bugün

türkiyedeki firmaların markalaşmak istememeleridir. 'benle amcaoğlu çalışıyo aşımız pişiyo' demeyle marka olunmaz. marka sorumluluk ister.

öncelikle hedef belirlemek gerekir, lakin kime hitap edeceğiniz çok önemlidir. herşey bunun üzerine inşa edilir. markanın ismi hatta ingilizce mi yoksa türkçe mi olması gerektiği buna bağlıdır. örneğin bir çocuk giyip markasıysanız logotype'ınızı ve reklam kampanyalarınızı bunun üzerine inşa etmelisinizdir. sektör ne olursa olsun müteşebbisin önce hedef kitlesini belirlemesi gerekmektedir. bu kitle önce gelir düzeyine göre olmalıdır. yani elit tabakaya mı hizmet verilecek, yoksa b grubu ve altı diye tabir edilen orta ve alt gelir grubuna mı. bunun belirlenmesi şarttır ve ne yazık ki yurdum firmaları bunu düşünmezler. babadan kalma işlerine devam ederler.

sınıfın belirlenmesi yetmez tabiki. ulaşılmak istenen markaya; üretimse kapasitesinin, perakendeyse metrekare hedeflerinin belirlenmesi gerekir.

bu uzun soluklu süreçte yurdum firmalarının en büyük eksiği altyapıdır. örneğin bir süpermarketseniz stoklarınızı anlık görebilmeniz gerekmektedir. banka hesaplarınız kasanız hepsi anlık görülebilmelidir. bir peynir üreticisiyseniz 1 kg. peynirin içindeki sütü tuzu vs. maliyetini bilmelisinizdir. maliyetini bilmediğiniz bir ürünün satış fiyatını belirleyemeyeceğinize göre maliyetler çok önemlidir. birçok firma bugün üretim yaptığı halde maliyetini bilmeden mal satarak para kazanmayı umut etmektedir. hesaplar yıllık değil aylık bazen haftalık yapılmalıdır. unutmayın ki sermayeniz sınırsız değilse kazanç şarttır. yani her durumda yaptığınız işten ya kar etmeniz gerekir ya da başa başta seyretmeniz gerekir.

bazen yatırımlarda birkaç ay belkide birkaç yıl zarar etmeyi göze almanız gerekebilir. örneğin bim marketleri 500'üncü şubeye gelene kadar zarar etmekte olduğu söyleniyor. aslında bu zarar değildir sürekli yatırım borçlanarak büyümeyi gerektirir. bu tip yatırımlarda gerçekten sermaye sahibi olunması gerekir ki babayiğitler zaten profosyonellerle çalışırlar kendileri yapmazlar bu işleri.

yazmakla bitmez bunun sebepleri.

belkide babasının 20 yıllık dönerci dükkanında karnı doyuyordur ve kasmak istemiyordur yurdum türkü.

(bkz: azıcık aşım kaygısız başım insanı)

edit: başlığı başıma yıkanlar markalaşamasın emi
türkiyenin mallarını iyi pazarlayamamasıdır. bakın amerikaya starbuck mcdonalds gibi dünya çağında firmaları var ve inanın bizim türk firmalardan bazıları bu amerikan firmalarından daha iyi hizmet sağlıyor olabilir ama sesini duyuramıyor dünyaya. türkiyenin amerika kadar gelişmiş bir ülke olmaması bunda en önemli etken.