bugün

orta asya' da başlayan ve yüzyıllardır süregelen zengin kültürümüz.
1950 lerden başlayarak hızlı bir şekilde Amerikan kültürüne asimile olmaya başlayan kültürdür. son zamanlarda ise, 'küreselleşme' kisvesi altında bu asimilasyon daha kolay yürütülmektedir.
tam olarak su an ne oldugu belli olmasada gecmise bakildiginda ve su ana kiyaslandiginda nasil kayiplar ve ne gibi kazanclar sagladigimizin farkina vardiran hint kültürüyle neredeyse ayni zenginlikte olan * bir irkin kültürüdür.

asya kültürünün en lider kültürlerindendi zamaninda, daha sonra gözünü avrupa´ya diken bizler her avrupa´dan kazandigimiz yeni bir kültür ile bir, yeri geldiginde iki-üc kültürümüzü kaybettik.
örf ve adetlerimiz de kültürümüzün baslica temellerindendir.
nedendir bilinmez ama türk kültürü, türklerin müslümanligi kabulünden sonra arap kültürüne daha da yaklasmasina sebep olmus ve arap kültüründen bir cok seyi benimsemisdir.

Ic anadolu ve Ege´ye gelindiginde ise orada zaten var olan frig, hetit en önemlisi yunan kültürlerinden de nasiplerini almistir. kendi asil kültürü yani sira diger sonradan kazanmis oldugu kültürleride yavas yavas kaybeden türk kültürü; ufalmakta olan dünyada baska kültürlere gözünü dikmis ve onlardan faydalanma cabasindadir. her ne kadar kültürünü kaybetse de arap kültürüne hala sahip cikmaya devam etmektedir.
Yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Eski Türk Uygarlıklarının temel geçim kaynaklarının hayvancılık, tarım, dokumacılık ve madenciliktir.
Siyasi göçler ve ipek Yolu ile devamlı etkileşim halinde olmaları ve sürekli Ticaret içersinde olmaları türk kültürünün en önemli özelliğidir.

Demir'i ilk işleyen ve At'ı ilk ehlileştiren türklerdir.

Savaşçı bir toplum olarak yaşamışlar, Kartal ve Kurdu kutsal hayvan olarak kabul etmişler ve sembol olarak kullanmışlardır.

Ural-Altay dilini geliştirmişlerdir. islamiyeti kabul ettikten sonra bu dil ile Arapça ve Farsça etkileşim halinde olmuştur ve zamanla günümüzde ki türkçe halini almıştır.
(bkz: türk kültürü yoktur)

(bkz: irfan)
fes ve deveyle alakası yoktur.

bir hacivat ve karagöz' ü düşünün, ya da orta oyununu düşünün. efeleri, horonları, halayları, çiftetellileri düşünün. arapça, farsça' yla harmanlanmış türkçe' yi düşünün. hat işlerini, ebru eserlerini, çinileri, camilerdeki ve hamamlardaki mimariyi düşünün. karadeniz' in mısır ekmeğini; güneydoğu' nun kebabını, içli köftesini, ege' nin zeytinyağlısını düşünün. çevrenizde bunlar gibi gördüğünüz her şeye bir alıcı gözüyle bakın. bunlar işte türk kültürü. bu topraklar üzerinde yaşamış farklı ırklardan, farklı dinlerden, farklı etnik kökenlerden, sayısız insanın katkısıyla oluşmuş çok zengin bir kültürdür. sahip çıkmak, korumak ve yaşatmak gerekiyor diye düşünüyorum.
(bkz: neden türk ten ırkçı olmaz)
sözlükte açıklanamayacak bişeydir.
kültür icad edilme bakımından enterasan bir kelimedir. fransızlar medeniyet kelimesini icad edip kendilerini medeniyet sahibi olarak ilan ettiklerinde almanlar buna bir mukabelede bulunma ihtiyacı hissederler. ve bu mukabele işi sonunda kültür kelimesi icad olunur. yani siz medeniyet sahibi bir milletseniz bizde kültür sahibi bir milletiz dediler.

