bugün

ölmüştür, yazık olmuştur. yunanistan trafiğini de gözler önüne sermiştir aynı zamanda.
kendisiyle bundan 11 yıl önce yeni insan yeni sinema dergisi adına yapılmış röportajı, çağrı kınıkoğlu'nun giriş yazısı ile birlikte buradan okuyabilirsiniz:
http://haber.sol.org.tr/k...ekerken-oldu-haberi-50900
hayatın yunanistanda da ucuz olduğunu* ölümüyle göstermiş büyük yönetmen.
*: motosiklet çarpması.
theo angelopoulos'un filmlerinden, guardian tarafından derlenmiş 5 güzel sahne:

--spoiler--
http://n5.ntvmsnbc.com/theo-angelopoulos.htm
--spoiler--

ışıklar içinde uyu büyük adam.
yakın zaman önce kaybettiğimiz arayış ve göç ile ilgili yaptığı filmler ile sözcüklere hayat veren adamdır.

Acaba evimize varıncaya kadar daha kaç sınır aşacağız?
Ev nedir? Ev kavramı nedir? Benle ben arasında, benle dünya arasında dengelerin kurulduğu bir yerdir, bir mekândır.(Theo Angelopoulos)

arayış ve ait olması kavramlarını anlatan, ağlayan çayır da mutlaka görülmesi gereken filmlerinden biridir.
yunan sineması için çok büyük bir önem taşıyan sinemacı. ulis'in bakışı ayrıca şahane olan bir filmidir.

--spoiler--
harvey keitel'in başrol aldığı bu filmde tarih sahneleri arasında gezinen bir yönetmene izleyenin de eklenmesi durumu vardır. bazen 1945'teki dünya savaşına bazen 68 dönemine bazen de yugoslavya ve sovyet rusya'nın dağıldığı döneme giden karakter bir süreden sonra peşinden koştuğu üç bobinlik filmi bırakıp insanların kaderlerine odaklanmaya başlar ve aslında seyirciye savaşların değişik dönemlerde olsalar da insanların hayatında aynı travmayı yaşattığını gösterir.
--spoiler--

filmlerinde uzun sekanslar sayesinde sinemaya yüklenen tarihsel misyonun gerçekliğine de varılır. metaforları şahane kullanır ve yukarıdaki filmde olduğu gibi aydının toplumsal belleğe bakışının ne anlama geldiğini gösterir. zordur filmleri belki ama bence sinemanın doruk noktalarından bir tanesidir.
yeni tanıyıp, hakkında çok şey bilmek istediğim bütün filmlerine ilgiyle yaklaştığım yönetmeni tanır tanımaz öldüğü haberini aldım.
ağlayan çayır filmi ile tanıdım, iyi ki de tanıdım. arkasında güzel şeyler bıraktığına inanıyorum.
angelopoulos diye bir adam tanıdım. savaşlar, yıkımlar, sürgünler; acı, ölüm ve yok oluş çağında yaşamıştı. koca bir yüzyılın acısını, bin yıllık hikayelerle birleştirip çağına ağıt yakan bir ozandı; bir düş adasına adadığı ömrünü şiir gibi filmlere, filmden şiirlere dökmüş bir yönetmen... (bkz: kalem)

"geri döndüğümde başka birilerinin giysilerini giymiş olacağım; başka birinin ismini almış... gelişim beklenmedik bir anda olacak. sana yolculuğumu anlatacağım. bütün gece boyunca ve ardından gelen bütün geceler boyunca. sana bütün insanlığın bitmeyen öyküsünü anlatacağım."
(bkz: ulysses gaze)
plan sekans olayını aşmış, yutmuş efsane yönetmendir. fotoğraf karesi misali filmleri ise büyüleyicidir. günlerce bir sahneyi çekmek için uğraştım. yeteneklerimi zorladım lakin hala boktan duruyor. ama ben vazgeçmeyeceğim. en iyisi benim kafamda.
edit: sıyırdım lan, bundan ötesi var mı.
En beğendiği 10 filmi şu şekilde sıralamıştır;

01. citizen kane (welles)
02. ivan the terrible (eisenstein)
03. ordet (dreyer)
04. 8 1/2 (fellini)
05. nosferatu (murnau)
06. l’avventura (antonioni)
07. the gold rush (chaplin)
08. ugetsu monogatari (mizoguchi)
09. pickpocket (bresson)
10. persona (bergman)
Atina yakınlarındaki evi, yaşanan yangın faciasında, yönetmenin bütün çalışmaları ve notları da dahil olmak üzere, küle dönmüş...

https://twitter.com/ntina...tatus/1022174700909277184
Pire yakınlarında Drapetsona otoyolunda ''Öteki Deniz-The Other Sea'' adlı yeni filminin çekimi için yürürken bir motosikletin çarpması sonucu 76 yaşında vefat etmiş yönetmen.
Bu yaz arşivi yanmış yunan yönetmen. Filmlerinde buram buram entelektüel melankoli vardır. Çok sevilesi adam vesselam!
https://www.youtube.com/watch?v=fAyGlbx7QhM
Bu adam film çekmiyor; sanki en sevilen şiiri görüntülere döküyor.
Yaşamın hızına, canlılığına ve aktifliğine tezat olarak filmlerindeki her sahnesi durağan, yavaş ve doyurucu. en sevdiğiniz kitabı açıp okuyormuş gibi bir tat bırakıyor.
Yoğun Anlam derinliklerine, kullandığı mitolojik öğelere, görsel/işitsel zenginliklere girmiyorum bile. Keşke daha uzun yaşayabilseydi.
yunan sinemasını tanımamı sağlayan iyi yönetmen.
eternity and a day ve ulysses' gaze dışında ağlayan çayırını da izledim. her biri birbirinden güzellerdi.