bugün

Genelde tarafli , yalan , objektif olmayan haberler yapan... Ve sporu sadece futbol zanneden basin...
sadece futbolla ilgilenen basın. evet basın.
boku çıkmış bir basın dalıdır. kaliteli programların sayısı neredeyse bir elin parmaklarını geçmez.
yazılı basın idare etsede tv deki spor yayınları son derece vasattır futbol hariç her konu konuşulur (bkz: 6 pas) (bkz: maraton).
çok zekice yöntemler geliştirip, bunları maharetle uygulayan basındır. türkiye'deki özellikle büyük kulüplerin mali yapılarına göre transfer edebileceği ne kadar futbolcu varsa, hepsini x fener'de, y galatasaray'da, z kartal için geliyor şeklinde haberlere konu edip, en nihayetinde haliyle bunlardan biri transfer edilince "ahan da biz demedik mi ?" diye sevindirik olup, ilkeli habercilik timsali olan basındır. kısaca türk spor basını yazılı kolpadır.
insanları kandırmaya çalışmayı kendilerine vazife edinmiş hedeler, hödöler. aferin lan böyle devam.

http://fanatik.ekolay.net...d=34&articleID=102834

http://www.fotomac.com.tr/fen112.html

http://www.sabah.com.tr/h...404AA61E81D1F42AF7AF.html

başka gazetelerde olduğunuda tahmin ediyorum ...

bi'de üç-dört gün önce yazılmış şöyle bir yazı var;

http://acetobalsamico.blo...08/03/alex-silva-kim.html

"edit": elemanın az önce eklediği yazısı için;

http://acetobalsamico.blo...2008/03/gle-gle-alex.html
sözlükler alemini örnek alması gereken basın. özellikle tüm sözlüklerde ısrarla belirtilen burada yazılanlar uydurmadır, hayalidir gibi uyarıları mutlaka kullanmaları gerekir. zira bu tanım en çok bunların yazdıklarına uyar.
kazanılan başarıları yere göğe sığdıramayan, başarısızlıları da yerin on kat dibine sokan basındır. bir gün kahraman olan sporcu, bir zaman sonra hain ilan edilebiliyor. spor yorumcuları da objectif yorum yapacaklarına kendi takımlarının amigoluğunu yapıp, skora göre ahkam kesmektedirler.
türkiye'de oynadığı dönemde hakkındaki yalan haberlerden bıkan pierre van hooıjdonk'un "quality turkish media" olarak tabir ettiği basın...

tribünlerde yükselen "ulan ibne basın bunu da yazın" tezahüratları da spor medyasına ithaf edilmiştir...
ortamı germeyi, yalan yanlış yazıp takımların içini karıştırmayı, iki gün yapması gerekeni yaptı diye vasat bir futbolcuyu yıldız ilan etmeyi spor haberciliği sanan gazeteci çeşididir.

içlerinde fenerbahce taraftarının cok olduğunu kabul etmek gerekir, fenerbahce'nin şampiyon olduğu senelerde basındaki gaz bir başkadır. kötü olduğunda ikinci plana geçer diye düşünürsünüz ama fener kötü olduğunda da manşetlerdedir. o arada beşiktaş, galatasaray veya herhangi bir anadolu takımı mucizlere bile yaratsa yine de fenerbahçe manşettedir.

ayrıca bu basın elemanları dünyadaki futbolu takip etmezler; yıldızı zaten parlamış, real madrid,juventus vb. devlerin peşine düştüğü futbolcuları türkiye'ye getirirler akılları sıra ama brezilya'da portekiz'de harikalar yaratan daha kimsenin farketmediği genç yetenekleri bilmezler. bir bakıma internetten bakıp bakıp haber uydururlar.
yalan basan basın.
rölantideki zekalarıyla insanları, ki ben de dahilim, acımasızca sömüren, alay eden, aşağılayan ve yıllardır bildiklerinden şaşmayıp "hücumbot cafer, tank cemil, yelkenli necmi" gibisinden saçmalıklarla; inanın şu cümlenin sonunu getiremeyeceğim. büyük ihtimal küfür çıkacak parmaklarımın yönlenmesinden.

