bugün

prof. dr. turan yazgan. tdav başkanıdır. birçok araştırma ve incelemeleri bulunmaktadır. türk dünyası için değerli bir bilim adamıdır.

düzenleme: hakkın rahmetine kavuşmuştur.türk milletinin başı sağolsun.
türk dünyası araştırmaları vakfı kurucu başkanıdır. istanbul üniversitesinden profsör olmuştur. türk dünyası kavramının banisidir.

http://www.turan.org
http://www.facebook.com/p.../Turan-Yazgan/46476782951
türk milliyetçiliğinin ete kemiğe bürünmüş halidir. günümüzde türk dünyası için ne yapılabilir sorusunun cevabını yaşadığı hayatla vermektedir. Türk dünyası araştırmaları vakfı onun evladı gibidir. vakıf içinde turan hoca herşeydir. Allah'ın uzun ömür vermesini çok fazla dilediğim kişi. Tdav konferanslarını düzenlemesi bile başlı başına bir hizmettir. üniversite yıllarında * bu konferanslara katılmanın şerefi bana yetmektedir. bunun yanında üniversiteli gençlerin ağırlıklı olduğu sözlük ortamlarında turan hocanın yeterince anılmaması kötü bir durum olsa gerek.
turan hoca kısaca adına yakışır bir hayatın en şerefli temsilcilerinden biridir.
Ebediyete intikal etmiş hocamızdır. *
yeniçağ gazetesi'nde köşe yazıları da yazan türkçü büyüğümüz. mekanı cennet olsun.

http://www.yg.yenicaggaze...bergoster.php?haber=75821
uçmağa varmış, kıymetli hocamızdır. Allah kalanlara sabır versin.
akademisyenlere verilen değeri sözlükteki entry sayısından bizlere tekrar hatırlatan kişidir.

ağırbaşlı,bilgili,neden-sonuç içerisinde milliyetçiliğini açıklayan ve ırkçılık ile milliyetçilik arasındaki farkı bize hatırlatan kişidir.

bu ikisi bir araya gelince hakkında ancak 8 entry girilmiştir. e bu da ona en büyük hediye olmuş olsa gerek.

sessiz yaşamış ve sessiz vefat etmiştir.

allah rahmet eylesindir.
Türk dünyası kavramını kazandıran türk dünyasının bugün vefat eden büyük atası, turan ata...
şu sözlüğün kalitesizliğini gösteren hakkında girilen entry sayısından anlaşılabilir. Bir aksakal daha tanrı dağına göçtü bugün...
Turan ülkelerine açtığı okullar ile aydınlar yetiştiren , milliyetçi cenahın aksakallısı , ağabeyi , hocası , dede korkut ' udur . Allah rahmet eylesin .
Bugün vefat eden değerli Türk büyüğüdür , türklük bilincinin son dönemdeki en büyük aydını fikir ve eylem adamlarındandır.
Bugün uçmağa varmıştır , ve eminiz onu orada Dede korkut'tan , attila'ya , alparslan'da atsız'a , gazi paşa'ya bir çok büyüklerimiz ayakta karşılamıştır.

Ruhu şad olsun.
Bu vesileyle unutamadığım bir hatıramı da anlatmak isterim.

Tarih Nisan 2000. Çin Devlet Başkanı Zemin’e “Devlet Nişanı” verilecekti. Bunun için hazırlanan kararname imzalamam için bana da getirildi. Kararnameyi imzalamadan iade ettim. Sonra Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan kendisi getirdi. O’na “Bu çok hassas bir konu. Bakanlar Kurulu’nda konuşalım. Söyleyeceklerim var. Doğu Türkistan için Türkiye bir ümit ışığıdır. Bunu söndüremeyiz” dedim. “Haklısın” diyerek kararnameyi alıp götürdü. Bir gün sonra tekrar geldi, “Başbakan dahil bütün bakanların imzaladığını, Cumhurbaşkanın imzasına sunulacağını” söyleyerek kararnameyi masama bırakıp gitti.
Meselenin önemini göstermek için Doğu Türkistan Vakfı Başkanı Rıza Bekin (Paşa)’in açıklamasından bir cümleyi hatırlatmak isterim: “Ülkemizi ziyarete gelen Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Jiang Zemin’e Liyakat Nişanı verilmesinin, Türkiye’yi bir ilham, manevi güç ve teselli kaynağı olarak gören Doğu Türkistanlılar üzerinde yıkım ve hayal kırıklığı oluşturacaktır. Bundan vazgeçilmelidir.”
Bunun üzerine Turan Yazgan Hocamız dahil, ilgili bazı kuruluşlarımızın Genel Başkanlarıyla telefon görüşmesi yaparak konuyu anlattım ve “istifayı düşündüğümü” söyleyerek, fikirlerini sordum. Hocamız başta olmak üzere tamamı, “istifa doğru olmaz” dediler. Bunun üzerine bir basın açıklaması yaparak kararnameyi imzaladım.
Nişanı ertesi gün Cumhurbaşkanı Demirel verdi.

