bugün

herhangibir dine inanmayan halkin felsefi dusuncelerini koruyan bir maddesi olmayan kurallar toplulugunun bir maddesi. * *
ismail türüt ve ozan arif'in muhtemelen yargılanacağı maddedir. şöyledir:

Madde 216 - (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
insanların dinlerine hakaret etmenin suç olduğunu belirten ve gerekli cezayı öngören türkiye cumhuriyeti ceza kanunun 216. maddesidir.

1-)halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kamunun güvenliği için tehlikeli tarzda kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2-)halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

3-)halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

sözlük kullanıcılarının dikkatine;

son günlerde insanların dinlerine yapılan saldırılar uludağ sözlük platformunda ayyuka çıkmıştır. bunu yapanların şikayet edilmesi halinde 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabileceği ilgili kanunda belirtilmiştir. düşünce özgürlüğünün anlamını bilmeyen , alenen din düşmanlığı yapan bu arkadaşlardan ricam sadece kendinizi değil, içinde bulunmaktan mutluluk duyduğumuz uludağ sözlük platformunu da cezai muameleyle karşı karşıya bırakmayın.

daha da artan ceza miktarları için (bkz: tck madde 125) *
"ermeni piçi," "mum söndü oynuyorlar" ve "kürt istilası" gibi sözleri sarf edenlere karşı bugüne kadar işletilmemiş yasalardan birisidir.

bir benzeri için
(bkz: tck 301 madde)
güzel maddedir. sözlükte bir dine inanmayanlar alenen aşağılandığı, 2 temmuz 1993 sivas katliamıyla ilgili yazıları da ilgilendirir bu madde.

hep tek taraflı düşünmeye gerek yok.
içeriği

"
MADDE 216. - (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
"

olan tck maddesidir.
(bkz: halkı kin ve düşmanlığa tahrik)
üşenmeyip tek tek tek aldığım ve alacağım ekran görüntülerini savcılığa verdikten sonra, sözlük kafirlerinin hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olacakları kanun maddesi.

sizi kanun manun değil de, ne paklar biliyorum aslında. size vakit lazım. işte o yazar müsveddeleri diyecek bir platform lazım.
yobazların sığındığı liman.

lakin düşünce özgürlüğü diye de birşey var. demokrasi aşıklarına hatırlatmak isterim.

dini bir tabu olarak gördüğünüz için böyle kuşbeyinli oluyorsunuz zaten.

madde 216 ne diyor?

6 aydan 1 yıla kadar hapis...

iyi de babacan 2 seneden az olan cezalar zaten yatılmıyor. haberiniz olsun.

not: (bkz: samsun 216)
sözlüğün, sadece kendi siyasi emelleri yönünde ve aynen türk basını gibi tek sesli olmasını amaç edinen, bu nedenle özgür düşünceyi tehditle ve etik olmayan şekilde bastırma yolunda yasalarla korkutma konulu başlık (bkz: dokunanı yakarım)
anayasamız der ki; yüz kızartıcı suç işleyen ve disiplin cezası almış olanlar vekil, vekil adayı olamaz ve parlamentoda hiç bir statü ile yer alamaz.

malum bu 312. madde sayın başbakanımzın aktif siyasi aktiviteler yürüttüğü eski partisindeyken yaptığı faaliyetlerden dolayı değil başbakan olmasına imkan tanımak vekil olarak dahi meclise girmesine izin vermiyordu.

sonra bir varmış bir yokmuş hesabı, sayın cumhurbaşkanımız abdullah gül başbakan olduğu, kabinesini oluşturduğu ilk hafta bu yasanın iptali için yüce divana başvurdu ve yasayı son hali -ki manidardır konusunun inanclar olması- inançlara hakaret suçlarıyla tema oluşturulmuş yeni halini yarattı ve o zamanın yüz kızartıcı suçlusu sayılan recep tayyip erdoğanını, yeninin suçsuz sabıkası temiz başbakan adayı ilan etti ve yasanın resmi gazetede yürürlüğe girdiğinin ilanının ardından 2 ay içersinde başbakanlık koltuğuna oturttu.

