bugün

yargıtayın kayışı koparmış olduğunu gösteren karar.
http://www.sabah.com.tr/h...440A91950A5FF3ABE483.html

(bkz: öldürülürken inlemeyen maktul sayılmaması)
(bkz: hırsızı kovalamayanın mağdur sayılmaması)

edit: haberi bir kez daha okuyunca:
(bkz: yargıtayı kayışı koparmış olarak gösteren gazete başlığı)
(bkz: tecavüze uğraması gereken hakim)
bu önermeyi savunan insan sayılmaz.
demek ki dilsiz birine tecevüz edebiliriz. ybsg beeeee. ben böyle düzenin...entry ağır tahrik ve hakaret....tamam len.
(bkz: dilsize tecavüz revaçta)
olayın anlatımına bakılırsa olay pek tecavüz gibi durmuyor. madem defalarca uğruyorsun kardeşim neden bağırıp yardım çağırmıyorsun.
k- hakim bey evime zorla girdi. ırzıma geçti bu şahıs.
e- valla hakim bey, kız bağırmadı.
h- bağırmadı mı? bağırmadın mı kızım sen?
k- hayır hakim bey. korkudan dilim tutuldu, hala psikolojik tedavi görüyorum zaten.
h- bırak şimdi psikolojiyi. bağırmamışsın; demek ki seninde hoşuna gitmiş. aşifte seni. seni de suçsuz buluyorum evladım..dava kapanmıştır.
e- yaşasın adalet.
ceza yasasının temel ilkesi, süpheden sanığın yararlanması gerektiği yolundadır.

şikayet tarihine bakıldığında eylemin üzerinden iki ay geçmiş olması sebebiyle, taraflar arasındaki ilişkinin tecavüz olduğunu kanıtlayacak her hangi bir darp izi ve sperm örneğinin alınmasının mümkün olmadığı görülecektir.

cinsel münasebette bulunulduğu tarafların ifadeleri ile kesinleşmiştir. bu da sanığın bu birlikteliği ifadesi ile doğruladığını gösterir.

unutulmamalı ki, reddetse kadının ifadesi dışında bu ilişkiyi kanıtlayacak başka hiç bir kanıt yoktur. hal böyle iken ve kadının kendi rızası ile evlilik dışı bir ilişkiye girip, sonrasında bir biçimde bunu kocasına anlatmak durumunda kalmış olma ihtimali de mevcuttur.

sanığın samimi anlatımı, taraflar arasındaki münasebetin ayrı zamanlarda birden çok gerçekleşmiş olması, müştekinin ifadesindeki çelişki ve başkaca bir kanıt olmaması, olayın kadının anlattığı gibi gerçekleşmemiş olma ihtimalini de gündeme getirmektedir.

bu bakış açısı ile bir kez de tersinden bakarsak, kadının rızası ile gerçekleşmiş böyle bir eylem sebebiyle adamın tecavüzden ceza alması ne kadar hakkaniyete uygun olacaktır.

bir gazetenin haberi sansasyonel hale getirmek için tecavüze uğrayan bağırmıyorsa suç sayılmaz biçiminde yansıttığı habere dayanarak, bilgi sahibi olmadan fikir beyan etmek, linç kültürümüzü hortlatmak yerinde değildir.
böyle bir karar verene bağırtmadan tecavüz etme isteği uyandıran karar.
mantıklıca okunulduğunda adaletli bir karar olduğu anlaşılabilecek haber.
son derece çarpık dile getirilen olay. çünkü zaten bu tecavüz o kadar b.ktan bir meseledir ki, kadın gerçekten tecavüze uğrasa da anlaşılamayabilir veya kendi rızasıyla ilişkiye girmiş de olsa partnerini tecavüz suçlamasıyla mahkum ettirebilir. hele ki böyle iki ucu b.klu değnek bir mevzuda medyanın yargının bağırtıyla karar verebileceğini iddia etmesi trajikomiktir. ne yani çift ateşli sevişiyorsa ve bağırtılar yeri göğü alıyorsa misal yan komşu tecavüz var zannedip polise şikayette mi bulunacak ya da 2 gün sonra çiftimiz kavga edip olay büyüdüğünde kadın erkeği tecavüzle suçlayabilecek mi? kısacası demek istediğim bağırmak tecavüzün tek ve en temel göstergesi değildir yargı da bunun bilincinde hareket etmiştir. medya gene bir olayı g.tünden anlamayı ve anlatmayı başarmıştır.
'tecavüz kaçılnılmazsa zevk almaya bakıcaksın' sözünü akla getiren olay. ama olay böyle işlerşe tecavüze uğramış kişi zevk alarak suça teşvik etmiş olur.