tam bu noktada bizim modernleşmemiz ikinci dünya savaşına kadar ağırlıklı olarak fransız kaynaklıdır. veya başka bir ifade ile fransız modeli örnekleri üzerindendir. ama içimizde bulunan ve özellikle sosyoloji ile hemhal olanların alman hocalardan etkilenmesi ile kültür medeniyete galebe çalar.

oysa biz bunun bizdeki mukabili olan bir kelimeyi kullanıyor idik. daha öncesinde ibn-i haldun'un "umran"ı ve ziya gökalp'in "hars"ını da zikretmemiz lazım.

evet biz buna mukabil olanı kullanıyorduk. yani fransanın medeniyeti ve almanın kültürü var ise bizimde bir ananemiz, bir örfümüz, bir geleneğimiz vardı. ve fakat cumhuriyet ile birlikte eski olan herşey kötüdür anlayışı milletin zihnine kazınmaya başlandı. eskiyi anlatan eskiden hale ve yarına geçişi sağlayan gelenek/anane/örf reddedildi. ve bizden olmayan bir kelime ile biz tanımlanmaya başladık. islamın medeniyetini türkün kültürünü bu şekilde icad etmiş olduk.

oysa geleneğe kimse itiraz etmezdi. yani kürtler geleneklerinde gelin almayı şöyle yapar denildiğinde, veya türklerin geleneğinde taziye kabulü bu şekildedir denildiğinde bir problemle karşılaşılmıyordu. ve bu geleneklerin yekunu hep birlikte bizi veriyordu. taki cumhuriyetin ithal ettiği medeniyet ve kültüre kadar.

işte iyhal edilen medeniyet yaşayan bir din olan islam'ı hayatın dışına attı. islam medeniyeti diye bir şey yoktur. medeniyet fransızların sömürgelerinden elde etikleri ile icad ettikleri bilimsel eserler, çeşitli yapılar, ve müzik resim gibi şeylerdi. ve bu yüzden akif buna tek dişi kalmış medeniyet dedi. yani kan ile beslenmiş, binalarında harç olarak kan kullanmış medeniyet. bu yüzden bu kelime ile islamın yanyana zikri hep soru işareti doğurdu.

kültür kelimeside yapı itibari ile ulus anlayışı yani kavim anlayışını ortaya çıkardı. yani bir türk kültürü dediğinizde artık ortada ırk/kavim vardı. haklı olarak bir diğeri senin kültürün varda ben kültürsüz müyüm dedi. ve o da kendi kültürü olduğunu söyledi. işte geldiğimiz noktada kelime ve kavramlardan yola çıkarak içinde bulunduğumuz serencam.

bu noktada müslümanların geleneklerine/örflerine/ananelerine sahip çıkması gerekmektedir. eğer bu gerçekleştirilmez ise, ya kan ile inşa edilmiş medeniyet veya bir başkasını hor gören kültür arasında seçim yapılması gerekecek.

vakit geç mi? ölmeyenden umut kesilmez..
yabancı bir ülkeye gittiğinizde sizi diğerlerinden farklı kılan güçlü bir kültürdür.ayrıca; ülkenizle ve türklük kimliğinizle gurur duymanızı sağlayan bir kültürdür
şüphesiz dünya üzerindeki en yüce kültürdür. Bütün yaratıcı medeniyetler bu kültürden kaynaklanır. Hatta bu alman basınına konu olmuştu.
Www.hurriyet.com.tr/dunya/16175391.asp
(bkz: türk kültür hırsızlığı/#14866580)
dünyada en yüce, en köklü kültür olarak bilinen (ki öyledir), ancak şuan toplum genelinde esamesi okunmayan, eserlerini başka milletlerinin sahiplendiği, bayramını başka milletin kutladığı, yemeğini başka ülkenin himayesine aldığı, kendi insanının şarkılarını sahiplenmediği, özbenliği değiştirilmiş insanların doluştuğu, doluşturulduğu, özbenliğine bağlı olmanın gericilik, alaturka tavır olarak görüldüğü, günden güne erimekte olan, günümüz medyasının günden güne aşşağıladığı, kendi insanına unutturulmaya çalışılan günden güne eriyen, öz vatanında esir hayatı yaşayan ve bu ahvali bizi dertlere gark eden kültürümüzdür.
ahlak bilgisinden yoksundur.
en önemli özelliği göçebelik olan kültürdür. ama öyle nerde akşam orda sabah tipi bir durum sözkonusu değil. hangi mevsimde, hangi ayda nerede bulunacağının ve neyle meşgul olacağının daha önceden tasarlandığı bir göçebelik.