çok yaşa sayın başbakanımız.
Birinci fıkrada tanımlanan "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçu, hukuk devleti olma standardı yüksek olan birçok ülkenin Ceza Kanunlarında yer almaktadır.
Hiçbir devlet, vatandaşları arasında, muayyen özelliklere sahip bir kesiminin diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa, öç almayı gerektirecek şiddetli nefrete yönlendirilmesine seyirci kalamaz.

Öte yandan çağdaş dünyada, gelişmenin temel dinamiği olarak düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kabul edilmektedir.
Bu bağlamda; kişilerin düşündüklerini hür bir ortamda söyleyebilmeleri, demokratik toplumun varlığı için zaruri sayılan unsurlardandır.
Söz konusu suç tanımı, bu düşünceler dikkate alınarak yapılmıştır.

Suçu oluşturan "tahrik", soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır.
Fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir.

Bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir ret veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir.
Fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir. Failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.

Kin, "öç almayı gerektirecek şiddetli düşmanlık hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik bir hâl", düşmanlık ise, "husumet beslenen konuya karşı düşünerek, tasarlayarak zarar vermeye, onu mağlup etmeye yönelmiş kin duygusu" olarak da tanımlanabilir.
Şu hâlde kin ve düşmanlık; "husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zemini oluşturan psikolojik bir hâl" olarak açıklanabilir.

Fıkra metninde; fiilin kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek biçimde yapılması arandığı için, suç; soyut tehlike suçu olmaktan çıkarılmış, somut tehlike suçu hâline getirilmiştir.
Bu suretle, çağdaş hukuktaki soyut tehlike suçlarını azaltma yönündeki eğilim dikkate alınmış, temel hak ve hürriyetlerin kullanım alanı genişletilmiştir.
Bu düzenleme sayesinde "kin ve düşmanlık" ibaresinin anlamı da dikkate alındığında sadece "şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahrikler" madde kapsamında değerlendirilebilecektir.

Söz konusu suçun oluşması için, kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayalı olarak varlığı gereklidir ki uludağ sözlük'te yazdıklarımız ne kamu güvenliğini tehdit etmekte, ne de somut şiddet içermektedir sevgili yobaz arkadaşlar...

bir somut tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlerken failin söz ve davranışlarının neden olduğu tehlike neticesinin gerçekleşmesi gerekir.

Hakim, kullanılan ifadeler dolayısıyla bu tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini, dayanak noktalarını göstermek suretiyle belirleyecektir.(tabii yapacağınız şikayeti savcı kaale alıp mahkeme de kabul ederse)

Bu kapsamda, kişinin söz ve davranışlarının kamu güvenliğini bozma açısından yakın bir tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi gerekir.
Kişinin söz ve davranışlarının, halkın bir kesimi üzerinde tahrik konusu fiillerin işleneceği hususunda duyulan endişeyi haklı kılacak bir etki oluşturması gerekir. ifade özgürlüğü ile bu tip tehlike suçları arasında "açık ve mevcut tehlike" kriterinin var olması gerekir.

Buna göre, yapılan konuşma veya öne sürülen düşünceler toplum açısından açık ve mevcut bir tehlike oluşturduğu takdirde yasaklanabilmekte, keza böyle bir tehlikenin varlığı somut olarak, açıkça tespit edilmedikçe söz konusu suçtan dolayı cezalandırma yoluna gidilemez.

Maddenin ikinci fıkrasında, halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır.
Suçun oluşması için fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kesimini oluşturan gayrimuayyen sayıdaki kişilerin aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir. Bu fıkrada, kamu barışını korumak amacıyla halk kesimlerinin alenen aşağılanması, suç olarak tanımlanmıştır.

