bugün

saati gecmis olan cagridir. güncel nitelikleri oldugu icin eklenmistir.

--spoiler--
TKP'li Öğrenciler'in çağrısıyla yurtsever, ilerici öğrenciler bugün istanbul Üniversitesi Beyazıt kampüsü önünde, saat 13:00'te bir basın açıklaması gerçekleştirecek. Açıklamaya akademisyen ve sanatçılar da katılarak destek verecek.

TKP'li Öğrenciler dün ve önceki gün gericilerin dağıtımını engellemeye çalıştıkları "Üniversiteye Haçlı Seferi" başlıklı bildiriyi, saldırı sonrasında yeniden kaleme aldıklarını ve Türkiye'deki tüm üniversitelerde dağıtacaklarını açıkladı. Bildirinin tam metnine aşağıda yer veriyoruz.

Üniversiteye Haçlı Seferi
Geride bıraktığımız ay Türkiye'de kimi siyasal başlıklardaki tartışmaların yoğunlaştığını tespit etmek için sadece birkaç gazeteyi birkaç gün üstün körü karıştırmak bile yeterli olur.

Bu açıdan, gündemde kalan başlıklardan bir tanesi Milliyet gazetesinde günlerce manşet ile sür-manşet arasında salınıp duran Konda'nın araştırmasıdır. Gündelik yaşamda dinin etkisini belirlemek amacı ile yürütüldüğü iddia edilen "araştırma" bize göre de dikkatle incelenmelidir.

Ankete bakan herkes, Türkiye'de dinin gündelik hayattaki ağırlığının artıyor olmasına işaret ermiştir. Zaten, anketin uygulanışından, hazırlanan soruların içeriğine kadar dikkatle bakıldığında böyle bir anketten başka bir sonucun çıkmasının mümkün olmadığı görülmektedir.

Bu anketin göze çarpan sonuçlarından bir tanesi, ABD'li yetkililerin sık sık ifade ettikleri gibi, Türkiye'nin bir ılımlı islam ülkesine dönüştüğüdür. Ve büyük ihtimalledir ki, bu anketin sonuçlarının günlerce manşetlerden verilmesi bu dönüşüme verilecek tepkilerin ölçülmesini, hatta toplumun bu sürece alıştırılmasını amaçlamaktadır.

Anket tartışmalarının dumanı yok olmadan, bu kez üniversitelerin merkezinde durduğu benzer bir tartışma gündeme geldi. ABDullah Gül, Cumhurbaşkanı olarak atandıktan sonraki ilk ciddi atamasını gerçekleştirdi ve YÖK'ün Başkanlığı'na Yusuf Ziya Özcan'ı getirdi.

Belki bir sonuç olarak ifade edilmesi gereken düşünceyi en başta söyleyelim, Yusuf Ziya Özcan (YZÖ) bugünün Türkiye'sinde, bugünün üniversite sistemi içerisinde YÖK'ün başkanlığına getirilebilecek en uygun isimlerden birisidir!

Çünkü hem gericidir, hem piyasacıdır.

Çünkü hem NATO için çalışmıştır hem de AB projelerinin fonlanmasında..
Yayımlanan "cv"sinden, sadece bir örnekle daha, ne kadar yerinde bir atama olduğuna ilişkin paragrafımızı sonlandıralım. YZÖ 2004 yılından bu yana, Türkiye Fulbright Komisyonu'nda Başkan Yardımcılığı görevini yürütmektedir. Bu komisyonun temel misyonu, Türkiye'den ABD'de öğrenim görecek olanlara olanak sağlamaktır.

Yeni YÖK Başkanı bugüne kadar, ülkemizden ABD'ye eğitime götürülecek kişilerin saptanmasında çalışmıştır.

Bütün bunlar yeni YÖK Başkanı'nı tanımak için yetmemektedir.
Bazı insanların her özelliklerini kartvizitlerine yazmadıklarını biliriz. Mesela bir hırsızın, ben hırsızım diye ortalıkta dolaştığı görülmemiştir. Ya da siz hiç üzerinde üçkağıtçı yazan bir kartvizit gördünüz mü?
Bizim ,ülkemizde de(belki de şimdilik demeliyiz) insanların içinde bulundukları tarikatı açıklamaları henüz meşru görülmemektedir. Ancak AKP döneminde bu bilginin alttan alta yayılması ise neredeyse bir zorunluluk olmuştur. YZÖ ile ilgili bu el altı açıklamalarının işaret ettiği yerde tanıdık bir sima durmaktadır; Fethullah Gülen.

Fethullah Gülen tarikatı içerisinde bulunmak ve tarikat çıkarları doğrultusunda faaliyet yürütmek hizmet olarak adlandırılmaktadır. Bu hizmetin tanımı bizim için bellidir. Fethullah Gülen her adımıyla açıkça ABD'ye hizmet etmektedir. Bu durumda hangi masum gerekçelerle olursa olsun bu tarikatta "hizmet"te bulunan herkes ABD emperyalizmine hizmet etmektedir. Bir tarafta şeriat tartışmaları yapılırken, lideri ABD'nin kucağında oturan bir örgütlenmenin ancak ve ancak G.W.Bush'un "Haçlı seferi" olarak tanımladığı bir emperyalist saldırı planının parçası olabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. ister islam ister Hristiyan şeriatını referans alsın, üniversiteye ve ülkemize dönük saldırılar uluslarlarası sermayenin çıkarları için emekçi halkımıza ve onun çocuklarına dönüktür.

Haçlı seferleri dini anlamda gerici bir karakter taşıyordu. Orta Çağın, hayatı anlama çabasına ve özgür düşünmeye set çeken din adamları geniş halk yığınlarını din yoluyla kandırdılar. Bu seferlerde en önemli amaç, zenginliklere doğrudan zor kullanarak el koymaktı. Haçlı seferleri emperyal bir projenin hayata geçirilmesine hizmet etti. Her dönemde emperyal güçler dini kendi yayılmacı çıkarları için kullandılar.

Bu saydıklarımız bugün geçersiz midir? Yine din emperyal amaçlarla kullanılmaktadır. Bu Haçlı Seferi'nin öncekinden fazlası bulunur eksiği bulunmaz. Fazlası bu kez dinler arası geçişkenliğin sağlanabilmesidir. Bush Ortadoğu'ya dönük Haçlı Seferi'nden söz etmekte, islam'ın temsilcileri Amerika'dan ya da Türkiye'den fark etmez, bu sefere destek vermektedir. Nihayet, aydınlanmanın ve özgür düşüncenin temsilcileri de gerici bir işbirliğiyle kuşatılmaktadır.

Her çıkışın bir inişi, her seferin bir dönüşü vardır. Seferiler ya el koyacak başka değer kalmadığında ya da ölümcül bir dirençle karşılaştıklarında dönüş yolu göründü demektir. Tayyip'e, Fethullah'a, YZÖ'ye, YÖK'e hepsinin de ağababası Bush'a direnen özgür akıl, sol duyu ve yurtsever bilinç olacaktır. O kadar eminiz ki...

TKP'li Öğrenciler
--spoiler--