bugün

"sen farkını konuştur ve evinde otur o zaman" diye cevap verilesi tespit.
hep ismail türüt'ün suçudur bu. 'erzurum'da kar yağsa rize'de üşiyirum' zihniyetini yerleştirdi bizlere. oysa birbirinden bağımsızdır her ikisi. tabi ki, van yada yardıma muhtaç yer ve insanlar gözetilmelidir. fakat sırf dramdan yararlanarak, belirli bir zümreyi günah keçisi ilan etmek makul değildir. buna 'hayat devam ediyor' diyerek son nokta koyulabilir.
saçma bir kıyas.
van da insanlar üşürken gece kulüplerinde çatır çatır uyuşturucu satılıyor.

kimler satıyor bu uyuşturucuyu acaba?

tahmin edersiniz canım.
sadece van depremi için geçerli olmayan durum. insanlar yalnızca kendi canı yandığında bi şeyleri fark ediyor yada bi şeylere tepki veriyor malesef. şu anda ankara da çöp toplayıp, sokakta yaşayan amca da , van daki depremzede de üşüyor ama o gece kulübündeki,meclis sandalyelerindeki mutlu azınlık her zaman var ve onların üşümmek gibi bi dertleri yok. depremzedelere yardım olarak toplanan paralar, yıllardır toplanan deprem vergileri ısıtıyordur onları muhtemelen.
Van depremi sonrası bütün medyanın çalkantısı dindiğinden beri merakımdır aslında. ana haberlerde boy boy izlediğimiz görüntüler birden yok oldu, ne oldu düzeldi mi her şey Van da her şey yolunda ve önceki gibi mi yada benzeri başka bir konu somali deki aç insanlar... medyanın yaptırımı, inandırıcılığı, duygu sömürüsü, gücü, korkunç...
sokak da üşüyenlerle gece klübündekiler karşılaştırmasıysa önceliğini kaybediyor. izlediklerinin farkına varan ve ötesini görmeye çalışanlarla tamam da, karşılaştırma peşinde olanlar?
her fırsatta, % 99 u müslümanız diye övünen insanların yüzsüzlüklerinin pratiğe, hayata yansımasıdır.
o sünepeler alemlerde tabak çanak kırarken;
diğer yanda, yakında binlerce mümin komşuları aç ve açıkta yatarken milyarlaca tl harcayıp hacca gidecekler.

(bkz: komşusu aç iken tok yatan bizden değildir)
"ateş düştüğü yeri yakar" ve "hayat devam ediyor" mottolarının can bulmuş halidir.. netice itibariyle, gece kulübüne gitme imkanı olan gider orada binlerce lira harcar, olmayan sıcak evinde çay kahve eşliğinde televizyona bakar.. van'da ise insanlar donarak ölme eşiğinde yaşamaya ya da ölmeye devam ederler.. özünde ha gece kulübünde eğlenmişsin ha evinde dinlenmişsindir. eksi bilmem kaç derece soğukta değilsen ve hiç birşey yapmıyorsan gece kulübünde eller havaya takılan insanlardan hiç bir farkın yoktur.. emin ol bu gece sana "hadi" deseler eller havada koşacaksındır pistlere ve tepinmekten ter sırtında yol çizerken, muhtemelen düşünmeyeceksindir van'da ki soğuğu..
- ''benim benim babam ölmüş siz yemek yiyosunuz'' naraları ile bir restoranta dalmak gibidir, saçmadır.
ayrıca kıskançlığın dik alasıdır.''istanbulda insanlar ferrari ile gezerken ben izmirde niye hala otobüslerleyim?'' yada ;
''o ferrari ile gezen insanların vicdanları beni düşündükçe nasıl sızlamaz? ''şeklinde bir kıyaslamaya girilmez.
gayet doğal olan durumdur. van da insanlar üşür gece kulüpleri dolar, mehmetçiklerimiz şehit ölür gazinolar dolar, mahalledeki bir evde cenaze varken diğerinde düğün olur, yaşamın ta kendisidir gördüklerimiz.
şehidimin anası yandıkça, yürekleri soğuyanların ve onlardan olanların eşikteki beşikteki fark etmez biraz da bedenleri üşüsün mesele değildir. * * *
(bkz: van da insanlar üşürken uludağ sözlük tıklım dolu)
(bkz: deprem çadırına fuhuş baskını)
kimse yaşamadan bilemez oturduğu yerden üzülmeyi ise herkes çok iyi yapar. ama onlarında suçu yok hayat buna sürüklüyor.
güneydoğu'da millet benzin kaçakçılığı yaparken burda benzin alamamazlıktan bu soğukta ve karda saatlerce yolda kaldım, kimse yardım etmedi.
sapla samanı karıştırmaktır. barlara gidenleri desteklediğimden değil ama dünyada her an binlerce acı yaşanıyor ve bunun sonu yok. yapılacak şey ise elinden gelen yardımı yapmak ve sonra hayatına devam etmek. belki düşünce kötü gelebilir ancak önümüzde her 10 saniyede bir çocuğun açlık gibi sebeplerden can çekişerek öldüğü bir afrika var. o zaman yemek bile yemememiz veya gülmememiz hatta yaşamamamız gerekiyor. önemli olan baştada dediğim gibi öncelikle edebildiğin kadar yardım etmek.
ya ne olacaktı ? yardımımı yapıp, onlar için iyi dilekler dilemekten başka elden ne gelir ?
van'da durum böyleyse dışarı çıkmayayım.
somali'de insanlar aç yemek yemeyeyim.
israil ve filistin'arasında yine olaylar var: arkadaşlarımı görmeyeyim.
nijer'de iç savaş : hayddaaa.
fil dişinde halkın isyan çıkarması var bu aralar.