***

istanbul’daki Doğu Türkistan Dernekleri, “Siz, bizim için direndiniz. Biz de size şeref nişanı vermek istiyoruz. Biz size şeref madalyası vermek istiyoruz” dediler. Kabul ettim ve toplantıya katıldım. Heyecanlı bir kalabalık, rahmetli Turan Yazgan ve Ahmet Kabaklı üstadımızın arasına oturdum. Bana törenle madalya takıldı. Ben de teşekkür ederek, Cumhuriyet tarihi boyunca Türk dış politikamızın esasları üzerinde özet bir konuşma yaptım. Sonra söz alan Yazgan hocamız, daha önce hiç rastlamadığım, öfkeli ve şiddetli bir hitabette bulundu. Türk Dünyasının sahipsizliğinden, terk edilmişliğinden, zulüm ve katliam altında inlediğinden, en tabii insan haklarından mahrum bırakıldığından; yer, bölge ve olayların adını vererek uzun bir konuşma yaptı. Sonunda da, bu ağır tablo karşısında Türkiye'nin görevini, asgari seviyede de olsa yerine getirmediğini vurguladı.
Rahmetli Hocamız yerine oturduğunda, adeta bütün vücudundan öfkesi buharlaşıyordu. O anda; Türklüğü canından aziz bilen ve Türk Dünyasının içinde bulunduğu vahim durumu böylece tespit eden bir dava adamı, başka nasıl olabilirdi diye düşündüm. ( Sadi SOMUNCUOĞLU, 24.11.2012 yeniçağ )

http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=24876
Müzikle, resimle, tiyatroyla; Atatürk’ün dediği “köprü”leri bir bir inşa etti; kopuzla, santurla, dombrayla “uzaklar”ı kulağımızın dibine getirdi. Bağlamayla, davulla, udla, kanunla dilimizdekini onların gönlüne...
Gözlerinden fışkıran “Bu hududu kimler çizmiş gönlüme/Dar geliyor dar geliyor gardaşım” çığlığı Türk ile Türk’ün arasına zorbalıkla sokulmuş sınırları “yardığında” SSCB daha dağılmamıştı! Tanrı Dağları’nın, Orhun’un, Ötüken’in, Atsız’ın “hayal ülkesi” olmadığını kanıtladı; toprağına ayak bastı, havasını soludu, suyunu içti; evet “anayurt” vardı!
Bayraklarını neşredince anladık; zulüm altındakiler “dış Türkler” değil “Türk Devletleri” ydi.

Bugün “Türk Okulları” deyince Sakarya Türküsü okuyan Mozambikli çocuklar canlanıyor gözünüzde; oysa “Türk Okulları” Turan Yazgan’ın “ortak dil, tarih, kültür oluşturma, bir ve bütün olma” ülküsünün en önemli ayağıydı. Dini referansla hareket eden yapılanmaların onun metodunu taklit edip, hedefini başkalaştırarak oluşturduğu Balkanlar’dan Orta Asya’ya Kafkaslar’dan Afrika’ya uzanan “asimilasyon” projesiyle “Türk/Türkçe Birliği”nin ayağına çelme takıldı!
Turan Yazgan’ın kurduğu öz, hakiki, gerçek “Türk Okulları”nda Türkçe “seçmeli” ders değil, kayıtsız ve şartsız eğitim diliydi. Amaç dünyanın bütün çocuklarını “küresel ingiliz dili”nde buluşturmak değil yıllarca Rusça egemenliğinde yaşamış Türk Dünyasının ortak dilini Türkçe yapabilmekti.
Üniversiteler açtı; taleplere kulak asmadı; üniversitenin açıldığı ülkenin “insan gücü ihtiyacı” neyse onun karşılanmasına çalışıldı. Bu bir tür kalkındırma programıydı.
iki zorunlu dersi vardı;
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için inkılap Tarihi, Türk Dünyası’nın geneli için Türk kültürü!
Milyonlarca genç “yeni baştan” yaratıldı!
Türk Dünyası’nın 10. Yıl Marşı olsa, herhalde Turan Yazgan’ın yaptıkları yazılırdı!
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki toplum mühendisliğinin aynısı. ( Selcan TAŞÇI, 23.11.2012 yeniçağ )

http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=24863
bugün ölüm yıl dönümü olan değerli turancı hocamız.

ömrünü türk dünyasına türke adamış bir kişiydi turan hoca.

cenazesindeki simalar, kalabalık anlatır nasıl biri olduğunu.

türk dünyasına sahip çıkmaya devam edeceğiz hocam.

türke sahip çıkacağız.

davana sahip çıkacağız.

gözün arkada kalmasın.

ruhun şad mekanın cennet olsun.

tanrı dağında buluş elbet ruhlarımız.
ruhu şad olsun.
rahmetle anıyoruz.
vefatının 1. yıldönümünde rahmet ve özlemle anıyoruz.
allah türkü korusun ve yüceltsin!
Vefatının 2. Yıl dönümünde hüzünle anıyoruz.

An itibari istanbul üniversitesi fen fakültesinde anılıyor.
Yaşarken değerini bilemediğimiz, ölünce de unuttuğumuz değerli insan. Rahmet,dua ve saygıyla anıyoruz.