bugün

(bkz: chicken translate)
tarzanca olarakta dillere yapışan kırma dil.
özenti türk milletinin ingilizce bilmemesine rağmen genelde yanlış anlamda kullandığı ingilizce kelimelerin türkçe dier kelimelerle birleşmiş olduu yepyeni dil (bkz: tikice)
(bkz: ingiliççe)
(bkz: turkingilizce)
karşında ssüüüppııırrr sııttarrr...
+what a beautiful clothes you are! * *

(bkz: acunla ingilizce öğreniyorum)
cümle: The elephant is the only animal in the world with a trunk.
çeviri: şu hortumlu dünyada fil yalnız bir hayvandır.

bir ingilizce sınavında çevrilen bu cümle ahmet şerif izgören'in kitaplarından birinin ismi olmuştur...
"evet sevgili dinleyiciler, sırada still got the blues var. hala bluzunu saklıyorum..."
şeklinde tercüme eder sezen cumhur önal.
fortiin,fayftiin,sikstiin... **
alın size en komedi örnekleri

Come with ball my brother, come with ball...: Topla gel abicim , topla gel...

Chicken translation...: Piliç çevirme...

Leave the door december...: Kapıyı aralık bırak...

Where is this waiter who I put...: Nerede bu kodumun garsonu...

Clean family girl...: Temiz aile kızı...

Your hand is on the job your eye is on playing...: Elin işte gözün oynaşta...

Sensitive meat ball...: içli köfte...

Urinate quickly satan mixes...: Acele işe şeytan karışır...

There no saturation to her observations...:Onun gözlemelerine doyum olmuyor...

Man doesn't become from you...: Senden adam olmaz...

Enter the desk...: Sıraya gir...

Look my ram. I'm Anatolian child,if I put you, you sit...: Bak koçum ben Anadolu çocuğuyum, bi koyarsam oturursun...

Master!... Do something burning-turning in the middle...: Usta!...Ortaya yanar döner bişi yapsana...

Exploded egypt has escaped to my bosphorus...: Boğazıma patlamış mısır takıldı...

In every job there is a no...: Her işte bir hayır vardır...

She is a such a mother's eye girl...: Çok anasının gözü bir kız... *
gerçekte var olmayan bir durumdur. türk kendisine soru soran turiste yine türkçe ama bu sefer bağırarak cevap verir. yoluna devam eder. o bağırınca turist anlamıştır. turist çok akıllıdır.
Bir Turk'ten baska kimsenin anlayamacagi teknik bir dildir.
"i like eating egypt" gibi bir cümleyi de içeren türkleşen ingilizce.
i am sori ne sorii? ay lav yu ay lav yu.du yu lav mi? yes ay du. ya da yılmaz morgül ün süper klasiği yes no yes no yes no yes no dizi olduk loooo isimli parça da örnek verilebilir.
abuk subuk sözcuk yada cumleler turetmektır ornegın battı balık yan going buna bir örnektir
yeryüzünde ingilizceyi ingiliz ya da amerikan aksanıyla konusmayı ayıp birşey zannedip illa kötü konuşan tek millet olmanın göstergesidir.
italyanların hemen hemen her kelimenin sonuna 'o' harfini koyması ve kelimeleri yuvarlaması, almanların kelimeleri eziyormuş gibi davranması, brezilyalıların otobanda gider gibi konuşması, japonların ise çekingen çekingen duyamayacağınız bir şekilde mırıldanması gibi örneklerin yanında genelde son derece anlaşılır kalmaktadır.
under the my penis, from the kasımpaşa.
dünyada ingilizceyi ingilizlerden bile iyi konuşabilen nadir bu dile yatkınlığı yüksek insanlarız. çok kötü konuşanlar olmasına karşın. bazen ingizden bile ayırt edilemeyecek kadar iyi konuşan bir çok türk var.
(bkz: think locally fuck globaly)
yurdum insanın türkçe'ye katkıda bulunmak için mi ya da türkçe'yi katletmek için mi bilinmeyen türkçe'yle ingilizce'yi birleştirerek ürettiği sözcük.
son örneği mustafa topaloğlunun oy oy eminem türküsünü ingilizcemsi yorumlamasıdır.

"ı saw you in the morning
you are very very white
ı saw you in the morning
you are very very white
are you grow up at konak
oy oy eminem
what are these buauties" şeklinde devam eder. Topaloğlu bu şarkıyı ilk kez reha muhtar 'ın sunduğu pişti adlı programda seslendirmiştir.
(#619909)düzeltmek gerekirse;
"under my penis november military"
(bkz: türkilizce)