bugün

hasan basri aydın tarafından yazılan iki ciltlik kitaptır.

yazar yaşadığı olaylardan yola çıkarak ve ayetleri referans alarak tanrıya bir çok soru sormaktadır. tavsiye edilir.
bak geldik yine karşı karşıya. herkes ininden çıkıp geldi er meydanına. bu kez düşünce yok, kılıç yok kınından çıkmayı bekleyen. teşekkür etmek için buradayım sana yeniden. bilirsin işte insanları, tanırsın en az benim tanıyamadığım kadar. hani hep umudum var demiştim bir gece sana, inanıyorum ve umutluyum demiştim. umut etmek güzel şey demiştim, hani huzurlu şey. gülmüştün bana, ben o gülüşte bile umut dilemiştim sana. inanmıştım. küçük şeylerle mutlu olabileceğimden bahsetmiştim sana, sen bir göster, bak ben yaramaz bir çocuk gibi sokaklarda nasıl dönüyorum bale diye etrafımda demiştim hani. zaman demiştin kalbime, sabretmeyi öğren diye fısıldamıştın kulağına aklımın. sabretmiştim hani. her gece sertleşmiş, her sabah özür dilemiştim senden. lütfen artık bir kez beni de anladığını görebiliyim diye senden başka sen yok ki yalvarabileceğim hayatta! senden bir tane daha yaratamadı aklımdaki dünya, tektin, baş döndürecek kadar yüksek.
çok zamanın yok biliyorum, tanrım; sadece teşekkür ediyorum!

tanım olarak edit; kozlarını masaya yatırmaktan çok bir as'a dört kız feda etmektir inanmak ve yazmak mektup diye ona.
bir kitap..

dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan çocuklar, büyüklerin değil kendi kafalarının, çocuk dünyalarının tanımladığı, büyük bir güven duyup,büyük bir umutla bağlandıkları "çocukların tanrısı"na bir dolu mektup yazmışlar. eric marshall ve stuart hample adlarında iki yazar da bu mektuplar arasında uzun bir çalışma yapıp bazılarını kitaplaştırmışlar. çoğu inanılmaz saflık ve ciddiyet içinde. ama yine de ister istemez gülümsetiyor insanı. (lütfen bunları sadece küçük çocukların yazdığını unutmayın, kesinlikle dini herhangi bir yön aramaya çalışmayın.)
- sevgili tanrı, geçen hafta newyork'a gittiğimizde sen patrick kilisesini gördüm. bayağı güzel bir evde oturuyorsun (frank).

- sevgili tanrı. eğer ben tanrı olsaydım, bu kadar iyi olmazdım. bunu aklından çıkarma (michelle).

- canım tanrı. kucaklaşmayı sen mi buldun? çok güzel bir şey (brenda).

- sevgili tanrım niçin hiç tv'ye çıkmıyorsun? (kim).

- sevgili tanrı öğretmen günlerin önce kısaldığını, sonra uzadığını söyledi. artık bir karar vermelisin (mindy).

- sevgili tanrı. eğer öldükten sonra yaşayacaksak, niye öldürüyorsun?

- sevgili tanrı sen zengin misin, yoksa sadece ünlü mü? (steven).

- sevgili tanrı bu soğuklar ne işe yarar? (rodaw).

- sevgili tanrı yeni öyküler yazamaz mısın? yazdıklarının hepsini okuyup, bitirdik ve yeniden başa döndük (terry).

- sevgili tanrı yağmur yağdığında ne kadar süreceğini nereden biliyorsun? kitabını okudum ve beğendim. o kadar fikirler nereden aklına geldi? (john).

- doktor olmak istiyorum. ama o aklına gelen nedenden değil (fred).

- niçin daha sonra yeni hayvanlar bulup göndermedin? hala eskileri ortada dönüp dolaşıyorlar (johny).

- şu her gün ezip durduğum karıncaların umarım sence bir önemi yoktur (alis).

- gönderdiğin bebeği geri almazsan, odamı temizlemem (joy).

- kiliseye sözüm yok, ama kuşkusuz daha iyi müzikler yazabilirsin. umarım yazdıklarıma kırılmazsın (dostun barry).

- eğer hiç kimse bilmeyecekse, iyi olmanın ne yararı var? (mark).

- sevgili tanrı hıncımı aldım, teşekkürler (raymond).

- ne olur beni kuş yap. söz veririm senden uzun süre bişi istemiycem (lee).

