bugün

bana iş vermeyen, iş atmayan, boş gezip çalıştım diyen örgüttür. işe alınmayınca çamur atmaya başlarım en doğal hakkım.
edit: yeni görevim hayırlı olsun. keşke ölsedir bu görevim.
üye olduğum örgüt.
(bkz: yeahrimen) arşivci yazar.
Hoştur. Herkesin farklı bir tarzı olması çok güzeldir. Eğlenceli de. *
bana uğramayan örgüttür.
Benimde aralarında bulunduğum işsiz bir örgüttür. (işsiz demeyin la çok pis planlarımız var. valla bak)
amaaan bana bulasmasin dedigim örgüttür. iste bunlar hep anarsik hareketler.
ciddi ciddi kadrolaşmış örgüt.

nerden başlasam bilmem ki ayol.
oradan buradan ''örgütte neymiş? çocuk işi bunlar'' diyen sözlük yazarlarını gördükçe üzüldüğümü belirteyim.
ilk bakışta bana da biraz garip gelmişti bu oluşum, her halde çoluk çocuk işidir deyip sikime takmadım.
sonra ne mi oldu, örgütün gizli toplantısına tanık oldum, bizzat beni de çağırdılar amunyum. ilk katıldığım sıralarda pek güvenmiyorlardı.
kod adı urangu olan yazar ''gel kardeş seni de örgüte dahil edeyim'' dediğinde katarsan kat birader demiştim. ilk 24 saat rutin şeyler, onun bunun nick altına saldırılar falan...
elbette bende bir kaç parça şey yazınca güvenlerini kazanmış oldum.
ikizler kizi nickli şahıs özel mesajla dün akşam saat 21 sularında ulaştı ve şu mesajı attı;

--spoiler--
bu gece saat 00:00'ı gösterdiğinde skype üzerinden konferans görüşme olacak ve örgütün en derin adamları orada olacak, resmi giyin ve bir şey sorulmadığı sürece sadece susup izle
--spoiler--

kendi kendime ''lan bi de örgütü kalmıştı amına koyim, şimdi uğraş bunlarla'' dedim ama yapılacak bir şey yok, çaresiz katıldım. gerçi biraz da merak etmiyor değildim hani. biraz geyik, biraz meme şov falan olur ümidiyle saati beklemeye koyuldum. açtım skypeyi öyle aylak aylak gece yarısını beklemeye koyuldum. saat gece 00:00'ı gösterdiğinde bi görüşme daveti aldım, konferans yapılıyor arayan urangu kod adlı şahıs. kabul ettim ki ne göreyim;

içerisi mahşeri bir kalabalık ya la. modlarıydı, yetkilileriydi, müdavim üyeler kez öyle.
söze ilk olarak ismini vermeyim baş harfi zall nickli şahıs girdi. bi taraftan videolar falan yüklüyor, kendini çekmiş, bildiğin ismail ağa. sütyen falan var üstünde. örgütün kurulma amacından bahsetti bir kaç cümlede, asıl amacımız uludağ sözlük çaylak etme örgütü'nü çökertmekmiş. anlatıldığından anladığım kadarıyla bu çaylak etme örgütü çok sözlük yazarının geleceğiyle oynamış, bizse onların yok etmeye çalıştığı fidanları tekrar yeşertme amacına hizmet ediyormuşuz. esasen tam olarak ne dediğini anlayamadım, kezban gibi yazıyordu. ''he yav he he'' deyip geçtik.

sonra söze ikizler kizi isimli yazar girdi. sözlük abazanları boşu boşuna şeyiniz elinizde bu şahısa yaranmaya çalışmayın harun abi çıktı. bildiğin vahşi zenci aygırı. ilk olarak yine videolar falan yükledi zall kod adlı şahısın yaptığı gibi. böyle 2 metre boy var, askılı atlet ve şortla çekilmiş video. göğüs kıllarını bari aldırsaydın amk. beyaz atletin altına siyah atlet giymiş sanarsınız. orman mı lan o? haha.. örgütün mihenk taşı olduğunu söyleyen ikizler kod adlı kişi sözlerine ateyizlere ölüm diyerek devam etti. ha bir de çiğnediğimiz sakızları sokaklara atmamamız konusunda uzun uzun uyardı. kutup ayıları onları alıp şişiriyor muymuş ne...

