bütün ekonomi otoriteleri büyümeyi yavaşlatmaya çalışırken, hayra yoran dingillerin olduğunu da görmemizi sağlamış. hayırlısı bakalım.
2010 daki yüzde 9'luk büyümeden sonra 2011'de yakalanacak yüzde 7 üzeri büyüme ile sürdürülebilir olması umulan büyümedir.
http://zaytung.com/sondakika.asp?newsid=137223
sürdürülebilir olmadıktan sonra çok fazla bir şey ifade etmeyen büyümedir. hatta tam aksine tehlikelere davetiye çıkarır. tıpkı ayağını yorganına göre uzatmayan ve uyarılara kulak asmayan bir komşu, tanıdık gibi. siz uyarırsınız. o kıskançlık anlar.

hiç bir ülke yoktur ki cari açık vererek gelişmiş ülkeler liğine giriş yapmış olsun. hepsinin ortak özelliği ihracat canavarı olmasıdır. biz olmuşuz ithalat canavarı. hep böyle koşacağız, koşacağız ama hiç havalanamıyacağız. bu kafayla 1.lig bize hayal.
kira aynı, faturalar aynı, giderler gittikçe artıyor ama bunları ödeme güçlüğü gittikçe azarlıyor. ekonomi %90 büyüse ne olcak insanların durumu hala aynı oldukça. bu büyüme vatandaşa neden etki etmiyor bilinmez. cep delik cepken delik.
bu rakamlarla dünya'da en hızlı büyüyen ikinci ülkesi olmuştur.
(bkz: adalet ve kalkınma partisi nin başarıları)
bir gün büyümekten patlayacağından korkuyorum. bu hıza can dayanmaz. merak ediyorum bu balonu yutanların oranını.
borçlanarak büyümesinden kaynaklı komik durumdur.

akp dönemiyle birlikte özellikle büyüme hızı, enflasyon gibi popüler algıda karşılığı bulunan istatistiklerin manipüle edildiği yönünde yaygın bir kanaat oluştuğu biliniyor. tüik'in açıkladığı son büyüme verilerinde ilk bakışta dikkati çeken bir unsur, tarım sektörünün 2011'in ilk iki çeyreğinde ortalamanın hayli üzerinde bir büyüme kaydetmiş görünmesi.

buna göre sabit fiyatlarla tarımsal hasıla 2011'in birinci çeyreğinde yüzde 7,2, ikinci çeyreğinde ise yüzde 6,0 artmış görünüyor. oysa 2010 yılında tarımdaki büyüme hızları, çeyrekler itibarıyla yüzde 3,8; 2,8; 0,9 ve 4,5; yıllık ortalamada ise yüzde 2,4'tü.

son altı ayda tarımsal fiyatlarda 2011 için belirtilen büyüme hızlarını açıklayacak çapta bir artış gerçekleşmediği bilindiğine göre, sektörün hasılasındaki büyümenin kaynağının ne olduğu konusunda soru işaretleri ortaya çıkıyor.

dolar 1,800 seviyesinde

gsyh artış oranı kadar "heyecan" yaratmasa da dolar kurunun 1,800 seviyesini aşarak 2009 mart ayından sonraki en yüksek düzeye ulaştığı haberi de gazetelerin ekonomi sayfalarına yansıdı.

ancak tl'nin hızlı bir biçimde değer kaybetmesi, önümüzdeki aylarda kur artışının etkilerinin fiyatlara daha fazla yansıması sonucunu doğurabilir. bu da iç talebin daralmasını, dolayısıyla ekonominin hız kesmesini beraberinde getirebilir. zira reel sektörün döviz açığı mart sonu itibarıyla 112 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. başka bir ifadeyle, finans dışı özel sektör firmalarının kur riski giderek artıyor.

dolayısıyla türkiye ekonomisi borçla ve dış kaynak girişleriyle dönmeye ve "büyümeye" devam ediyor. ekonominin, dışa bağımlılık ve yoğun emek sömürüsünden kaynaklanan yapısal sorunlarına ilişkin herhangi bir değişiklik söz konusu değilken, gayri safi yurtiçi hasılada gerçekleşen konjonktürel artışın bir "milli sevinç" vesilesine dönüştürülmesine bu nedenle teveccüh göstermemek gerekiyor.
(bkz: hani nerde)

ancak kapitalistlerin cebine hizmet eden büyümedir.
halk her zamanki gibi yine yoksul yine aç.
içimizde büyümüştür.
Cebimize giren para değişmedikten sonra etkisini göremeyeceğimiz durum.
turkiye ekonomisinin iyi yolda oldugunu gosterir.
evvela;

--spoiler--
cari acik bir ulkenin dis alemle (ithalat) (ihracat) olan mal-hizmet alisverisindeki islemlerinin eksi vermesine denir. ithalatın ihracattan fazla olmasiyla olusur.
--spoiler--

bu yapilan tanim, dis ticaret acigi'nin tanimidir.

