bugün

ahmet yesevi, hacı bektaş veli, mevlana, yunus, görüşleriyle, fikirleriyle aradaki farkı kalın çizgilerle ayırmıştır.
tabiiki "hoşgörü" bu farklılıkta hemen dikkat çekici olup, allah sevgisi yanında insan sevgisini de asırlardır toplumların gönüllerine yaymıştır.
müslümanın türkü, arabı, ingilizi olmaz. müslüman müslümandır.
(bkz: şiilik)
(bkz: alevilik)
(bkz: hanefilik)
(bkz: vahhabilik)

görüldüğü gibi müslümanlığın bile kendi içinde kollara ayrıldığı geçmişte ve günümüzde, müslümanlığı, düz mantıkla yapılan önermelerle yorumlamak inandırıcı olmuyor. halbuki başlıkta bir kavramdan bahsediliyor, yani yaşanmış ve somut, bu yaşanmışlık netice itibarı ile, soyut olarak anlamlandırılmış bir kavram. allah, kur'an'da hükmünü ve tavsiyelerini belirtmiş; ama " fikirler bir olsa kurt'la kuzu beraber yürürdü" demiş bir şair. (yanlış hatırlamıyorsam) yüzyıllardır islam'ın farklı farklı yorumlandığı hatta bilerek bile farklı yorumlandığı günümüzde ve geçmişte daima görülmüştür. 4 halife'nin üçü öldürülmüş olması bu düşünceyi çok net destekliyor. yahut günümüzde yaşananlar.
"kötüler allah'ı, allah'ta iyileri kullanırmış."
türkler vaaz ile müslüman olmuşlardır. Araplar ise kılıç zoruyla müslüman olmuşlardır. Bu yüzden bizde imamlar cuma hutbesini kağıttan okurken, arap imamlar yanlarında kbir de kılıç taşır.
Arapların islam'ı daha şekilcidir Türklerin islam'ı ise özünü vicdandan alır.
Güzel bir şekilde açıklanmıştır. Üstüne bir söz söyleyemiyorum.

(bkz: #10004612)
Kavimiyetçilik üzerinden Müslümanlık yapılmaz. Yapan ya Hz ali'yi ilah edinen alevi dinine inanan tiplerdir veya seküler müslüman taklidi yapan tiplerdir. 1 tane islam vardır. Ehli sünnet fırkası ise islam'ın kendisidir. Aksini iddia edenler selefi veya alevilik dinine iman eden aptallardır. Peygamber efendimizin yoluna zarar veremeyeceksiniz. Hesaplaşacağız sizlerle. Hem burada, hem ahirette.
Türkler kraldan çok kralcıdır.
arap müslümanlığı olduğu gibi müslümanlıktır... adam kendi dilinden, kendi gelegeldiği kültür içerisinde okur.

türk müslümanlığı... dilin tercümesini, sonra tefsirini yapar... orada aslında öyle değil böyle diyor, böyle bir manası var der...

bunu der üstüne bir de arapdan iyi bildiğini iddia eder.
Bir dini sonradan kabul edenler kraldan çok kralcı olurlar.
a. Ehl-i sünnete bağlılık:Türkler Hâricîlik, Mûtezile, Bâtınîlik gibi aşırı dînî anlayışlardan uzak olmuş, orta yol kabul edilen ehl-i sünnet anlayışına bağlı olarak yaşamışlardır.

b. Ehlibeyt sevgisi:Türkler Hz. Peygambere ve soyuna bağlılık ve sevgi beslemişler; onların hatıralarına değer vermiş, saygılı olmuşlardır.

c. Diğer dinlere ve islâmî yorumlara hoşgörülü olup onları ötekileştirmeme:Türkler, târih boyunca, diğer din mensuplarına ve farklı islâmî yorum ve mezheplere bağlı Müslümanlara, onlardan gelen bir saldırı veya savaş hâricinde, genellikle hoşgörüyle yaklaşmışlardır.

ç. Akılcı olması, akla, ilme ve bilgiye önem vermesi:Türkler, Kur’an ve sahih sünnete bağlı olarak güncel meseleleri akılla yorumlamışlar; toplumsal, ekonomik, hukukî, siyâsî vb. düzenlemeleri ilme (bilhassa fıkıh ilmi), akla ve bilgiye uygun bir biçimde yapmışlardır.

d. Ahlâka, özellikle sosyal ahlâka, sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya önem vermesi:Ahlâk, dinden ayrı görülmemiş, dindarlığın ahlâkî boyutu bir kenara itilmemiştir. Cömertlik, misâfirperverlik, doğruluk, dürüstlük, edep gibi erdemler öğütlenmiş, övülmüş, nesiller boyunca yaşanmış ve yaşatılmıştır.

e. insana değer vermesi:Türkler târih boyunca din, dil, ırk, mezhep vs. ayrımı yapmadan bütün insanları ‘‘Allah’ın kulu ve emâneti’’ olarak görmüşler, ötekileştirme yapmamış, farklılıklara rağmen birlikte yaşamanın en güzel örneğini sergilemişlerdir. inancından, yaşantısından dolayı kimseye rahatsızlık/ zarar vermemişlerdir.

(bkz: https://www.yeniufukdergi.../03/23/turk-muslumanligi/)