Maddenin üçüncü fıkrasında bir halk kesiminin benimsediği dinî değerlerin alenen aşağılanması, suç hâline getirilmiştir. Fiilin cezalandırılabilmesi için, "kamu barışını bozmaya elverişli" olması gerekir.

yani sözün özü zaten kanunca suç sayılan bir olgu uludağ sözlük formatına göre silinmekte, sözlük hukuk sorumluları gereken tedbirleri almaktadır.

böyle desteksiz ve cahilce atıp tutarak sözlük yazarlarının ifade özgürlüklerine "gem vurma" taktikleri bir yere kadar geçerli olabilir, ama aklı selim, az biraz hukuk bilgisi olan herhangi bir yazar da bu oyunu bozar...

ha gidin yine de ekran çıktıları alıp savcılıklara müracat edin. sizin için gayet hoş bir tecrübe olacaktır.

saygılarımla...
nüfus kağıdında "sünni - islam" yazmayanların şakirtleri burdaki entryleri dolayısı ile "düdük" gibi öttürebileceğine referrans olan maddedir. bence akıllı olun ...
Cevap verememenin ezikliğini küfrederek de gideremeyen bünyenin, dayak yiyen çocuk gibi çaresiz ve ezikçe, gidip babasına ağlayarak şikayet etmesi kadar küçük düşürücü, namertçe, delikanlılık formatına aykırı, ergenlikte takılıp kalmış başlık.
bu kadar takılmaması gereken maddedir.
burada havlayan tek bir babayiğit ne yarın savcılığa gidecek göt sahibidir, nede konuyu anlayacak ve hukuki değerlendirmede bulanacak kafa sahibidir.
ekşi sözlük kullanıcılarının, (113 adet oldukları söyleniyor) şüpheli olarak ifadeye çağrılırken, haklarında isnad edilen suçun (Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama) maddesi.

şimdi "hukuki değerlendirmeye kafası basan, göt sahibi" kişileri merak ediyorum ne yapacaklar. ekşi de yapılınca sıra bu taraflara da gelecek süpheniz olmasın.

bir günde yüzbinlere varan okuyucusuyla sözlükler, ulusal kanalların çoğundan daha fazla takip ediliyor. iki arkadaşın muhabbeti değil bu. kahvede konuştuklarınla da bir değil. gizli isimler arkasından sövüp sayarak rahatlama ortamları hiç değil. "ip adreslerini ekşi sözlük vermişmiş" isterse vermesin bakalım.

burada sözüm ne ekşi, ne ulu, ne de başka bir internet ortamına. bunları kullanarak hakaretler yağdıran zavallı insanlara. her suçun bir bedeli vardır. eğer hukuk zemininde çözülmezse, gerçekten çok daha acı sonuçlar doğurabilir. bir an önce bu üfürükten adamlar kendilerine gelmelidir. insanları öfkelendirmeye, değerlerini aşağılamaya kimsenin hakkı yok.

düşünce özgürlüğü - hakaret ayrımını bilmeyenlere söyleceğim yok zaten.

deniyor ki; "vay efendim alevilere, ermenilere, kürtlere de hakaretler ediliyor. hatta ateistlere ağza alınmayacak sözler söyleniyor. izmirlilere söylenenler tek başına yeter zaten. bakın bakın şu şu başlıklar açılmış"