cari acik ise, ulkenin urettiginden daha fazlasini harcamasi anlamina gelir. ancak bu acigin niteligidir onemli olan. eger siz bu parayi yatirim olarak degil de, tuketim olarak yapiyorsaniz, diger bir deyisle ulkenin butce acigini veya kamu harcamalarini finanse etmek icin borc alarak yapiyorsaniz, yavas yavas ayvayi yemeye basladiginizi gosterir. tam da burada bu borcun devletin mi yoksa ozel sektorun mu oldugu sorusu sorulmalidir. bunun icin de evvela, devletin butce acigi var mi, ona bakilmalidir.
butce acigi rakamlarina bakildiginda ise, cari acigin devletin borcundan kaynaklanmadigi, buyuk oranda ozel sektorun borclarindan (yatirimlarindan) kaynaklandigi gorulebilir. ozel sektorde de bu borcu yonetebilecek bilgi ve beceri oldugu varsayilir.
fakir halkın cebine 5 kuruş bile getirisi olmayacaksa; sikmişim ben o büyümeyi.

saygılar.
dünyanın en hızlı büyüyen 2. ekonomisi konumuna oturmasına vesile olan büyümedir. aslında o konumdaydı zaten. neyse, bazı arkadaşlar sırf siyasi baktıkları için bazı şeyleri ya anlamıyor ya anlamak istemiyor. türkiye an itibariyle, dünyanın ekonomisi en hızlı büyüyen 2. ülkesi. yani, dünyanın en iyi 2. ekonomisi falan değil. en hızlı büyüyen ülke çin. ama çinde halkın durumu burdakiyle kıyaslanmayacak kadar kötü bir seviyede. ister, zengin iyice zengin oldu deyin ister başka birşey. sonuçta ekonomi büyüdü. he bu halka yansımıyorsa oturun bunu eleştirin. ancak, bunlar yalan kimi kandırıyorsunuz tarzı basit cümleler kullanmayın. çocuk oyuncağımı yahu bu? hükümet halkın gözünü boyamak için yalandan en hızlı büyüyen 2. ekonomiyiz diyor. bütün dünya da buna inanıyor yada yalanı görmezden geliyor. hangi sebeple böyle birşey yaparlar ki?
ben de daha çok yol katetmemiz gerektiğine inanıyorum. ama isviçrede de fakir olan insanlar var. bu her zaman olacaktır. zengin varsa fakir de olacaktır. bu düzen değişmez. bu para onlara yeter demiyorum yanlış anlamayın ama ülkemizde öyle açlıktan ölen falan da yok. insanlar aç, çocuklarına flüt alamıyorlar, bisküvi alamıyorlar tarzı masallar da inandırıcı olmuyor. tabi maddi sıkıntı çeken vatandaşlarımız var, ekonomik dağılım memnun edici bir seviyede değil ama öyle açlıktan ölenler falan da yok bu ülkede.
maaşlıların cebine giden büyümedir.

işçisi, memuru hâllerinden hep memnun. her geçen gün daha yüksek yaşam düzeyine ulaşıyorlar. açlık sınırıymış yoksulluk sınırıymış onlar eskide kaldı. dolar kuru tüm dünyada yükselirken bir türkiye'de düşüyor.

(bkz: bsg)
(bkz: gelir dağılımı)
milli takım ın ikinci çeyrekte devlet bakanı aaali babacan aali babacan ın verdiği verilere dayanaraktan %8 serbest atış isabeti ile devreyi önde kapatığımızın resmidir.

(bkz: basketbol ile kafayı yiyen yazar psikolojisi)
arkadaş aptal kağıtlar ve dijital ekranlarda istediği kadar büyüsün, bu halkın aç olduğunu değiştiriyor mu? bu vekiller kendilerine şahsi şöför tutup öğrencilerden dünya harç alırken, ekonomi nereye büyüyor? kızdırmayın adamı.
(bkz: 1 haftada 8 santim büyütün)
türkiye öz evlatlarına vermesi gereken eğitim paralarıyla silah alıp israil gibi aslında hiçbir sorunu olmayan ülkeye kafa tutsun, asıl yarası olan pkk'yla savaşmasın, bütün bu lakayıtlığın ceremesini de öğrenciler çeksin.

paralar büyümüş de kafalar büyümemiş, kafalara gelmişiz anlayacağınız. kimse farkında değil.

bir de şu rezaletle övünülüyor.

helal olsun lan. şu vaziyetten 21.yüzyıl'da utanmayan herkese binlerce kere helal olsun.

bu kadar pişkinliğe ve cehalete her şey helal olsun.
akla mantığa uymayan büyümedir. büyüme varsa bi hangi ülkede yaşıyoruz. ben şunu biliyorum sadece öyle bir ülke ki artık orta direk gittikçe yok oluyor ve ya zengin ya da fakir. zenginin cebi dolarken fakirin hali daha kötüleşiyor. bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok sokağa çıkmak iki çarşı pazar dolaşmak yetiyor.
böyle bir haberin geldiği gün borsasının yüzde 2,5 civarında değer kaybetmesi, fazlasıyla manidardır.
inanması güç sadece ihracattan batsediyorlar peki ithalat ne durumda aradaki açığı kimler açıklayacak?
türkiye büyüdü öyle böyle değil çok büyüdü. çok büyüdü ya. evet evet büyüdü.