endoskopihortumu nickli şahıs gelinceye kadar her şey normaldi, ne zaman o söze girdi ortalık karıştı. örgüt üstünde daha derin yetkiler isteyen bu şahıs kendisi için ayrı bir kuvvet kolu istiyordu. en az yedi kişilik gözü kara bir ekip oluşturmak ve bu ekiple bitirici işlere el atmak istiyordu. sanırım urangu'nun koltuğunu istiyor. sonradan öğrendiğime göre bu işi urangu yapıyormuş o güne kadar.

bütün örgüt üst kadroları saatlerce tartıştı, birinin ak dediğine diğeri inatla kara diyordu. tek bir konuda hem fikir oldular;
sweet lady nickli yazarın artık sözlük galeriye foto atmaması konusunda. tamam hiç atma demiyoruz, hobi olarak yine at amunyum.

sonra ne mi oldu? söyleyim;
baskın yedi örgüt. bu derin yapılanmanın, derin bir operasyon yiyeceğini kimse tahmin edemezdi değil mi? polisin eş zamanlı yaptığı baskınla görünürde olan 20 küsür ve derin çalışan 50 kişilik ekibe derin darbe geldi. inlerimize girdiler. şu an bu entryi karakoldan yazdığımı söylememe gerek yok. telimin şarjı yarım saate biter. hakkınızı helal edin.

bu olanları uzun uzun yazmak isterdim ama olmadı. sanırım bizi mahkemeye falan çıkarmadan infaz edecekler, entrylerim ve başlıklarım size emanet.
harekete geçmesi gereken örgüt. urangu reyiz ipler elinde .
Tüm üyeleri silivriye tıkılacak örgüttür.(!)
kurucusunun ve üyelerinin üye olmakta olduğum örgütün bilgilendiren bilgilenen ve aydınlatan bir örgüt olduğu gerçeği inkar edilemez olan örgüttür.
beni de ziyaret etmesini istediğim müthiş topluluktur. çok süper mükemmel bir iş bölümü oluşturmuş, sinerjik bir yapılanmanın en aziz örneğini teşkil etmişlerdir. En kısa zamanda altıma beklerim.
Uludağ sözlüğün en seksi örgütü.
Yalama timi.
Yalayın bakalım.
oo örgüt alirim dir dal.
göreve davet ettiğim örgütütür. zall inlerimize girmeden icraatlerimize devam etmeliyiz.
bana bi görev kalmamış dedigim örgüt. gerçi bana da evde kalmışlardan sorumlu üye görevi verilebilir.
Bambu bitkisinden daha hızlı büyüyen örgüt.
Nickaltımda görmek istediğim örgüttür.
silahsız paralel örgüt.
Sikimsonik bir örgüt. istesem 2 dakikada perişan ederim bu örgütü ama istemiyorum. Çünkü doğru örnek olmaya çalışıyorum.
Beşer beşer ayrılan örgüt. Harunları grubuma bekliyorum..
hakkında bu kadar konuşulduğuna göre ya bağyan ya da harun abilerden oluşan örgüt.
nick altına saçma sapan hiç tanımadığı bir insan hakkında bir kere bile yazısını okumadığı halde samimiyetsiz yazılar yazacak örgüt. en çok desteklemediğim.
dışarıdan bakılınca gayet samimi, eğlence amaçlı, insanları güldürmeyi, nickaltı girerek sevindirmeyi amaçlayan bir örgüt olsa da işin iç yanı hiç öyle değil. bir kere çok sıkı disiplin var. nicki urangu olan ve örgütün başganlığını üstlenen yazar tüm üyelere alman disiplini uyguluyor. başımdan geçen bir olayı anlatayım...

aylardır yeşillenmemiş, adeta sonbahardaki yapraklarını dökmüş ağaç gibi kupkuru kalan mesaj butonum, hiç beklenmedik bir anda yeşilleniverdi. son saniye üçlüğü atmış gibi sevinen ben, mesajı gördükten sonra önce bir irkildim. vücudumda kalkmayan tüy kalmadı. resmen korkmadım, titredim. mesajı yayınlamak yasak olduğu için yayınlayamıyorum; ama örgüt, anarşi falan bahsediliyordu. 80 dönemini yaşamış biri olarak elim ayağım birbirine dolandı. mesaj beni örgüte davet ediyordu. atatürkçü düşünce derneği'nden öteye başka bir derneğe, örgüte, oluşuma üye olmadığım için tırstım. korka korka gelen teklifi kabul ettim.