kesinlikle mesele islam dini ve peygamberi ile sınırlı değil. kime yapılıyorsa bu hakaretler, aynı işlem bu suçu yapanlara da uygulanmalı. fakat, son zamanlarda saldırılar bu yönde yoğunlaşıyor. sözlük moderasyonları "mum söndü" benzeri iftiralarla alakalı ima dahi yapılsa başlıkla birlikte yazarları patır patır döküyor. fakat, hz muhammed sas e gelince düşünce özgürlüğüne sarılıyorlar. (#12135428) böyle bir yazıyı, "böyle küfredenler de var" şeklinde sözlüğe yazabilen yetkililer var. kişiselleştirmek istemiyorum. ben de, sen de o da çok kişi bu hataya düşebilir. hatta, bu başlığa yazdıklarımdan sonra daha önce açtığım ateist sote, ateist tava, ateist buğulama * benzeri başlıklar soruldu. ya kardeşim suçsa yazdıklarım buyurun beni de çağırsınlar ifade vermeye. mizah başka bir şey, eleştirmek başka bir şey, hakaret-küfür başka bir şey. kişiselleşmesin istiyorum ama tekrar edeyim, ateist arkadaşlardan ne külbastı, ne yahni, ne ayvalık tostu olmaz. ben sadece takıldım, şaka yaptım. kimseyi yakacak, pişirecek, özellikle de yiyecek değilim. sana göre sığ olabilir ama benim okuyup okuyup güldüğüm şeyler oldu bunlar. neyse ben sen o dan çıkarsak, gerçekten insanların inancıyla, mezhebiyle, rengiyle uğraşılması kadar aşağılık bir şey olamaz. ve bu suç, kişisel de olamaz. topluma karşı işlenmiştir, işlenmektedir ve gereği yapılmalıdır. benim gönlümden geçen ceza, bu yazarların içeri tıkılması kesinlikle değildir. sadece kendilerine gelsinler, sabaha kadar eleştiri vs yazsınlar ama hakaret noktasında kendilerini frenlesinler isterim. ve lütfen canlarını seviyorlarsa, keçi leblebilerini sokaklara dökmesinler, çok feci paketlerler adamı, demedi de demeyin.
halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama

madde 216. (1) halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

- suçun oluşumu bakımından bir grubun bir gruba karşı kin ve düşmanlığa tahrik edilmesi gerekir.

- bu suç neticesi harekete bitişik suçlardan olup neticenin ortaya çıkması aranmaz.

- bir düşüncenin söz veya herhangi bir surette ifadesi fiil niteliği taşıdığından sözle yapılan bu telkinler de fiildir.

- birinci fıkrada tanımlanan ''halkı kin ve düşmanlığa tahrik'' suçu, hukuk devleti olma standardı yüksek olan birçok ülkenin ceza kanunların da yer almaktadır. hiçbir devlet, vatandaşları arasında, muayyen özelliklere sahip bir kesimin diğer kesim aleyhine kin ve düşmanlığa, öç almayı gerektirecek şiddetli nefrete yönlendirmesine seyirci kalamaz.

öte yandan çağdaş dünyada, gelişmenin dinamiği olarak düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kabul edilmektedir. bu bağlamda; kişilerin düşündüklerini hür bir ortamda söyleyebilmeleri, demokratik toplumun varlığı için zaruri sayılan unsurlardandır. söz konusu suç tanımı, bu düşünceler dikkate alınarak yapılmıştır..

suçu oluşturan tahrik, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür tavırları pekiştirmeye objektif olarak elverişli olmalıdır. fail subjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir ret veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarfetme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. fiilin suç teşkil etmesi için bunların ötesinde, ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir. failin fiili, adet ve şahıs olarak muayyen olmayan toplum kesimi üzerinde kin ve nefret duygularının oluşumuna veya mevcut duyguların pekişmesine etkide bulunmalıdır.

kin, öç almayı gerektirecek şiddetli düşmanlık hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik bir hâl; düşmanlık ise, husumet beslenen konuya karşı düşünerek, tasarlayarak zarar vermeye, onu mağlup etmeye yönelmiş kin duygusu olarak da tanımlanabilir. şu hâlde kin ve düşmanlık; husumet beslenen konuya karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zemini oluşturan psikolojik bir hâl olarak açıklanabilir.

fıkra metninde; fiilin kamu güvenliğini tehlikeye düşürecek biçimde yapılması arandığı için, suç; soyut tehlike suçu olmaktan çıkarılmış, somut tehlike suçu hâline getirilmiştir. bu suretle, çağdaş hukuktaki soyut tehlike suçlarını azaltma yönündeki eğilim dikkate alınmış, temel hak ve hürriyetlerin kullanım alanı genişletilmiştir. bu düzenleme sayesinde "kin ve düşmanlık" ibaresinin anlamı da dikkate alındığında sadece "şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahrikler" madde kapsamında değerlendirilebilecektir.

