlamış ben ağlamamışım o mıncıklamış ben gıkımı çıkarmamışım! "hardcore baby, slap me harder!"... taze ete o kadar vurulur mu? annem diyor doğum lekesidir o! beş parmak diye doğum lekesi mi olur canım? sonra bakmışlar ki ben ağlamıyorum kadının biri gamze olsun diye yanaklarımı sıkıcam diye yanlışlıkla "bıngıl"ıma baştırmış.
o gün bugündür 21 senedir tüm tuhaflıklar peşi sıra geldi! siz de doğar doğmaz ebenizle sado-mazo bir ilişkiye girseydiniz sizin de hayatınız hep böyle tuhaf olurdu!
nasıl ilginç olabildiğine anlam veremediğim hikayeledir. alt tarafı banyo küveti yerine dişiye enjekte edilen sıvının gelişim evrelerini tamamladıktan sonra ortaya çıkan durumdur doğum.
(bkz: ben doğarken ölmüşüm)
zavvallı anneceğim 2 gün uğraşmış doğurmak için, karanlık odalarda sancı çekmiş kadıncağız...

şimdi sen neden diyecen sözlük? şöyleki; kadıncağız bir tosun doğuracağından habersizmiş tabi. 6,5 kg kız çocuğu mu olur lan? ıhhpuuu! maşallah bana cinsinden eninde sonunda zor zahmet doğup, hastanede katları gezdirilip durmuşum...hazırlıksız hastane tartmak içinse kğ beklemiş.* .babam, sevgili zevcesini ziyarete gelmiş, "çocuk nerde demiş"? annem "beni öldürdü tosba kendi geziyor demiş". tabi o vakitler bir tosun olan ben, başhekim senin, başhemşire benim ohh! odalarında agucukta agucuk şeklinde bol etlerimden mıncırılıp durmuşum.
yıl 1987. ilk bahar ayları yağmurlu ve puslu bir gün ve o sırada büyük bir yıldırım düşmüş yani ben, terminatör gibi gökyüzünden çırılçıplak düşmüşüm. annemler evlat edinmiş beni.
yıllardan 1993. katta nöbetçi hemşire her zamanki gibi iş işliyor ve annem doğum sancıları çekmeye başlıyor ve kadın yanına gelip 'yok sen daha doğurmazsın' diyor. kadın işiyle çok meşgul olmalı ki annem bir devlet hastanesinde sabah ezanında beni tek başına doğurmak durumunda kalıyor.
yıl 1993. annem beni doğurduğu için felç geçiriyor. başka da bir şey bilmiyorum. sormadım. yeterince ilginç sanırım.
iki kız çocuktan uzun süre sonra sıcak bir yaz gecesi annemi ağrılarla uyandırmışım. tuvalete gitmek için hamle yaptığındaysa doğum başlamış. sabırsızlığım buradan belliymiş. annem doğum masasına yattığında zaten ben çoktan çıkmaya hazırlanmışım ve kısa süre sonra ailenin erkek doğacak isteğine ters olarak kız haberi müjdelenmiş. o andan itibaren sevgili babam beni ve annemi terk edip hastaneden gitmiş.

doğum acısının üstüne; hem kız çocuk doğurma acısını, hemde kocasını tepkisinin acısını toptan yaşamış annem. çevre konu-komşu babama nasihat vermişler sağlıklı olsun yeter demişler ama babam iflah olmamış. en sonunda annemi hastaneden almaya amcam ve halam gelmiş.

eve getirilmem ölü sessizliğinde olmuş. beni bekleyen iki ablam dışında merak eden kimse yokmuş. onlarda babamın sinirli sesiyle bana yaklaşamamışlar.

iki halam kundağımı açıp beni yıkamaya hazırlamışlar. ama istenmeyen kız çocuk evdeki mutsuzluğu hissetmiş olacak ki nefesi kesilmiş. bir iki nefes denemesi başarısız olunca zaten güçsüz bedeni dayanamamış salmış kendini. halamlar korkup kimseye birşey söylemden beni kundak yapıp yatağa bırakıp tabiri caizse kaçmışlar. zaten istenmeyen bir kız çocuk. ölmesi kimseyi pek ırgalamazdı.

ama hayat bu ya o kız ölmedi. saatler sonra ağlayarak annesini yanına getirdi ve ikinci hayatı başladı. sadece o günlerden kalma hastalığını doğum lekesi gibi üzerinde taşıyor.

not1: babama kızıyorum ama yinede onu çok seviyorum.

not2: yıllar yıllar sonra gelen erkek kardeşimi çok seviyorum ama annem onu her sevdiğinde içim acıyor.

not3: bazen hayatın kazığıyla çok erken tanışıyoruz be!

mutlu kalın...
tuvalette doğanlar da buna en güzel örnektir!