- bi kere kar yağdırdın okul kapandı. bi daha yapsana (guy)
*
bize ta ne zamandan kalmış eski model bir kitapla yol göstermeye çalıştın, bana adam gibi bir kanıt sunsaydın sana biraz daha itaatkar olabilirdim, şimdi bana onu bunu anlatmayı geç sen adam gibi sevseydin bu kadar şeyi çektirmezdin, haaa hiç bana zırvalama özgür irade cart curt falan geç bu ayakları dünyaya koydun beni ne olacağını sende biliyordun niye koydun? madem ibadet istiyorsun bağla herkesi bir yere adam gibi hiç bir başka şey yapmadan sana ibadet yapalım, rahatsız mısın nesin amnıskym sen o kadar derdi ver sonra da ibadet ibadet yürü ya...
çelişkili bir ergenden tanrıya(!) mektup;

sevgili tanrım...

olmadığına kuvetle muhtemel olarak inanıyorum artık ama... ama... bir şey dürtüyor içimi... çelişki içerisindeyim, ben yinede de ne olur ne olmaz diyerek bir mektup yazacağım sana...

şimdi üç beş tane adam var, bana anlatıyorlar anlatıyorlar yok evrimdi yok darwindi... harbiden yok musun lan? oğlum bunca zaman kandırdılar mı beni? hani sen "ol" derdin her şey olurdu, hani her şey çok güzel olacaktı, hani kevserde kafayı bulacaktık, hani mangal keyfimiz olacaktı kevserin yanında?... yalan mıydı bu vaadlerin, kandırdın mı beni?... bu kadar basit miydi? hani sen "ol" derdin her şey olurdu...

hayallerimi yıktın, gözlerimi açan o arkadaşlara teşekkür etmek lazım, senin olmadığını gösterdiler bana... kolpa çıktın... sen de onlar gibiymişsin... ne farkın kaldı şimdi o putlardan söyle bana?: susma öyle bana cevap ver! veremezsin, çünkü yoksun...

ne çok sevmiştim lan seni, gece gündüz aklımdaydın, her gece yatmadan adını anarak dualar ediyordum, adın dudaklarımda kalan bir tebessümdü, şimdi adını anmayı bırak duymak dahi istemiyorum...

mektubu odamdaki masaya bıraktım hee, okumayı unutma ben şimdi halı sahaya gidiyorum...
sevgili tanrı;
var mısın, yok musun o konuda net değilim lâkin, varsan sözlerimi kaale al lütfen...

sana bu mektubu yaratmış olduğun dünya'dan yazmaktayım. hâlimi vaktimi biliyorsun anlatmaya hacet yok, meramıma gelince bu yarattığın eciş bücüş şeylerle ilgili...

sifonu çekmekten aciz olan bu insanlarla beni muhattap ediyorsun ya sana çok kırgınım bu konuda ve sonuna kadar da haklıyım. dur! sözümü kesme...

üniversitedeki hocalardan çok muzdaribim. her biri bir ayrı konuşuyor ve çoğu zaman birer birey olduğumuzu unutuyorlar.

tayyip ibnesinden de bir hayli çekiyorum, üniversiteyi şapkalı mantara çevirdi... sen anladın ne demek istediğimi, detaya girmiyorum.

isteklerimi sıralamak için yazmıyorum sana bu mektubu, akıllı ol, adam ol, doğru düzgün yönet şu hayatı, yok ben yapamıyorum diyorsan da sen çekil ben bir el atayım...

sen "ol" dersin her şey o anda oluverir (!)
hadi kendine emanet ol, kal sağlıcakla...
sevgilim Allah'ım içinde bulunduğum sıkıntıları sana havale ediyorum. gerçi sen mevzuyu zaten biliyorsun. amin. sevgilerimle kulun.
sevgili tanrım ;