en taze konuyu örnek alalım efendim, ahmet çakar meselesi. ben diyorum ki bu adam gazetelerini satmaya çalışanlşarın kurbanıdır. neden mi? basının sözlük casusları "bli bli" fonlu bir mesaj atıp masa başı gazetecilerine bikiniye yönlendirdi meseleyi. muhabbetin döndüğü zamandan beri bizim anlı şanlı şerefli türk spor basınımız ne kadar gazete sattı acaba, sırf bu yüzden çıkarılan gazeteleri ile. yani koca gazeteyi ahmet çakar 'ın anlık bir gevezeliğine dayamış, bir haftayı öyle götürüyor adamlar. hatta o da yetmiyor devamını sağlayacak meseleler arıyorlar. işin etiğinde filan da değilim, küçüklüğümüzden beri biliyoruz insanların ne mal olduğunu! keşke o bikini muhabbetini yazanların, bahsini geçirenlerin, ağzını yaya yaya "söz aazdan bi kerre çıkarr aaamet çagarr eeaaaa" diyenlerin bir tanesi ahmet çakar 'a muhalefet edip yenemezsek ben giyerim deseydi. madem bu kadar güveniyorsun, madem yenecektin de işini sağlama alsaydın. şimdi ben bhu yazıları yazmam, ahmet çakar 'da hiç lafı ikiletmeden sözünü tutardı, eminim! armut piş ağzıma düş...

böyle cins bir yazı yazmak üzerime vazifemidir bilmiyorum ama başlamışken bitireyim bari efendim.
anlatmaya çalıştıklarım biraz sinirle biraz gerginlikle yazıldığı için, ne diyor lan bu dallama diyeceksin, ben shakespeare in öğrencisiyim.

şurada kalmıştık, nerede kalmıştık demeden söyliyim;
şimdi biz boşuna dalga dümen yapmıyoruz, adamlar damardan girmeyi çok iyi biliyorlar, ahanda hanry geliyor, bilmem kim geliyor diye. tutunca da sahipleniyorlar. bir transfer döneminde yazmdığın futbolcu ismi kalmıyor, e tuttur istersen bir tanesini hacım, ne dersin? sanırsam gonzo gazeteciliği ülkemizde yayılmışta bizim haberimiz yok, ayan beyan kanıtları var bunların. ronaldinyolar, anğiiler (bkz: hanry), kuuman bile yazılmıştı zamanında efendim.

neyse çok dağınık bir yazı oldu, toparlayamayacağımda bundan sonra, çok sinirliyim efendim, televizyonlarda yayınlanan spor programlarına ne demeli? takım kalemlerini diziyorsun matruşka gibi oraya, smsler, mailler, raiting ler filanlar falanlar gırla gidiyor. sonra en güvenilir, en tarafsız, en gerçekçi, en bilmem ne; ne olacak, en ...

saygılarımla,

okyan okumayan tüm spor basını mensuplarına;

maçanız yediğinde tarafsızlığınızı gösterince söylediklerimi kendi nick altıma ben yazıcam...
(bkz: basin ahlaki)
asla iflah olmayacak taraflarımızdan bir tanesi.
sporun sadece futboldan ibaret olduğunu sanan basındır.**
hıncal uluc'u sevmeyen basındır.
türk futbolunun ve futbolcusunun gelişim gösterememesinin en önemli nedenlerinden birisi olan medyadır.
34 maçlık sezonun 33 maçını kazan göklere çıkarırlar ancak kalan 1 maçı kaybettiğin zaman göt etme gibi özelliklere sahiplerdir.
parlayan her türk futbolcusunu önce göklere çıkarırlar hergün avrupa'nın en ünlü klüplerine transfer ederler ancak en ufak bir düşüşünde sakatlığında vayy o futbolcunun haline..
gelen yabancı 1 maç süper oynar "çok kalitelidir".
1 maç çok kötü oynar "çok kalitesizdir."

