bugün

güzel bir fakir baykurt romanı.almanyada yaşayan bir ailenin hikayesi anlatılıyor.böyle geniş görüşlü bir ailenin alevi olması daha güzel oturmuş tabi.yalnız ilginç bir cümle vardı kitapda."alevi evinde şarap içilmedi demesinler" şeklinde.ben şu zamana kadar şarap içenimize rastlamadım bira ya da rakı içeriz genelde.*
Olacakları, olasılıkları önceden kestiremezsin ama bazen neyin nasıl işlediğine göz göre göre mani olabilecekken de müsade etmişsindir ya hayat bu gibi durumların iniş çıkış serzenişlerinden ibaret de değil, bunu da biliyorsun hani karman çormanlığın getirmiş olduğu bir karman çormanlık tek düzeliği yaratıyorsun kendi bilinçaltında, sonra teker teker çözücem, hepsini halledicem, yeri geldiğinde de iç huzurumu tam anlamıyla sağlayacam diye kenara hep bir not düşersin ama notları gördüğünde artık tozdan yazı okunmaz hale gelmiş olur. Üstelik o satırları yazarken çok yoğun hislerle yapacaklarını, düşüncelerini, hislerini aktarmışsındır kağıda, fakat tozlu kağıda üfledikten sonra o duygulardan geriye hiç bir şey kalmadığını fark ettiğinde, niye yaşıyorum ulan ben? diye haykırıyorsun...
Hep yarım kalmış projeler üretip, bu projeleri hayata geçirememeye dayalı pislik bir olay örgü çerçevesinde örümcek ağında debelenen kanatları kopmuş bir sinek edasıyla; Çok boş, çok yoğun ve bir o kadar yarım kalmış hikayelerin hepsine atfen.
fakir baykurt'un 1998'de yayınlanan ve yanlış hatırlamıyorsam son romanı.

80li yılların türkiye'sine biraz uzaktan, almanya'dan bir bakışın romanı. kezik hatunun kocasının mezarını almanya'ya getirme çabası ve karşılaştığı zorluklar; bir yandan yeni yeni hortlayan dazlaklar tehlikesi.

Almanya'da birbirine karışan kültürler ve ve almanya'ya işçi gelmiş türklerin 3. Nesil akrabalarının karma kültüre maruz kalmaları.

Biraz burdur, biraz selimiye camii - Edirne, biraz duisburg, biraz alevilik, biraz uludağ ve pek çok darbe, idam, ihtilal.

Romanın en akılda kalan tarafı kesik hatun ve ailesinin, türkiye'den almanya'ya otobille dönüşlerinin gerçekliği. Siz de arabadaki beşinci yolcu olursunuz. Bir de hem şirin hem de halk kokan bir kelime: bıcımık...