bugün

olamazzzz aradığı tetikçi kafasında canlandırdığı gibi değildi o kaşlı gözlü döşü kıllı olmalı demişti kendi kendine.
hayatında tavuk kesmemiş oytunkaran zall'ın oğlu albırt'ı nasıl kesicekti düşündürücüydü fakat salça bu ihtimali gözden kaçırmak istemedi ve oytunkaran'a mesaj attı. *
"bu nasıl bi hayat lan ben gidiyorum" dedi albırt... Daha sakin yaşamak için memleketine gidecekti. Südüne ekmek banıp, ekmeğine has keçi peyniri koyacağıdı... Dikkat edildiyse jargonu ve şivesi bile anında değişmişti...
ilk mesajı: "slm chanım yha naberr" şeklindeydi. bu sadece kendini garantiye almak istediği için yem mesajıydı.
albert saflığından sebep bazen bir ergen gibi düşünebiliyordu.
hemen saçlarını tavuk görmüş horoz kepezi gibi dikti. bir nevi elektirik çarpmık dr. kimbıldı o.
uzaklasmaya basladi.. uzaklaşırken kendi gölgesinden korkarak gibi yürüyordu, temkinli ve hızlı. surekli sağ sola bakarak paronayak olmustu. adımlarıyla raks ederken tek düşündüğü bunların başına neden geldigiydi.
tam o bunları düşünürken arkasından usulca yaklaşıp, ateşin var mı yakışıklı dedim.
kişiler birbirine girmişti anasını satayım. hap bile almadan gerçekliğin çölüne hoş gelmişti. "içmeden sarhoşum" falan dedi. yapma allah aşkına falan olur muydu romanda yahu? bu yaptığını ismet özel görse çok kızardı misal. zira ağabey yerine abi yazana kızmışlığına şahitti hani. "söylerken abi, yazarken ağabeydi" misal.
işler iyice karışmıştı. albırt'ın hayatı darma duman olmuştu. zall çok üzgündü oğlu beter haldeydi.
en sonunda albırtın annesini bulmaya karar verdi. bu karışıklığı bir tek o düzeltebiliridi.
çeptır 26.

albert'in validesi: volıslar'ın kimbırli'si.
albırt'ın annesi yaşlandırma tekniği ile usta yalçın çakır tarafından aranıp bulunacaktı. müge anlı ile ortak bir çalışmaya başlandı.
zall hiç bir şey demeden dudaklarına yapıştı. bir yukarı baktı kadın bir aşağı.. acaba komşular görmüş müydü.
olan oldu derken içeri aldı zall'ı.
bi öpücüğün bir nedeni olmaliydi.. ya zall sarhoş ya da gerçekten bunalimdaydi.
albırt eski albırt değildi hayatına o kadar müdahale eden oldu ki yoldan çıkmıştı. artık onun için sonun başlangıcıydı.
o malûm gün gelip batmıştı. Pardon, çatmıştı. Albırt durmadan t9'un azizliğine uğruyordu fakat konu bu değildi. Medyum keto, medyum memiş'in kendisini canlı yayında her anlamda çarpmasından sonra bu işleri bıraktığını söyledi albırt'a. Albırt isyan etse de gördüğü görüntüler karşısında çaresizdi http://www.youtube.com/watch?v=D5dxGecX4sQ

albırt bir kez daha yıkılmıştı...
o sırada bir varlık gelişen olayları izliyordu. yüzyıllarca hep izlemişti. ama planları belirli bir olgunluğa ulaşmıştı artık.

varlık ayağa kalktı, üzerinden yüzyılların tozu döküldü. kırmızı gözlerini ufka dikti ve yürümeye başladı.
hayal dünyasını yoklarken bi anda eylemin poposu göründü.
albırt istanbul'a indiğinde onu bir süpriz bekliyordu. kendisi asker kaçağıydı polis albırt'ı tutup karakola götürdü.
why escape turkish navy?! dedi komiser...
birde baktı oda ne coyote sırtına bir semer vuruş onu bekliyordu.
albırt'ın askerliği kars sarıkamış'a çıkmıştı. o ise askerden yırtmak için babası zall'a haber salmış çürük raporu ayarlaması için parayı bastırmasını istemişti.
tam o arada bir ara uludağsözlük'te okuduğu bir başlık aklına geldi.

(bkz: yarra yedigimizin resmi)

acaba dedi? böyle bir resim olsa? sa... sa... sa...
ilk defa işler iyi gitmiş zall torpille oğlunu yurt dışında yaşadığı için parayla askerlik yaptırdı. albırt 1 hafta takılıp kurtulacaktı.
olmaz dedi... varlığım buna izin vermez... ya herru ya merru dedi ve bu düşüncesini hemen oracıkta unuttu...
güncel Önemli Başlıklar