bugün

bir yere ulaşımda kullanılan toplu taşıma araçlarındaki olumsuz ve sinir bozucu olayların sıralanışıdır.

yirmi kişilik minibüse kırk kişi sığdıran şoföre ne kadar tebrik etsek azdır, o sarımsaklı bol köpüklü ayranı içip ferahlayan teyzeminde keyfi yerinde maşallah, hele bir de, yeni alınan akıllı telefonlarıyla bağıra çağıra konuşanlar da var ya işte onlara şunu demek istiyorum "telefonun senden akıllıymış arkadaşım."
Otobüsün tam ortasında kalmaktır. Tutunacak o direkler yoktur, o tavana asılı seylerde fayda etmez. Belinizin sandığınızdan daha esnek olduğunu o durumda anlarsınız. 11üs, 522st' de sıkca rastlanılır.
(bkz: çarşaflılar)
http://inciswf.com/1289173177.swf
hiç istemediğiniz halde dibinizde bi kızın olması. bazen burun buruna gelirsiniz daha kendinize gelememişsinizdir bir de nefesinizi kontrol etmek zorunda kalırsınız. ıyy.
leş gibi ter kokuları.
1 metrekare alanda 4 kişi ayakta kalma mücadelesi vermektir.
Konya'daysanız apayrı bir eziyettir. Özellikle eğitim fakültesindesine giden otobüslerse daha da kötüdür. 100 kişilik otobuse 300 kisinin binmesi ile oluşan bir şeydir.
"arkalara doğru ilerleyelim."
(bkz: otobüste yaşlı kokana teyzeye yer vermemek)
Eger ayaktaysan ani bir fren yüzünden yere çakılmaktır.
eziyet mi değil mi bilinmez ama, bir keresinde toplu taşımada ayakta dururken hemen arkamda da güzel bir kız duruyordu, şoförün ani fren yapmasıyla bu kız düşmemek için kollarıma tutundu, o an çaktırmadım ama biraz utandım. ilk defa bir kız bana bu kadar yakın durmuştu, üstelik dokunmuştu.. kesinlikle içimden kötü bir şey geçirmedim yeminlen. oralı değilmişim gibi davrandım. bu arada en arkada oturan iki kız da bize bakıp güldüler, sanki bana tutunan kızla alay edercesine.. bu da böyle bir anımdır.
Yüksek sesle konuşma çok ayıptır.
Kimseye rahatsız etme hakkımız yok.
en büyük eziyet kapının açılmasıyla birlikte kapıya hücum eden güruhun içinde oradan oraya savrulmak.
gündelikçi teyzelerle yapışık ikiz gibi kadıköyden pendiğe kadar gitmez.
ayağına basılması suretiyle ayakkabının leş gibi olması.

istanbulda arabayla öyle her saatte istediğin heryere gitmek çok zor. o yüzden ben de bazen toplu taşıma kullanayım, devletimizin süper imkanı olan metrobüs ile gideceğim yere hızlı ve rahat! bir şekilde gideyim istiyorum. ama yok. sıkış pıkış balık istifi gibi gitmeyi hadi göze aldıkta bindik. yahu şu ayağa basmayın arkadaş. pırıl pırıl, jilet gibi göz kamaştıran ayakkabılar araçtan inince kum sahada maç yapmış veletlerin ayakkabılarına dönüyor. sonra gören demez mi koskoca fotografcibey olmuşsun ama ayakkabıların haline bak. rezillik.
eskiden klima yoktu sıcaktan bunaldık. kısa mesafe 1 saat sürerdi, dur kalklar çok olurdu. kötü günler geride kaldı depoyu fullayip gidiceğim yere rahat gidiyorum.
Tüm benliği leş gibi kokan tiplerle dipdibe gitmek zorunda olmak, hayattan soğuyorum yeminle.
her fırsatta "aha kız!" deyip kalabalıktan yararlanmaya çalışarak karşı cinse dayamaya çalışan erkek. bi de bunun üzerine "pardon" diyerek pişkin pişkin güler. böğrüne dirseği/çantayı yedikten sonra da karşı taraftan güzel bi gülümsemeyle "pardon" cevabını alır.
Koltukaltı kokusu.
cips yiyip koltuklara elini süren orospu çocukları.
anonim olarak yayılan ossuruk kokusu.
Geçen egodayken yanima bi ter oturdu baya insan gibi eli ayagi gozü kulagi var.

Toplu tasima araclarina acil durumlarda kullanin yazili camın icine deodorant koyulmasi lazim bence yeminle deodorantin roll on'un icadindan haberi olmayanlar var.
- Arkadaki bay bayan farketmez size arkadan itelemesi (Bi'nevi fordlaması da denebilir.)
- Ağzı kokan birinin size doğru nefesini vermesi
- Aşırı terli biriyle sırt sırta kalmak
Marmarayın üst düzey güvenliğinden dolayı çanta baktırma sırası oluşturmuştur.