bu mantıkla dünya; mutsuz insanların birbirine üzüldüğü bir kafes haline bürünür. yerküre üzerinde mutsuz ve yardıma muhtaç insanlar her zaman vardı ve olacaklar da.
barların işletmecilerinin çoğunun kürt olduğu göz önüne alındığında, zengin kürtlerin, diğer kürtleri umursamadığı aşikardır.
devletin yetersizliği yüzünden halkın vicdan azabı çekmesini adil gören zihniyet söylemidir. devlet devlet olsaydı da ülkenin doğusu da batısı da zengin olsaydı. van'daki kardeş de gelseydi o gece kulübünde iki tek atsaydı.
van da insanlar üşümüyorken de gece klüpleri tıklım tıklım doluydu.
ne derler bilirsiniz; al ver ekonomiye can ver.
normaldir.

yıllar önce istanbulda, düzcede, yalovada insanlar ölürken de gece kulüpleri de doluydu.

onlarca şehit verdiğimiz günlerde de.

ülkemin değerleri teker teker yok olurken de dolu.

önemli olan oraların boşalması değil, beyinlerin ilimle dolmasıdır.
her fakirin maruz kalabileceği bir durum. türkiyedeki sınıf ayrımı...
kutupta penguenler soğuktan cayır cayır osururken tüm dünyanın umursamaması gibi pek anormal olmayan durumdur. dünyanın düzeni budur. birisi acı çekerken diğeri zevk-i sefa içinde yaşar.

(bkz: penguen osurtan soğukları)
ajitasyonun sözlük anlamıdır.

kötü bir felaket yaşandı, bilinçli olacağız tabii ki, yapabildiğimiz yardımı yapacağız. ama karalar bağlayıp hayattan mı çekileceğiz?

eğlenmeyecek miyiz?

var mı öyle saçma sapan mantık olm?

bakınız bir sır vereyim; dünya böyle işliyor güzel kardeşim.

hayat devam ediyor, seni beni onu, öleni kalanı beklemiyor. zamanın olayı bu hacı, yerinde durmuyor, ileri akıyor sürekli.

bu trajedi ne ilk, ne de son olacak.

yani diyeceğim şudur ki, sen takılmayı seçebilirsin, ama devam edecek.
zaten tüm ülkeden yardım gönderildi cami çıkışlarında yardım toplandı, eşya ve erzak gönderildi, televizyonda yapılan programlarda da yardım toplandı ve gönderildi. devletimizde sağ olsun elinden geleni yaptı. içimiz yandı, dualarımızda yer aldılar ama sürekli mi yas tutacağız. deprem oldu yas tut, asker şehit verildi yas tut, Hrant Dink öldürüldü yas tut,emekli paşamız tutuklandı yas tut, gazetecimiz bombalı saldırı sonucu öldürüldü yas tut, on beş yaşındaki genç kız dört kişinin tecavüzüne uğradı yas tut bu böyle uzar gider. yaşadığımız ülke düşünülürse sürekli yas tutup inzivaya çekilmemiz gerekir. ama hayat bir şekilde devam ediyor. Mahsun Kırmızı gül'ün dizisinde ki Hayat bile hayatına devam ediyor.