bugün

insanın içinı sıkıntı ile dolduran, durduk yerde hafakanlar basmasını sağlayan durum.
kışın ortasında düsünmek bile istemedigim olaydır.
an itibariyle patronun geri sayıma başladığı , yamuq işe gelince acaba nasıl ızdırap cektireyim diye düşündüğü olaydır. Bu demek oluyor ki patronlar da tatilin son günü sendromuna kaptırıyor kendini. *
okula gidenler icin sinav stresiyle birlesen kabustur.
(bkz: sayılı gün çabuk geçer)
pazartesi gunu finallerin başlıyacak olması ile katmerlenen sendrom.
muhtemel bir ay sonra başa gelecek ve moral bozacak olan durumdur.
ancak evde paslanmanın da biteceği de bir gerçektir.
insanın son gün hiç birşey yapası gelmez. eğer daha fazla kalamıyacağını biliyorsa hemen dönmek ister. tezat bir durumdur.
Bu sendrom sırasında, "tatil yorgunluğunu atmak için yeni bir tatile ihtiyaç duymak" şeklinde bir his hasıl oluşur tembel bünyelerde
(bkz: pazartesi sendromu)
pazartesi sendromundan çok daha kötü bir sendromdur. pazar günü akşam başlar.
(bkz: tek günlük tatiller)
yarın dersane sınavına girerek 2007-2008 eğitim/öğretim yılına başlayan bir yazar olarak söylüyorum; insanı deprasyona ve tatlı krizine sokan bir durum.
bu yıl oss ye girecek arkadaslar için şu sıralar gecerli olan sendrom..
Yağmur yağarsa daha da katlanan durumdur.
Bir nevi pazertesi sendromu sayılabilir.
Gerçek hayatla yüzleşme anına saatler kalmıştır.
"Alice harikalar diyarında" bitmiştir.
Hoşçakal deniz, hoşçakal kum, hoşçakal mükellef kahvaltı, hoşçakal sırnaşık kedi, sakızlı dondurma...
Merhaba trafik, merhaba kirli hava, merhaba hanzolar, merhaba faturalar, aidatlar, merhaba meymenetsiz mahalle bakkalı...