başka bir bakış açısı tecavüze uğramış olanın organı koc*andır yada tecevüz edenin ki kü*tür buda sinek ısırması gibi gelir şuç sayılmaz.
malesef işin en can alıcı noktası -ki bence baslıktan çok daha önemli- kadının tecavüze uğramamıssın, adama niye bok atıyorsun şeklinde değerlendirilmesidir. ya kardesim, türkiye'de yasıyoruz. olayın geçtiği yer küçük bir ilçe. hangi kadın, herkesin* birbirini tanıdığı, adeta osursan duyulan bir yerde tecavüze uğramayıp da uğradığını iddia eder ki. ahlak konusunda ahkam kesmeye bayılan ve kadını asağılamaya meraklı bu toplumun kendisine motor gözüyle bakacağından, kocasının, çocuklarının neler yaşayacağından hiç mi haberi yok. yalan söyleyecek olsa, adam zaten camı kırıp girmiş, hırsızlık adı altında türlü yalan uydurabilir. neden tecavüz diyip de yaşamadığı bir şeyden ötürü kendisini tüm çevresine, dahası tüm türkiye'ye rezil etsin. hadi sevgilisiydi diyelim. sinirlendi, iftira attı diyelim. adam neden camı kırıp giriyor o zaman. bunu da (bkz: fanteziye gel) şeklinde mi yorumlayalım. yapmayın, etmeyin ya. bir kadının basına gelebilecek en kötü olay tecavüzdür ve her seyi bir kenara atın; sırf olaydaki kadının yasadığı çevre, evli ve dahası anne olması gibi sebepler bile gözönünde bulundurulursa bırakın bu konuda yalan söylemeyi, yasadığı olayı bilinç altına atıp unutmaya, herkesten gizlemeye çalışır ki kanımca bu olay da bu sekilde gelişmiştir. muhtemelen adam bu olayı herkese anlatırım diye tehdit ederek baska günler tecavüzü tekrar etmiş ve kadının davranıslarından süphelenen kocası olayı sorgulayıp kadına durumu anlattırmıstır.

not: magazin gülleri konumuz dışındadır
(bkz: genc dilsizler tedirgin)
hayvanın birinin akrabası olan kadının evine "camı kırarak" girmesi ve o. çocuğu olduğunu ıspatlaması durumunda, olmayan adalet sisteminin verdiği karardır.

ulan, ne kendi rızası falan, adam camı kırıyor içeri giriyor! ben size bir şey derdim de, değmezsiniz allahıma!
adı üstünde. Tecavüze uğramak. Kadın kendisi uğramıştır tecavüze. Otur oturduğun yerde, kendi ayağınla gitmişsin, uğramışsın tecavüze. Hatta ceza vereceksin tecavüze uğrayanlara. Bu nedir ya! şaka galiba!
bu olay yargıtay üyesi bir hakimin kızının başına geldiği zaman bu hakimin nasıl karar vereceğini merak ediyorum..

(bkz: türkiye de adalet yoktur)

şimdi ben geçmiş yıllarda gerçekleşen bir olayı buraya dökeyim..

zamanında bir ilimizde hırsızlık olayları hat safhaya ulaşmış...polisler yakalıyormuş savcı bırakıyormuş..polisler yakalıyor savcı bırakıyor...

o dönemde, hırsızlık olaylarının fazlalaştığı bu bölgedeki polis merkezini amiri bu durumdan sıkılmış ve bir gece bira takım insanlara savcının evini kimseye çaktırmadan boşalttırmış..savcı akşsam eve bir gelmiş ki eşya yok...