en güvendiğimsin en çok inandığım.emanetime ihanet etmeyen teksin.varlığını somut olarak hiç görmediğim bu güne dek ama hislerim sayesinde hep inandım yanımda olduğuna,beni bırakmayacağına.karşılığında istediğin hiçbir şeyi yapmamış olmama rağmen verdin tüm istediklerimi bense kıymetini bilemedim kaybettikçe kaybettim battıkça battım hep.yanlışlara meğilliydim belkide.bilmiyorum layık olamadım sana heralde.affet tanrım çok hata yaptım yaşarken,yapmaya da devam ediyorum.
- öldüğümde veya kıyamet günü sen beni sorgulayacan ve cehenneme (% 99,9 ihtimal) gönderecen ya, benim de sana sorularım olacak. o gün görüşürüz...
tanrım! hayat yolumdaki adımların teke indiğini hissetmeyi çok istiyorum şimdilerde... lütfen.
Tanrım, tek başına koyma kullarını, yalnızlığa ancak sen dayanırsın.
Bu dünyada cefa çektirme bize, bir münasip koca herbirimize.
dua maksadı, şikayet ve genel olarak istekleri içeren mektuplardır efendim. yıllar önce internette rastladığım bir mektup var okuyun beğenecek misiniz bakalım. '' Tanrım nasılsın? Biraz konuşmak istiyorum izin verirsen, ellerimi açmadan. Tanrım, ben bir kadın sevdim, biraz kendim için. Biraz senin için sevdim, Allah için derler ya öyle. Allah için güzel kız, yani senin için. Ama benim için ötesi Tanrım, yaptığını çok beğendim bu kez. Gökyüzüne sığmayan ışığı ceplerine doldurmuşsun, Gözlerine saklamışsın ırmaklarından. Hiç bilmediğimiz bir gül çeşidini yanaklarına saklamışsın, gülünce görüyordum. Adını soruyordum söylemiyordu. Dişlerini sayamıyordum, saymak için bakmak istesem gözümü alıyordu parlaklığı. Yakut sanırım. Değil mi Tanrım? Güneşi gözlerine saklamışsın, ılık dursun soğumasın diye. Ben onun gözlerinde, suyun içine atılmış bir güneş gördüm! Herşey dört dörtlük, Kalbi beni içine nasıl aldı bir bilsen, Ve nasıl bıraktı bir bilsen.. Ama tanrım, bunlardan değil ayaklarından bahsedeceğim. Gitti, hiç olmadı. Yani o ayaklar, hiç iyi olmamış Tanrım.. Hayatı oynuyoruz, oyunlar hep böyle. Severken oynuyoruz kalplerimizle, giderken oynuyoruz kendimizle. Hepsinin içinde ölüm var, öldüren oyunlar oynayarak büyüdük biliyorsun. Saklambaç, kör ebe oynarken ölmüyorduk ama olsun. Ben ölürsem, acı çektirmeden öldürsün senin eleman. inan çok acı çektim, dayanamam, rest çekerim, ölmem falan.. Şimdi ben tanrım, Herşeye karşı gardımı aldım, gidiyorum.. Bu ayaklarla evet, benimki tahtadan, zorlanacağım ama olsun. Pinokyo benzerliği biraz, Ne zaman gitmek istesem ayaklarım uzadı ve dengemi sağlayıp yürüyemedim. Şimdi büyük bir adımla gitmeden evvel, Nereye gideceğimi bilmeden evvel, Bir soru soracağım sana ve cevabını gelince alacağım.. Kaderimde, bir daha gitmek var mı? Bunu unutma tanrım... Şimdi gidiyorum ve nereye düşeceğimi bilmiyorum. Bunu şimdi söyle tanrım, Rüzgarsız, ılgın, durgun bir havada, Ağaçtan ayrılan bir yaprağın, nereye düşeceğini kim belirler? Şimdi söyle tanrım, düşeceğim.. Biliyorsun intihar acele edilmesi gereken bir iş, Acele etmeyip beklersen düşünürsün, vazgeçersin falan...
avrupa ve amerika'da 2-9 yaş çocuklara tanrı'ya ilişkin düşüncelerini sormuşlar...

işte o çocuklardan "tanrıya mektuplar"

sevgili tanrım,
tamam incil’de öbür yanağını çevir dedin biliyorum; ama kardeşim gözüme vurunca ne yapacağım? sevgiler.
teresa -5 yaşında

sevgili tanrı,
sahiden var mısın? bazıları buna inanmıyor: eğer varsan gecikmeden bir şeyler yapmanda fayda var.
harriet ann -6 yaşında-

sevgili tanrı,
o kadar becerikliysen hadi görelim bakalım oku benim şifremi:
vddl rbt cljks nt psd klhsm atfc
eğer anlayabildiysen yarın yağmur yagdır da anlayayım.
-jabe

sevgili tanrı,
bende senin dışında bütün liderlerin resmi var.
norman -6 yaşında-

tanrım,
incil’de neden hiç karının adi geçmiyor? yoksa incil’i yazarken daha evlenmemiş miydiniz?
larry -6 yaşında-

sevgili tanrım,
oğlanlar kızlardan daha mi üstün? biliyorum sen de onlardansın ama gene de dürüst olmaya çalış.
sylvia -5 yaşında-

sevgili tanrı,
kitabını okudum ve beğendim. bütün o fikirler nereden geldi aklına?
john -8 yaşında-

sevgili tanrı, öğretmen günlerin önce kısaldığını, sonra uzadığını söyledi. artık bir karar vermelisin.
-mindy

sevgili tanrı yeni öyküler yazamaz mısın? yazdıklarının hepsini okuyup, bitirdik ve yeniden başa döndük.
-terry

sevgili tanrı,
şu andaki eksiklerimi yazıyorum: yeni bir bisiklet, bir kimya seti, köpek, film makinesi, beyzbol eldiveni. hepsini gönderemezsen birazı da olur.
seni seven eric -5 yaşında-
not: noel baba’nın olmadığını biliyorum.

