bugün

turk sirketlerinin %90'ının insan kaynakları anlayışının özü şudur: çalışanları az paraya kullanmak; onların etinden, sütünden yararlanmak ve hatta derisinden davul yapmak... kurumsal şirketlerde bu yapı biraz daha kırılmış olsa da, genel anlamda buna izin veren insanlar olduğu sürece sömürme devam edecektir.
ayrıca aynı işi sizden ucuz paraya yapabilecek insanlar varken şutlanmanız da an meselesidir. süresiz iş sözleşmeleri, sigortasız çalıştırmalar vs. her şey ayağınızın altına atılmaya hazır muz kabuklarıdır. bir gözünüzün yerde, diğerinin de iş ilanlarında olması sonucunu doğuran bu tavırla kurumlar çalışanlarından nasıl bir konsantrasyon ve performans beklemekteler, orası da ayrı bir tartışma konusudur.
kriz zamanında işten ilk çıkarılacaklar listesinde insan kaynakları ve bilgi işlem elemanlarının olması gibi gubidik anlayıştır.
personelin ozluk isleri disinda,

malesef turkiye de insan kaynaklari palavradan ibarettir.
ik ile ilgili butun uygulamalar, cogunlugu amerikan kaynakli olup birebir turkceye cevrilerek, insanlarin uzerinde uygulanmak maksadiyla, insan kaynaklari departmanlari tarafindan, buyuk bir afra tafra ile kullanilir. ornegin;
motivasyon gezileri duzenlenir, kimsenin motivasyonu artmaz.
performans degerlendirmeleri yapilir, ayni bildik insanlarin performansi en yuksek cikar,
alafranga usullerle is gorusmeleri yapilir, alaturka usulu es-dost ise sokulur.
is gorusmelerinde sorulan sorularin ceviri olmasi sebebiyle adayin gercek kisiligine ulasilmaz, beylik sorulara beylik cevaplar alinir. farkli kultur yapisi ve sosyolojik kodlamasi icin hazirlanan bu sorularin disina kimse cikmak istemez.

kisacasi bati calar turkiye oynar, millet kendi kendini kandirir, cicili bicili kizlar da hr cilik oynar.