sonra örgüt adına düzenlenen bir toplantıya katılmam gerektiğini söylediler. mecburiyet esasmış. toplantı istanbuldaymış. ben taa artvindeyim. 3 gün öncesinden bana haber verdiler. cebimdeki son parayı istanbul gidiş-dönüş biletine verdim ve yola çıktım. (merzifon'da ki mola yerinde ''sıcaaak çaayy'' diye bağırıp aslında ice tea yi kakalayan çaycıyı asla unutmayacağım) yaklaşık 22 saat sonra gece 22:00 a doğru oradaydım. nerede olduğumu bile bilmiyorum. buralar o kadar yabancı geliyordu ki sanki türkiye'de bile değildim. ee örgüt üyesiyim kolay değil. bütün güvenlik kontrollerinde güvenik görevlisinin gözünün içine çaktırmadan bakmaktan gözlerim lallandı. sonra iki tane smokin giymiş gözlerinde güneş gözlüğü olan adam kollarıma girip beni bir limuzinin içine soktular. gece 22:00 da güneş gözlüğü takan iki kişi gördüğüm zaman türkiye'de olduğumu anlayıp içimi rahatlattım. beni hayatımda hiç görmediğim kadar büyük bir villaya götürdüler. villanın önünde beni indirip uzaklaştılar.

yapayalnız hiç bilmediğim bir şehirde hiç bilmediğim insanlarla hiç bilmediğim bir villada ne yapıyordum ben? o an ağlamak istedim. tam yere evi yanmış emmi oturuşu gibi oturmuştum ki sırtımda bir el hissettim. gözleri birbirinden farklı noktalara bakan bir insan karşımda bana bakıyordu. bir gözü bana bakarken diğer gözü yoldan geçen arabaları kesiyordu. galiba kördü. ''Benimle gel'' dedi ve arkasını dönerek villaya doğru yol aldı. villaya giderken bile diğer gözüyle bana bakıyordu. beraber gittik. villanın kapısını açtı. ''bir gözüm üstünde ona göre'' dedi. bende ''biliyorum ağbi'' diyerek içeri girdim. tam içeri girerken arkamdan ''unutma, parola: şafak'' dedi. minnet dolu gülücüklerimi adama sunarak içeri girdim.

aman allahım içeri girmez olaydım... karşımda zall, serken inci, salca gibi üst rütbeli insanlar. ne yapıyorlar peki? selfie çekiniyorlar! hatta fotoğrafını bile verdiler bana. buyrun, ( görsel )

onlar çekindi fotoğrafını, biz çıktık kerevetine. hep beraber içeri girdik. urangu mu dersin... zall mı dersin... taytszkrallar, kuklalar, sweet ladyler, balon jojeler... uludağ sözlük e ait kim varsa oradaydı. baktım ortada bir tane büyük koyun kesmişler şiş yapmış onu çeviriyorlar. bir de yanında bir tepsi büyüklüğünde pilav var. meğersem örgüt falan yalan, bildiğin pilavlı sohbet yapılıyormuş. o an kandırıldığımı hissettim. cebimdeki son parayı bu örgüt için harcamıştım ben. geldiğimin hiç farkında olmayan yazarlara görünmeden sessiz sedasız artvin'e dönmek için otogara gittim. tam otobüs ayaklanıyordu ki dışarıda hummalı bir kalabalık belirdi. yaklaşık 100 kişilik yazar grubu zall ın öncülüğünde beni uğurlamaya gelmişler. ağlasam ayıp olacak ağlayamıyorum. ''barney seni unutmayacağız'' ''yaşasın tam bağımsız barney sikkinson'' yazılı pankartlarla beni uğurladılar. tüm yol boyunca o anı düşündüm. var'olsunlar. hepinizi çok seviyorum canlarım benim. çık tişikkir idirim.