canım canım tanrı,
astronotları öyle yukari firlatip fırfır döndürmelerinden ödüm kopuyor. n’olur onların bizim evin çatısına düşmelerine izin verme.
dostun norman -4.5 yaşında-

sevgili tanrım,
insanlarin ölmelerine izin verip yenilerini yapmak yerine neden elindekileri tutmuyorsun?
jane -6 yaşında-

sevgili tanrı,
lütfen bana bir midilli gönder. senden şimdiye kadar hiçbir şey istemedim. bunu da herhalde unutmazsın.
bruce -4 yaşında-

sevgili tanrı,
babam çok aksi. onu bu huyundan vazgeçirmeni istiyorum. ama lütfen canını yakma. sevgilerle.
martin -5 yaşında-

sevgili tanrı,
bulutlardan biri yüzünü öyle korkunç yaptı ki ödüm koptu. n’olur söyle ona bi’ daha öyle yapmasın.
ellen -3 yaşynda-

sevgili tanrı,
eğer hiç kimse bilmeyecekse iyi olmanın ne yararı var?
mark -8 yaşında-

tanrı’cım,
üst kattakiler durmadan bağıra çağıra kavga ediyorlar. bence yalnızca çok iyi arkadaşların evlenmesine izin vermelisin.
nan -5 yaşında-

sevgili tanrım,
ne diye bu kadar çok insan yarattın. başka bir dünya daha yapıp fazlalıkları oraya koyamaz mısın?
j.b. -7 yaşında-

tanrım,
ınsanlara ruhları her zaman doğru mu dağıtıyorsun? yanlış yapabilirsin.
audrey -8 yaşında-

sevgili tanrı,
sen tuhaf ne yaparsan yap herkes hayran oluyor; ama ben ufacık bir şaka bile yapsam yiyorum fırçayı.
jodie -6.5 yaşında-

sevgili tanrı,
bizi hiç merak etme çünkü bizimkiler çok dindar.
teddy -9 yaşında-

tanrım,
şişman olunca kimse senin arkadaşın olmak istemiyor.
billy jean -9 yaşında-

sevgili tanrı,
zürafaların görünümünü isteyerek mi böyle yaptın, yoksa yanlışlıkla mı oldu?
norman -4 yaşında-

sevgili tanrı,
tanrı oldugunu nasıl bilebildin?
charlene -3 yaşında-

sevgili tanrı,
senin yaşına geldiğimde tıpkı senin gibi olmak istiyorum. tamam mı?
tommy -4 yaşında-

sevgili tanrım,
eğer tanrı ben olsaydım bu kadar iyi olmazdım. bunu aklından çıkarma.
michelle -6 yaşında-

sevgili tanrı,
kiliseye sözüm yok ama kuşkusuz daha iyi müzikler kullanabilirsin. umarım yazdıklarıma kırılmazsın.
ayrıca bir kaç yeni şarkı yazamaz mısın?
-dostun barry

sevgili tanrı,
şu hergün ezip durduğumuz karıncaların umarım senin için özel bir önemi yoktur.
-dennis.

sevgili tanrı,
şu plastik çiçeklere kafan bozulmuyor mu? eğer gerçeklerini yapan ben olsaydım çıldırırdım.
-lucy

sevgili tanrı,
geçen hafta new york’a gittiğimizde saint patrick kilisesini gördüm. bayağı güzel bir evde oturuyorsun.
-frank

sevgili tanrı,
evet, ben anlaşmamızın yarısını yaptım bakalım. bisiklet nerde kaldı?
-bert

canım tanrı.
kucaklaşmayı sen mi buldun? çok güzel bir şey.
-brenda

sevgili tanrım, niçin hiç tv’ye çıkmıyorsun?
-kim

niçin daha sonra yeni hayvanlar bulup göndermedin? hala eskileri ortada dönüp dolaşıyorlar.
-johny
güncel Önemli Başlıklar