ne zaman göçebelik bitmiş ve yerleşik hayata geçilmiş, türk kültürü özünden sapmaya başlamıştır. üstüne bir de arap kültüründen etkilenmeler ve islamiyet gelince bugünkü haline dönüşmüştür.
hayvanıda insanıda barındıran kültürdür.
ne yazık ki son dönemlerde, yabancı tv ve internet kulanımının artmasıyla birlikte yitirmeye başladığımız güzel kültürümüz.
bugün maalesef emperyalist işbirlikçileri tarafından yok edilmeye çalışılan ve bundada büyük oranda başarı sağlanan asil ve soylu kültür.
Avrupa'nın içlerinden Asya'nın en doğusuna kadar bir! olan kültürdür.

Bugüne değin, Türk dünyasının hemen hemen heryerinden onlarca edebi, araştırma, tarihi eser okumuşumdur ve burada türk insanı hakkında gözlemlediğim şudur. gündelik basit alışkanlıklarda, hareketlerde farklılıklar vardır; kimi gelenekler farklıdır vs. Ama bir Türk Doğu Türkistan'da da olsa, Türkiye'de de olsa Kırım'da da olsa, Kazan'da da olsa önemli ahlaki meselelerde hala aynılığını korumaktadır.
Misal köylüsüne atını satmaya ar eden bir Türk köylüsü portresi. Yine ticaretten gidelim, ticaret beceremeyen, onuruna yediremeyen, pazarlık yapmayan veya yapsa bile utanan çıfıttan kazık yiyen Türk köylüsü portresi. Bu ve benzeri ahlaki üstünlük portreleri Türk edebiyatının her adımında vardır. Türk güzeldir, Kültürü güzeldir, dili güzeldir, dini güzeldir. Yeter ki özünü unutmasın, özünü unutmuyorken ilerlemesini bilsin.
Yeryüzünde ki en yüce kültürdür. Her ne kadar unutturulmaya çalışılıp asimile edilmeye uğraşılsada bu köklü milletin kültürü örf adet gelenekleriyle barışık ve uyumlu olması hasabiyle pek de mümkün olmayacaktır. Zira benliğini yok eden milletler esir olur yok olur.
islam'a uymayan yönleri törpülenmesi gereken kültürdür.
islam'a uymayan yönleri de özenle muhafaza edilmesi gereken kültürdür.
vahabileşmek isteyenler gitsin arap olsun. * *
acaip bir nüfuz kabiliyeti vardır ki sorma gitsin.
aslında gayet normaldir. bin yılların birikimidir o kadar da olsun.
anlatılmaz yaşanır.
Bu kültürün çıkış noktası Orta Asya'dır. Hunlar zamanında kuzeye ve balkanlara kadar yayılmış fakat hıristiyanlığın etkisi ile asimile olmuşlardır. Orta Asya'da daha sonra moğolların baskıları nedeniyle, Türkler Kafkaslar ve Anadolu'ya göç etmişler ve islamiyet'in etkisi ile farslar ve diğer milletle kaynaşarak kendi öz kültürlerinden uzaklaşmışlar ve pers, arap, türk karışımı bir kültür benimsemişlerdir. Cumhuriyet'in ilanı ve modernleşme ile birlikte, diğer milletler gibi bambaşka bir kalıba dönüşmüştür.