işte o günden sonra savcı, yakalanan hırsızları ait oldukları mekana göndermiş sorgusuz sualsiz..buradan çıkaracağımız sonuç şu:

insanın mutlaka canının yanması gerekli ki, tutarlı davranabilsin... *
akıllara * yusuf ile zeliha hikayesini getiren önerme.

olayın nasıl gerçekleştiği hakkında, elbette kesin bir bilgimiz yok. ama hikayeyi hatırlayın. yusuf, zeliha'dan kurtulmak isterken gömleği yırtılır. kocası ise o sırada ikisini basar. zeliha, yusuf'u suçlar.

zeliha'nın amcası, gömleğin arkadan yırtıldığını görünce zeliha'nın suçlu olduğunu anlar. ama dedikodu yayıldığı için ve zeliha da "kralın kızı" * olduğu için yusuf suçsuz yere zindana atılır.

her şey göründüğü gibi olmayabilir. ama adalet, mahkemede olmasa bile, er geç yerini bulur.
bu dünyanın felsefesi. sesini çıkaramıyorsan herşey gayet normalmiş gibi görünüyor.
ilk duyulduğu anda hakime hitaben "ulan seni de bi tenhada kıstırsınlar gör ananınkini" şeklinde tepki gösterilse de, sakin kafayla düşünüldüğünde, mantık dahilinde olduğu aleni olan kanun maddesidir...

zira, rızasıyla bir erkekle ilişkiye bir bayan, daha sonradan duyduğu pişmanlık, kızgınlık gibi garip duygularla, mahkemeye başvurarak, kendisine tecavüz edildiğini iddia edebilir, bu durumda da erkek tarafı mağdur konumuna düşeceğinden, yerinde karşılanması gereken karardır...
(bkz: simdi turgay seren e baglanıyoruz)
gazetelerin toplumu nasıl yönlendirdiğine yönelik haber. içeriğe baktığınızda yargıtay kararını haklı buluyorsunuz. Lakin sansasyonel başlık yapalım derken milleti galeyana getiren gazetelerimiz bu durumdan hiç de rahatsız olmuyorlar.
kısaca özetlemek gerekirse. yargıtay kadının 3 kere farklı zamanlarda tecavüze upramasına rağmen (kadının iddiasıdır) hiç bağırmaması, çocukların evde olmasına rağmen ruhlarının bile duymamış olması, 2 ay sonra kocasının zorlaması ile olayın ortaya çıkması sebebiyle mahkemenin verdiği 15 yıl mahkumiyet kararını bozmuştur. Niye çünkü deliller yetersizdir.
ha kadın hiç bağırmaz ama suç açık şekild sabittir. bunun kararı tabiki farklı olur... bunu kavrayamamış yudum insanına da buradan saygılarımı gönderiyorum.
medyanın bundan bir kaç yıl evvel yarı uçuk bir barmenin öldürülmesine azmettirmesini tekrar hatırlatıyorum...
- yaz kızım sanığın tahliyesine.
- sayın hakim bey, en azından bi 4-5 ay verseydiniz.
- oğlum sen manyak mısın? beraat ettin, daha ne istiyorsun?
- başıma gelecekleri biliyorum.

(iki gün sonra kahvede)
- vay hüseyin abimiz gelmiş, yırtmışsın paçayı abi hayırlı olsun.
- sağol koç.
- aslanım hüseyin abim be. yalnız karıyı bağırtamamışsın diye duyum aldık abi, ondan mı beraat verdiler, eki eki.
- yok şimdi hadise şöyle.
- hasta falan mıydın abi, ekü ekü.
+ abi iyi bagirttin ama ;)
- evet ya. eheh
+ kizin akrabalari da anani bagirtacaklarmi$ ama ?!
- annnnneeaaaa...

(bkz: alay konusu olamayacak ba$liklar)
bunu diyenin ağzını bağlayıp bir şeyler yapılmasını farz kılan önerme.

-hakimcim, gel canım benim şuraya...
+ıngh mıngh... uuummmghhh!
-aaa.. ama halk'ın adaleti diye bir şey var. o senin kokona beyaz türklerinin olmayan adalet anlayışına pek benzemez. acıtır alimallah...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar