bugün

eğitim sistemimizin her kademesinde kopya çekmeyen öğrencimiz yoktur herhalde. lisede çektiğimiz kopyalarda diploma notumuzu etkiliyor ve buda üniversiteye girerken puan olarak yansıyor olduğuna göre tüm öğrenciler birbirinin hakkını yemekte. tutup bide üniversite giriş sınavları ve kpss gibi sınavlarda kopya çekildiğini düşünürsek tüm öğrencilerimizin şerefsiz olduğu sonucu ortaya çıkar.
ulan bir öğrencinin siz geri kalan ömrünü bir sınavda belirleyin sonra da kalkın deyin ki öğrenciler şerefsizdir. ben bu sınava girmeyen öğrencileri takdir ediyorum yeminle. adamlar insani davranıyor. vicdanlı çocuklar bunlar helal olsun lan size.

(bkz: eğitim sisteminin şerefsiz olması)
sistemi değil sistemin tükettiklerini sorgulamak, adaletin kör, topal ve dilsiz oluşuna delalettir.
olayları "çarpıtmak" ve "istediği şekle sokmak" üzerine kurulu bir yaşantı süren insanın(ya da insanların), kendisine yakışacak türden savıdır.

neymiş efendim? eğitim hayatı boyunca girilen her sınavda "kopya" çekiliyor ve fakat kpss, öss(yeni adıyla lys), pmyo sınavları'nda çekilen kopyalar dolayısı ile öğrenciler "hak yemiş" oluyormuş ve bu bakış açısıyla okuyan herkes, bir şekilde hak yiyormuş, bu şerefsizliği yapıyormuş.

örnekleyelim şimdi durumu ki moronlar da anlayabilsin, dışlanmış hissetmesinler kendilerini. sen, lisenin ilk senesinde bir edebiyat sınavına giriyorsun ve sınavda da ali adındaki bir çocuk, sıranın altında sakladığı ufak kopya notları ile kopya çekiyor ve sen bundan rahatsızlık duyuyorsun. eğer istersen, kalkıp da "hocam ali kopya çekiyor" deme şansın ve milletin hakkını yedirtmeme iraden var. he bunu yapar mısın? ya da pratikte bu yapılır mı? genelde bunu yapan öğrenci pek çıkmaz. kopya çeken, kanlısı da olsa işine taş koymaz.

peki aynı örnek üzerinden gidelim: ali, kopyayı tek başına çekmiyor da edebiyat öğretmeniniz "ahmet bey" sınav sırasında gelip de akrabası olan ali'ye cevapları söylüyor. bu durumda ne yapılabilir? pekâla gidip de okul müdürüne bölge milli eğitim'e şikayette bulunulabilir hoca ile ilgili.

hadi örneği son şekline sokayım: edebiyat öğretmeniniz ahmet bey, bölge milli eğitim müdürü'nün, küçük yeğeni ali'ye, sınav esnasında kopya veriyor. ne yapacaksın? il milli eğitim müdürlüğü'ne mi intikâl ettireceksin durumu? bunu yapamazsın zira böyle bir hadise için öncelikle aşağı kademelerin, olayla ilgilenmeleri ve bir sonuca ulaşamayarak üst merciye başvuruda bulunmaları gerekir.

ve şerefsizlik de işte tam anlamıyla budur.
fazlasıyla öznel bir yargı.
okudukça da insanların ne kadar sığ, dar görüşlü olduklarını ortaya koyan söz öbeği.

kpss ya da ygs'de kopya çekilmesini iki öğrencinin aralarında kopya çekmesi kadar basit bir olaya indirgeyebiliyor bu zihniyet. bu insanlar, yapılanların ya da çevrilen dolapların ne olduğunun farkında değil ya da at gözlüklerini çıkarmak onlar için bir külfet. "bana dokunmayan bin yaşasın." kafasında olmak bunları tatmin ediyor.

her şeyin bu kadar basit düşünülmesi herkesin işini kolaylaştırıyor da kimse kafasını çevirip görme zahmetinde bulunmuyor.
sonra da çıkıp tüm bu dolapları çevirenler dururken öğrencilere şerefsiz deme cürretini kendinde buluyor!
eğitim sistemimizin şerefsiz olmasından kaynaklandığı için bir sorun bulunmamaktadır.