bugün

Birçok dinde görülen saçma sapan bir olaydır.

Tanrı dediğin şey, tanimi gereği eşsiz bir seydir. Yoktan yaratma yetisine sahiptir. Her seyin sonsuzuna sahiptir.

Ama bizim insanciklar bu tanimi insanlastirmaya, tanriyi bizden biri haline getirmeyi o kadar cok sevmisler ki onlar hakkinda hikayeler uydurup kitaplastirmislar.

Kitaplara gore tanri, kizabilir, sevinebilir, ofkelenip kin tutabilir, tuzaklar kurabilir..

Basit bir mantik yurutmeyle bile cökertilebilecek bu fikir sasirilacak sekilde hala insanlari uyutabiliyor olmasi gayet şasirtici.

iki zit ve sonsuz sey asla birbirine ustun gelemez. Yani tanri ne sinirlenebilir, ne kin güdebilir.. cunku bunlarin zittina da sahiptir.
öncelikle bütün ''şey'ler'' ayrı yazılır. daha sonra ise tanrı fikri var olduğundan beri insanlar tanrıya, insana ait nitelikleri atfetmekten hiç geri durmamışlar ve durmayacaklar da.
ilk başta da eril sisteme entegre etmişlerdir.
tümdengelimsel düşünceyle ve idealize edilmiş bir tanrı figürü üzerinden hareketle "hayır, tanrı bunu yapamaz" veya "tanrının davranışı şu şekilde olmalıdır" şeklinde önermeler ortaya koyarsanız tanrı fikri size "insansı" gelecektir.

etrafınızı gözleme ve bu gözlem sonuçları üzerinden "bu düzeni yaratan tanrı nasıl bir tanrıdır? " sorusunu sorma yolunu seçtiğinizde ise durum biraz daha karmaşıklaşır. çünkü eğer yaratıldıysak "bu düzeni yaratan tanrı nın" ideal tanrı fikrinden oldukça uzak olduğunu gözlersiniz.

belki de şu sorulmalıdır: kitaplarda bahsedilen tanrılardan herhangi birisi tarafından yaratımış olabilir miyiz?

kitaplardaki tanrılar ideal tanrı fikrinden çok uzaktır derseniz -bence en önemli nokta da burası- ideal tanrı fikrinin de insan kaynaklı olduğunu unutmamanız gerekir, yalpaladığı taraflar vardır, en azından hiçbir şeye ihtiyacı olmayan "ideal tanrının" yaratmaya da ihtiyacı olmaması gerekir. ama -en azından bazılarına göre- yaratmıştır.

yoksa yaratmaya ve bilinmeye ihtiyacı olan bir tanrının çocukları mıyız?