bugün

yazarların başından geçen tuhaf olaylardır. benimkisi cami imamını kerhanede görmem olmuştu.
yazarların başından geçen gayet baya tuhaf olaylar. cemaatten birinin beni kerhanede görmesidir benim için.
dayıdan naklen.

edirne ye gidiyorum. o zaman sadece e5 var. sigaram bitti. bi mahalle gördüm girdim arabayla. bakkal baktım. ufak bi bakkal gördüm. girdim içeri. sarışın, düzgün yüzlü, balıketli bi kız.
geldin mi dedi.
haydaaaa
ne diyeceğimi bilemedim.
neye geldim mi falan dedim.
seni rüyamda gördüm dün. kemal değil mi adın?
hasss... ismimi söylemese delinin biri diyeceğim de kız ismimi söylüyor. görmesine tanımasına imkan yok istanbul nere edirne yakınları nere.
ne diyorsun ya dedim.
hem korktum hem afalladım. sigarayı da almadan çıktım.
çıkarken, görüşürüz demez mi.
ne görüşücem lan dedim kendi kendime kafamı ambale ettin.
kızda bir güzel bir tatlı.
atladım arabaya gittim işimin bi kısmını bitirdim. bi otele gittim. yedim içtim yattım.
amniskim gece kan ter içinde uyandım. resmen kızla konuştum rüyamda birebir karşılıklı. ismini söyledi. sigarayı almadın parasını bıraktın ama diyip güldü.
nevrim döndü şerefsizim. lan birine anlatsam kafayı yemişin diyip günlerce makaraya alacaklar.
gitsem kıza sorsam, korkuyorum amg. in midir cin midir ama merak ta ediyorum.
dönüşte gittim bakkala.
kız falan yok. bi amca duruyor.
lan şimdi sorsam, yabancı yer. dayak mı yerim, kovulurmuyum. durup dururken başıma iş almıyım.
devam ederim. fırsat bulunca.
devam.
amcanın sakin bi görüntüsü olmasından cesaret alıp, amca dedim burada bi kız vardı. bişey sorucam da.
kızım dedi. ne soracaksın.
o anda kız girdi kapıdan. güler bir ifade ile parayı verdin sigarayı almadan çıktın dedi.
çıkarım tabi ya sen ismimi nereden biliyorsun.
rüyamda gördüm dedim ya dedi.
amca da bakıyor öyle.
e hadi gördün ismimi de mi rüyanda gördün.
evet dedi.
olurmu öyle saçma şey ya. şu işin aslını söyle.
aslı o işte neden saçma olsun. sen rüya görmüyor musun. dedi ve anlamlı bir ifade ile baktı.
pek görmezdim de gördüm dün gece dedim.
bak gördün mü. normal b şey işte. bu arada tatlılıktan uçuyor ama gayet kibar. gayet sıcak.
peki bişey diycem senin ismin ne.
söylemem rüyanda görürsün belki diyip gülümsedi, iyice.

(yazıyoz oğlum acele etmeyin mesac atmayın. yazcam)

olaylardır.
dvm
aysel mi dedim.
babası başladı bu sefer. nerden biliyorsun. tanıyor musun kızımı.
yok valla amca ben de rüyamda gördüm.
dvm