yani bariz şekilde dünya'nın en garip ve saçma spor medyası türkiye'dedir.
sürekli kendini tekrar eden ve hep aynı lafları döndüren yorumculardan oluşan çok da başarılı olmayan medyadır.
fenerbahçe iyiyse keyfi yerinde olan, değilse göt gibi oratada kalan medyadır.
dünyanın en komik spor basınıdır kanımca. transfer döneminde 6 yabancı sınırı olduğu halde bir takıma 8-9 yabancı oyuncu aldıran, ortega'ya topcu değil, hagi'ye yaşlı, ribery'e koşamaz diyen bir basındır bu. anelkaya forvet arkası serbest demiştir içlerinden bazıları. hatta bazı kendini bilmezler basketbola bile karışmış ve shaq basketbolcu değil demişti. böyle örnekler sayısızdır. aklıma bir tane daha geldi söylemeden yapamayacağım. shaq bir daha final göremez de demişti adam şampiyon oldu.
spor adına hiçbirşey üretmeyen basın.
(bkz: ismail er)*
bu sene futbol dalındaki transferler konusunda tam olmasada yüksek isabetle oynayan basındır. fenerbahçe nin ronaldinho, eto o, henry, kanoute, nihat gibi imkansız haberlerini saymassak, emre belözoğlu, aragones, , uğur inceman, sivok, zapotocny, seric, skibbe gibi önemli transferleri bizlere doğru olarak aktarmışlardır. ancak bobo yine her gün bi kulübe gidip, ordan başka bi kulübe gitmektedir. yine de transferler konusunda isteneni hemen hemen vermişlerdir.
geçmişle günümüzü kıyasladığımızda çok yol almış olan iç güveysinden hallice olan basındır.

http://www.thuglove.org/stuffz/gordon.jpg
dünyanın en kolay işini yapan insanlar topluluğudur.

ilk haftadan başladılar yine: guiza topçu değil, lincoln koşmuyor, skibbe hoca değil, volkan'dan kaleci olmaz... buyrun sizi alalım. mesela mustafa denizli hoca olsun galatasaray'a ya da fenerbahçe'ye. ulan senin zamanında şampiyon olmasına rağmen kovmadı mı seni o takım? niye kovdu? adamlar baktı ki takım bir şey oynamıyor, 'istemiyoruz şampiyonluk futbol oynayalım' dediler. şimdi çıkmış skibbe'ye sallıyor.

gökmen özdenak-ziya şengül ikilisi tüm sezon kezman'a atıp tuttular sıra şimdi guiza da. neymiş son vuruş yapmayı bilmiyormuş doğru tabi azıcık gökmen abisinin maçlarını izlese öğrenir son vuruşu. hala anlatılır gökmen'in efsaneleri. metin oktay'ın futbolu bırakma nedenidir diyen bile var. adam dayanamamış bu öküze.

tabi daha bu ilk hafta. henüz ahmet çakar, gürcan bilgiç, hıncal uluç ve daha nicelere sarılmadılar kalemlerine. nasıl olsa alıştık artık. bunlar değil miydi hagi'ye yaşlı, ribery'e koşamaz, ortega'ya, delgodo'ya, anelka'ya, carew'e topçu değil diyen. lincoln almanya'da oynarken böyle adam bu ülkeye gelmez deyip geldiğinde de halısaha oyuncusu diyen de bunlardı.

tabi şu var ben demiyorum ki lincoln süper oynadı, skibbe büyük hoca, guiza avrupa'nın en iyi golcüsü. ama ne skibbe, ne lincoln, ne guiza ne de diğerleri pazardan alınıp getirilmediler buraya. tabiki eleştirilsin buna karşı değilim ama ortega'ya, anelka'ya, lincoln'a futbolcu değil demek kimsenin haddine değil bu ülkede. bir insanın yaptığı işi eleştirebilirsiniz ki çoğu zaman da o insan bu eleştirileri dinler ve kendini geliştirir. ama hakaret etmek ile eleştirmek arasında dağlar kadar fark vardır. lincoln'a, alex'e, delgado'ya isteksiz diyebilirsiniz, daha çok koşmalı diyebilirsiniz, çok nazlı diyebilirsiniz. ama futbolcu değil diyemezsiniz.