bugün

Yasakoyucunun eksikliğindendir.

Yargı, yasakoyucu ne derse onu uygulayabilir.
Ya herkesi eğitir yasaların üzerine düşmezsin pek, ya halk eğitimsizdir yasalarn çoook ağırdır. Ya da halkın eğitimlidir yasaların da yine de ağırdır. Bizde ise hiççbiri değil. Diyoruz ya. Bu ülkede yaşamak bile şansa.
bilinç zemininde bilişsel denkleminde yapılandırılması gerekliliğidir.

toplum ve toplumu oluşturan bireyin sağlam örülmesi gerekir.

başka topraklarda ve milletlerde mükemmel-mükemmele yakın-iyi-idare eder işleyen her uygulama ülkemizin sınırlarından girdiği an bilindiği gibi yorumlanıp şekil değiştiriyor.

eğitim
sağlık
güvenlik
adalet
siyaset alanlarına bakıldığında örnekleri net bir şekilde görülür.

en son örneği için bakınız;
başkanlık sistemi.
türk tipi başkanlık sistemi.

dünyanın en ideal eğitim öğretim sistemi diye örnek alınan ülkenin sistemi alınıyor ülkemizde uyarlanıyor. alt yapı oluşturulmuyor bazı kısımları alınıyor ülkemizde ne idüğü belli olmayan işkenceye dönüştürülüyor.

ya tamamını olduğu gibi al uygula ya da hiç dokunma.

kendi insanımıza kendi öğreniş yapısal özelliğimize uygun sistem geliştir.

bu zeminden gelen yasa yorumcuları bırakın yasa yapmayı örnek alınan yasayı sebebine sadık kalıp yorumlamıyor bile yetiştiği kültüre göre yorumluyor.

kocasından şiddet gören kadına

-gidin barışın kocandır sever de döver de diyebiliyor.

güçlüyü kolluyor güce hizmet edebiliyor.

yasaların çözümcül olması için

alt yapının sağlamlaştırılması, yasa yapıcı- yasa uygulayıcı -yasa yorumlayıcının konunun felsefesine uygun sadık bağımsız düşünüp muhakeme edebilir yetiştirilmesi gerekli ve önemlidir.

her bireyin yasalar konusunda hassasiyeti ise

bireysel eğitimi öğretimi ile bilinçlendirilip, özsaygısının sağlanması insani ve vatandaşlık bilincinin gelişip olgunlaşmasıyla aktifleştirilir sağlanır. kendisi ve diğerleri için ideal olanın takipçisi olduğunda düşünüp adaletin varoluş sebebini gerekliliğini anlayıp yasal sürece dahil olduğunda yasaların çözümcül olması mümkündür.
Maksadını yitirmiş olmaları hedefinden uzaklaşmalarıdır.

Tarihe bakıldığında anayasalar demokratik devletlerin oluşumunda en büyük erk olacak devlet gücünün sınırlarını halka karşı sorumluluklarını belirlemek için ihtiyacen oluşmuştur. Demekki halkın karşısındaki en büyük tehdit devletin kendisi olarak görülmüş ilkin ve halkın korunması esas alınmıştır.

Günümüzde yasalar devleti ve erklerini halktan korur hale geldiğinden mütevellit çözümsüzlük kaçınılmaz.
Hukuk eşitlik vaad eder, eşitlik adalet değildir.