bugün

hazin bir hikayedir. hassas olanlar dağılsın.

vahim olay ilk kez yaklaşık ben doğmadan bir sene önce gerçekleşmiş. türk'ün birisi sevgili anneciğimi evlenme vaadiyle kandırıp nikah masasına oturtmuş, biliyorum çünkü fotoğrafları gördüm. hatta bu kirli plan için annemin peşinde iki yıl dolanmış. düğünden sonra annemi balayı bahanesiyle iki hafta güney fransa sahillerinde rehin aldıktan sonra memlekete dönmüşler ve bu esnada annemle defalarca birlikte olmuş; nihayetinde anneciğimin bünyesi dayanamamış ve hamile kalmış: tahmin edeceğiniz gibi ben dünyaya gelmişim. adam bir avukattı ve insanları kandırmanın bütün inceliklerini biliyordu. hünerlerini kullanıp iyi de para kazanıyordu. çocukluğum boyunca ne istesem alıyor, her sene beni ve annemi değişik diyarlara tatile gönderiyor, kendisi de eşek gibi çalışıyordu (parayı mezara taşıyacak sanki). yıllar yılları kovaladı, bu arada ben özel okullara gittim, her zaman derslerimi merak etti, takıldığım yerlerde yardımcı oldu, onsekiz yaşımda ilk arabamı aldı, bana bir fiske bile vurmadı, ama biliyorum, hepsi sus payı içindi. anneciğimi nasıl kandırabildiğini bir türlü anlayamadım çünkü sessiz ve sünepe bir kişiliği vardı. her akşam altı sularında eve gelir, hep beraber yemek yedikten sonra bazen misafir ağırlar, bazen misafirliğe gider, kah müzik dinlenir, kah tiyatroya gidilir, ara sırada hep beraber televizyon seyrederdik. dolayısıyla kıçını kaldırıp başka kadınlara gittiğini zannetmiyorum. sekreterlerini bile altmış yaş üstünde bayanlardan seçerdi, o biçim uyuzdi yani.

tam üniversiteyi bitirdiğim sıralarda aniden kalpten gitti. cenazesi tıklım tıklımdı ama hiç alacaklısı çıkmadı, hayret. sevgili anneciğimi öyle güzel kandırmış ki bugün bile resmine bakıp ağlar. sanırım annemin de bir türk olmasının bu beyin yıkama işleminde bir payı var. neyse, gül gibi kadının gençliği heba oldu, yirmibeş senesini bu adamla harcadı. bu aralar yurt dışı seyahatlerimde anneciğime bir italyan erkeği arıyorum, en azından geçen yılların acısını bir nebze hafifletebilirim umuduyla. gerçi annem anlamadığım bir sebepten dolayı şu aralar benimle konuşmuyor ama geçici bir bunalım herhalde, neyse bekleyeceğiz...
türklerin yalancı kadın hayranlığının konu edindiği bu filmde, onlara ve onlardan edinilen çocuklara ne kadar güzel yaşam şartları oluşturduğunun üzerinde durulmuştur.

(bkz: babanı biliyorsun işte şerefsiz)

edit: rönesans nedeniyle gelen bir düzenlemedir.
hikayede ki adam nuri alço mu hulusi kentmen mi anlaşılmamaktadır. kesin olan ise bu hikayede bir o. çocuğu olduğu. bakış açısından bu anlaşılıyor.
genelde kırım türkleri için ifade edilen özdeyiş gibi birşeydir. kırım türkleri çok yakıcı, yıkıcı ve karizmatikdirler.

ben çerkesim bu arada.
güncel Önemli Başlıklar