söz konusu suçun oluşması için, kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin somut olgulara dayalı olarak varlığı gereklidir. bu tehlike, somut bir tehlikedir. bu somut tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlerken failin söz ve davranışlarının neden olduğu tehlike neticesinin gerçekleşmesi gerekir. hâkim, kullanılan ifadeler dolayısıyla bu tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini, dayanak noktalarını göstermek suretiyle belirleyecektir. bu kapsamda, kişinin söz ve davranışlarının kamu güvenliğini bozma açısından yakın bir tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi gerekir. kişinin söz ve davranışlarının, halkın bir kesimi üzerinde tahrik konusu fiillerin işleneceği hususunda duyulan endişeyi haklı kılacak bir etki oluşturması gerekir. ifade özgürlüğü ile bu tip tehlike suçları arasında açık ve mevcut tehlike kriterinin var olması gerekir. buna göre, yapılan konuşma veya öne sürülen düşünceler toplum açısından açık ve mevcut bir tehlike oluşturduğu takdirde yasaklanabilmekte, keza böyle bir tehlikenin varlığı somut olarak, açıkça tespit edilmedikçe söz konusu suçtan dolayı cezalandırma yoluna gidilemez.

maddenin ikinci fıkrasında halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır. suçun oluşması için fıkrada belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir kesimini oluşturan gayrimuayyen sayıdaki kişilerin aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir. bu fıkrada, kamu barışını korumak amacıyla halk kesimlerinin alenen aşağılanması, suç olarak tanımlanmıştır.
maddenin üçüncü fıkrasında bir halk kesiminin benimsediği dinî değerlerin alenen aşağılanması, suç hâline getirilmiştir. fiilin cezalandırılabilmesi için, kamu barışını bozmaya elverişli olması gerekir. (tam metin gerekçe)
sözlük yazarlarının karşıtlığının alehine bir başlık açıldığında entryleri saydırdığı, kendi düşüncesi alehine bir başlık açıldığı zaman tehdit niteliğinde kullandığı su götürmez gerçeklikte ki ceza kanunu.
ceza kanunudur.
suc sosyal ortamda islendiginde ceza daha fazla artar.
ben de öptüm
by.
çok fazla teknik taktik bulandırmayalım;

özetle türkiye'nin tabi olduğu avrupa birliği hukuk normlarına aykırı yasa maddesi. gücü yeten burdan aldığı cezayı aihm'de bozdurur çatır çatır tazminatını da alır.
ülkemizde bundan ceza alanların iddia ediyorum yüzde 90ı aihm'ye başvurursa davayı düşürür, kol gibi de tazminat alır. nefret suçu diye bir şey olabilir mi lan, şaka mısınız siz.
ülkemizde pek uygulanmayan yasa. dine hakaret eden piçler başta yargılanmalıdır. din ne olursa olsun.
ülkemizde oldukça sık uygulanan yasa. mesela bir sureyi yahut arapça bir hikmet kitabını türkçe'ye çevirip şiirleştirenler, islamcı ise yasa kesinlikle uygulanmaz. fakat mesela martin luther misali halkı din adamlarının zincirinden kurtarmak isteyen bir reformcu ise, hem tck 216 devreye girer, hem de dava sürerken araba kazası geçirir, yahut intihar eder. aynı şekilde, "ateistlerin amk", "faşist türkler" diyenler hiçbir şekilde ceza almazlar, gel gör ki, "ülkede islamcı faşizm aldı başını gidiyor", "kürtlerin önemli kısmı pkk ile içiçe" dersen tck 216'yı yersin.
ülkedeki her ateistin hayatının bir döneminde muhakkak yargılanacağı kanun maddesi.

öyle ki hadis kitaplarında yazan şeyleri yazınca bile birilerinin zoruna gidiyor da dava açıyorlar. olm buhari'yi dava etsene bizden ne istiyorsun.
cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası ilgili maddede açıklanmaktadır. sorun şu ki ceza kanununda cumhurbaşkanına hakaret suçu olmamalıdır. çünkü bu kişiler temsil ettikleri makam nedeniyle eleştirilebilir bir iş yapmaktadırlar. daha önce başvurusu yapıldı kişiliğe yapılan hakaret vb. şeklinde değerlendirilmelidir.