amca biraz dikleşip hadi hadi ikinizde işinize diyince çıktım. istanbul a döndüm.
çok doğal olarak olay aklımdan çıkmıyordu. ayrıca kızın güzelliği de aklıma takılmıştı.
açıkcası bir aşk duygusu başlayacak gibi hissediyordum ama olayın bütününü düşününce de ürküyordum.
bir kaç gece sonra tekrar rüyamda gördüm. hüzünlü bir hali vardı. bişeyler sordum konuşmadı. neden sonra, gelmeyecek misin dedi.
lan para pulla uğraşmaktan bırak aşkı rüya gibi hayali şeyler bile görmeyen adam o kızın yanında olmak gibi bişeyler hissediyordum. rüyalar görüyordum.
dvm.
bu sefer koşa koşa gittim. kızı görmek istiyordum. hatta yolda karar verdim. evleneyim bu kızla dedim. rüya meselesi de olsa olsa bir tesadüfler zinciri ya da 6. his misali bi şeydir, diye düşündüm.
Bes adim uzagimda benimle ayni hizla yürüyen amcanın sesli osurmasi. Goz goze gelmemiz ve hiçbir sey olmamis gibi yola devam etmemiz.
anlatılanlara şaşıranlara şaşırıyorum.
adı üstünde, tuhaf.
mantığın almaması gayet normal.
dvm.
konuştuk kızla. çok kibar sizli bizli konuşuyor. rüya olayını da unuttum. kızın güzelliği baskın geldi. arada aklıma gelse de iktiret diyip geçiyorum.
4 ay sonra falan sözlendik. gidip geliyorum. o gene bakkalda duruyor.
bi hafta sonu gene gittim.
tezgahın arkasında sehpa koymuş yemek yiyordu. beni görünce hafif utangacca kalktı. gülümsedi. gel bi şeyler yiyorum dedi.
oturdum, ufak tabureye
kaşığını bana verdi. tası gösterdi. ye bakalım beğenecek misin dedi.
kaşığı uzattım.
lan bildiğin bembeyaz su. içinde de şimdiye kadar görmediğim tonda kırmızı bi kaç tane yaprak yüzüyor.
dedim bu kız benim beynimi .kmeye çalışan biri ya da rakip firmaların işbirlikçisi.
bu ne amg. hatanın büyüğünü yaptım herhalde dedim evlilik falan olacak ya.
gülümseyerek tadına bak bakalım dedi.
yavaşca kaşığı daldırıp suyundan aldım.
anaaaaaaa, ulan bu nasıl bir tat. ilk kaşıkta et, fasulye, bamya, daha aklına ne gelirse bütün tatlar ağzıma yayıldı.
iki yıla yakın bir zaman geçti üstünden yine tuhaf deyince aklıma gelir. bir gün durakta dolmuş bekliyordum cüce bir adam geldi yanıma, elinde bir şeyler vardı önümde durdu. para topluyor sanmıştım, çantamda bozuk para var mı diye bakıyordum. ben dilenci değilim dedi sonra ilerde annenin kaderini yaşama yavrum baktın ayaklarını yıkatmaya çalışıyor sen yıkat, baktın içip seni dövüyor sesini çıkar dedi sonra da gitti. işin tuhaf tarafı ise babamın anneme böyle davranması ve benim o an onları düşünmemdi.
dvm.
ne bu kız dedim.
yemeeek dedi. gül yemeği. gül reçeli oluyor ya onun gibi.
yaprağından da yesene dedi.
gözlerim onda başımı çevirmemeden şaşkın şaşkın b tane yaprak denk getirdim kaşığa.
fıstıklı kaymaklı baklava. ye allah ye. tas bitti.
bizim ki gülüyor kahkaha atacak neredeyse. öyle silip süpürmüşüm.
Geçen Hollandalı biriyle konuşurken Türk olduğumu öğrenince Tansu Çiller'in hayranı olduğunu söyledi. Atatürk dese anlarım, Erdoğan dese anlarım ama Tansu Çiller... Biz turkish kebaptan buralara ne ara geldik arkadaşlar, kim anlatıyor Tansu Çiller'i bu gevurlara kafayı yiyeceğim.
dvm.
neden sonra yemeğin tadını kanıksayınca döndüm dedim ki ya allahını seversen söyle arada beni çok ürkütüyorsun.
mesela bu nasıl bi yemek neyin nesi.
yemek yani hep yaparız biz dedi. karışık sebze suları ve bizim bahçede yetişen bi gülün yaprağı.
iyi ama su gibi gözüküyor bu.
bu gül yaprakları durultuyor öyle yapıyor. ayrıca çok tat veriyor. dedem dikmiş bu gülü, memleketten getirmiş, balkandan.
alla alla. nasıl bi şey bu ya dedim.
gösteririm sana bahçede var açtı dedi.
başlık altındaki dvm entrylerini görmek.
dvm.
babası gelince dışarı çıktık. konuşa konuşa evlerine geldik.
göstersene şu gülü dedim.
önüme düştü salına salına küçük bi gülün yanına getirdi. hakkatende aynı renk güller. kokladım. koku yok. bi yaprak kopardım. yedim. bildiğin gül yaprağı.
e dedim bu normal gül tadında.
bilmem diyip bi tane kopardı bana uzattı. tadına baktım. benim kopardığımdan farklı, tıpkı yemekteki tatta.
susup oturdum. oradaki çardağa.
ne yapayım sorusu aklımda. çekip gideyim mi, daha çok yapışayım mı? kıza.
entryler birleştirilecektir.
sakin olun.
olaydır.
akıllı delirmeler.

pek azı gerçek ve tuhaftır. adam almış matrix filmini anlatmış.
insanların nasıl şekillendirildikleri belli. adamın tuhaflıkları bile amerika menşeyli.
yarı şaşkın yarı tedirgin bakkala doğru yürüdük, konuşa konuşa.
dedim bi kaç resmini çekeyim. tamam dedi.
arabadan makinami aldım bi kaç pozunu çektim. sonra arabayla evine bırakırken bi kaç tane de bahçede çekeyim dedim. onları da çektim. geldim istanbul a.
makinayı fotoğrafcıya gönderdim. filmleri bassın diye.
2 gün sonra fotğraflar geldi.
bakıyorum. güzel çıkmışlar. sonda çektiğim bahçedeki fotoğraflarda bi acaiplik var. bahçenin zemini toprak ve hafif çalı çırpılık olmasına rağmen yemyeşil ve dalga dalga çıkmış. yeşilin her tonu var.
dvm.
açtım fotoğrafcıya, tanıdık biri zaten ya dedim benim resimlerden bi kaç yanmış mı ne. görmedinmi yeşil yeşil çıkmış.
ya dedi ben onları ikinci kee bastım. yanma falan değil öyle çıkıyor.
senin ben taaa ebeni diyip kapattım. lan oğlum yakmışın falan de hiç değilse beni iyice çıkmazlara soktun.
dvm.
dayı benzer şekilde bir kaç olay daha anlattı bu kızla ilgili. bu olaydan sonra kızı bir daha görmek istemiyor.
gitmiyor aramıyor. kız da aramıyor.

son konuştuğumuzda ya dayı dedim sen emin misin bu anlattıklarından.
ya nasıl emin olmam dedi. an be an aklımda. resimleri bile duruyor. dur bekle diyip odaya gitti. getirdi albümü açtı.
ananskim diye küfür salladı, resimlere bakarken. hepsi gri birer karton parçası halindeydi.

kadınlar dünyanızı gri de yapar yeşil de.

sadece bunu söylerim. yorum yapamam.
ulan üşenmeden hepsini okudum.

ilginç bir şekilde merak ettim.

ama hani sonu istediğin gibi bitmeyen filmler vardır ya hani, keşke öyle bitmeseydi. sallasaydın güzel bir son.
Beni s.ktiler.
olays.

lan oğlum senaryo mu yazdık ki güzel bi son sallayalım.
tuhaf bir olayı naklettik, sadece.