bugün

(bkz: çok uzun yazıyor efendim okuyamıyoruz)
var olandır. ama:
(bkz: aramaya inanmak)

(bkz: uzun entry okuma özürlü yazar)
(bkz: uzun entryleri okuma sorunsali)
(bkz: uzun entry okumayan yazar)
(bkz: uludağ sözlük entry okuma özürlülüğü)
(bkz: üşeniyorum öyleyse yarın)*
Üşengeçlikten çay koyamadığımız doğru bir tespit olsa da uzun entryleri ışık hızıyla okuyabilme kapasitemiz mevcuttur. Hızlı okuma kursunun faydalarıdır.
kısa entyr nin dayanılmaz cazibesinden kaynaklanır.
yazmaktan okumaya fırsat bulamama durumudur.
oysa ne güzeldir hep yazmak, yazmak, yazmak. yazdıkça yazası gelmek. öyle bir yazmak ki birer satırlık anlamsız entryler için başlık açıp sesini duyurmaya çabalamak.
sadece kelimeleriyle yer alabildiği ve sesini duyurabildiği sanallıkta kendine bir yer bulabilmek.
azıcık okumak ne kaybettirebilir ki insana.
biliyorum.
kendini gösterebileceği onlarca entry ve açılabilecek başlık. oysa uğruna başlık açtıklarının yazılarını on sözlük sayfası da olsa bıkmadan okur. malzeme çıkarabilmek amaç.
ne yazmışsa ona cevap yazmak, izinden gidip tanınır olmak.
kollara kuvvet parmaklara gayret.
gözler yorulmasın.
bir de arasıra yazdıklarınıza baksanız.
emeğe saygısızlık denilmesi gereken durum.

hoş emek verilmiş olsa da hepsi okunmaya değer değil be hacım.
sözlüğün en kral yazarlarının artık sözlüğe girmeme nedenidir bu üşengeçlik aynı zamanda. ya gittiler , ya gidecekler bazıları.
doğru olabilme ihtimali vardır fakat üşengeçlik değilde zamanı doğru kullanabilmekle de alakalı olabilme ihtimali var. nihayetinde 2-3 satırla özetlenebilecek bi tanım için bir sayfayı bulan entry girmek sözlüğü gerçekten -sözlük- amaçlı olarak kullanan insanlar için sıkıcı bi durumdur zira sözlük kısa ve öz tanımlar içerir, içermelidir.
hımm. zor bir konu, uzunluk. şimdi içerik iyiyse ve sararsa o yazı ne kadar uzun olursa olsun kesinlikle okunur. ama bu söylem biraz alaycı bir söylem. bir de okuyucu ve yazar kitlesinin karakter özellikleri var tabii işin içinde. mesela ben bu başlığı biraz saldırgan biraz kendini sorgulayan ve de boş bir başlık olmadığını düşündüğüm için doldurma yanlısıyım. şimdi gene de sözlüğün değişiken bir mizah anlayışı var ve "genel" izleyici ve okuyucu sıkkınsa cıvıtıyor, ciddisiyle yoğunlaşıyor. her yoğunlaşma da arada sırada kesinlikle biraz dökülmek ve rahatlamak ister. giden gider, kalan sağlar bizimdir. popülerite bir yer kadar, andy warhol kullakları çınlasın, iyi bir toplum analizcisiymiş, ki o sadece günümüz sanatının bayatlığından o kadar saldırgandı. sözlük bazen abuk, bazen dibine kadar dolu oluyor. bir doldur bir boşalt. benim üşen-genclik durumun, kendimi sorgularsam. yazı beni sarmazsa ben de ona sarmam durumu. ama banal bir üşen-gençlik "ulan yazı çok uzun, höyt" ben ona dokunmam abi" durumu değil.
(bkz: yazarlarda uzun entry okunmaz korkusu)
bir kısım yazar uzun yazıları sevmese de sevenler de var. yeterki kaliteli olsun. kaliteli entry için kullanılan her kelime bir anlam ifade etmelidir. eğer yazı içinden bir çok kelime çıkarılabiliyor ve anlam değişmiyorsa o entry kalitesizdir. alıntı yaptığım yazardan özür dilerim ama örnekle göstermek lazım. ağzını yaya yaya konuşan tarihin arka odasındaki kızcağızın durumuna düşmemeli...

--spoiler--
kalitesiz ve absürd bir sol frame e sebebiyet veren üşengeçlik.

kaldı ki sadece sözlükte değil millet olarak okuma alışkanlığımız yok denecek kadar az. bunu kendi gözlemlerinizle de araştırma sonuçlarıyla da görebilirsiniz.

sözlükte online olduğunuz sürece yüzlerce başlığa tıklayıp bakmakla geçirilen zaman birkaç yazıyı okumakla değerlendirilse fena mı olur.

sana ne okumam etmem demeyim değerli yazarlar. bu gün en büyük eksiklerimizin arkasında okuma eksikliği duruyor. yani okumayan ve okumadan görüntüye göre yorum yapan bir kitlenin dahilindeysek eğer bütün uğraşlarımız ve tepkilerimiz boşuna olacaktır.

değerlendireceğiniz birilerini fikirlerine önem verip vermemek sizin tercihiniz ama okumadan adamı yargılıyorsanız o zaman anlaşılmazlık ve kargaşada tuzunuz olacak demektir.

olaya bir de şu açıdan bakmak lazım. sürekli yazan yazarların çoğu günde ortalama bir buçuk saat sözlükte kalıyor. bu süre harfada on buçuk saat, ayda 45 saat, yılda 540 saat ediyor. boşa geçen ya da geçecek 540 saatinizin boşa geçebileceğini hiç düşünmüyor musunuz. bu süre zarfında neden birşeyler öğrenmek için çaba göstermiyorsunuz?
--spoiler--

"kalitesiz sol frameye sebep olan üşengeçliktir.

sözlüğü boşver millet olarak okumuyoruz.

online süresince birçok başlığa tıklamak yerine bir iki yazı okumak fena mı olur.

sana ne demeyin lütfen. eksikliklerimizin sebebi az okumamız. okumadan yorum yapan bir kitleysek çaba ve tepkilerimiz boşunadır.

birinin fikirlerini ciddiye almak sizin tercihiniz ama okumadan değerlendirmek kaos yaratır.

sürekli yazanlar ortalama bir buçuk saat sözlükteler. haftada 10.5, ayda 45, yılda 540 saat yapar. bunu hiç düşündünüz mü? neden bu sürede öğrenmeye çaba göstermiyorsunuz?"

yukarda özetledim. yazarından tekrar özür dilerim ama uzun yazıyorsanız mümkünse gereksiz bağlaçları kullanmayın. tekrarlardan kaçının.
çok konuşan insanları da pek dinlememe durumuna eşdeğerdir.
başlığı doğrulayan entry.