bugün

canı sıkıldı bence.
(bkz: seni hiç alakadar etmez). aynen oyle.
o nedensiz nedendir. Tanrı Can sıkıntısından ne yaptığını bilmeyen, kötü davrandığı için gücenemeyeceğimiz veya terk edemeyeceğimiz küçücük bir çocuktur. Kendi kendine yazıp oynatıyor kızmıyorum. Öpüyorum.
Şöyle düşünelim. bir insanı sevsek ama gerçekten sevsek, böyle yürekten, kocaman kocaman sevsek ne yaparız? Onun da bizi, bizim onu sevdiğimiz gibi sevmesini istemez miyiz? Yani Bizi sevip sevmediğini merak ederiz. Diyelim ki o da bize "seni seviyorum" desin. Peki sevmek ağızdan çıkan kelimelerin karşılayacağı bir duygu mudur? Asla değildir. işte bu insan bize sadık kalıyorsa, davranışlarıyla bizi sevdiğini ispatlıyorsa işte o zaman gerçekten bizi seviyordur. Bu sevginin kanıtlanması ve korunması da bir hayli zordur ve çok da zaman alır.

Allah insanın kendisini sevip sevmediğini test etmek için yaratmıştır bu dünyayı. Eğer iman ettiyseniz, yani dilinizle Allah'ı sevdiğinizi söylediyseniz belalara, musibetlere hazır olun. Çünkü bunu ispatlamanız gerekmekte.

Ankebut 2: "insanlar 'inandık' demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sanırlar?"
tek başına canı çok sıkılıyordu. pandemide hangimiz bilgisayarımıza sims indirmedik ki öyle düşünün. sonra iş kontrolden çıktı. kontrolsüz üreme diyelim.
Kim bilir bizimki gibi kaç milyar tane daha dünya yarattı. Kişisel fantezi olarak düşünüyorum.
Allah insanların kendisini sevip sevmediğini test etmek için yaratmış diyen arkadaşım, gaybı bilen Allah' ın bizi test etmesine ne gerek vardı diye sorabilme imkanım var mı acaba?

Sonuçta içimizdekini ve dışımızdaki yalnızca Allah bilir, madem öyle neden test etme ihtiyacı duydu? Yani sonuçta ne olacağını bizden daha iyi biliyor. Bizim kafir, mümin, cennete ehli veya cehennem ehli olduğumuzu tek bilen yüce varlık o. O halde bizi test etmek için gönderdi ve bu dünya yı imtihan dünyası olarak yarattı demek ne kadar akıllıca?

Hani cevabını bilmiyorum, kötü bir niyetle de yazmadım. O yüzden hakaret etmeden cevap ver.
(bkz: i want to play a game)
yalnızlıktan sıkılmıs olabilir.
Bizi delirtmek için. Yani voltaire candide kitabında bu soruya böyle cevap veriyordu.
sudurculara göre, zat'ında birtakım sıfatları haiz olan kadir-i mutlak tanrı'nın sıfatlarının taşması neticesinde yaratılış ameliyesi başladı.

mutasavvıflar da eşyanın, esmanın tecellisi olduğu fikrinden hareketle tanrı'nın sıfatlarını tecelli ettirebilmek için yarattığı kanaatindedirler. her iki ifade için de ''ben bir gizli hazineydim, bilinmek istedim/bilinmeyi sevdim'' hadis-i kutsisi sac ayağıdır. bu cümledeki ''sevmek ve bilmek'' eylemlerinden sevmeyi önemseyenler mutasavvıf, bilmeyi önemseyenler alim olmaya çalıştılar.
Bizim onu "seviyoruz seni Allah'ım" dememize ihtiyacı var mıymış yani.
Tanrı denilen varlığın hiçbir kusuru olmamalı ki adına tanrı diyebilelim.
Tanrı kendini göstermek, yani kendini kanıtlamak için bizleri yarattı ise ego sorunları yaşıyor diyebilirim çok rahat bir şekilde. Kendi gücü ve kudretini göstermek istiyorsa eğer, narşist bir tanrıdan söz etmiş oluruz.
Neyse her anlamda da balon patlıyor işte arkadaşlar. Kuran da bile çok düşünmeyin manyarsınız anlamına gelen şeyler yazıyor zaten.
Fazla kurcalamanın yasak olduğu bir dinden bahsediyoruz.
insan olarak kendimize çok fazla anlam yüklüyoruz. Dünya uzerinde bir tek tür biz değiliz ki sayısız canlı daha var. Onlarda doğuyor yaşıyor ve ölüyorlar biz o türler içinde zekamizla öne çıkıyoruz sadece. Doğduk yaşıyoruz ve öleceğiz. Kimisine göre imtihan için yarattı kimisine göre karbon dengesi için dünya üzerindeyiz . Sayısız din ve tanrı olan bir dünyada bunun anlamını bulmak ya da bilmek sayısız cevaba neden olur.
Bu sorunun cevabı öncelikle , allah insanı niye yarattı sorusunda saklıdır;

--spoiler--
"Biz göğü, yeri ve bu ikisi arasında olanları oyun olsun diye yaratmadık."(Enbiya, 21/16)

"Göğü, yeri ve bu ikisi arasında olanları boşuna yaratmadık."(Sad, 38/27)

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet -kulluk- etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56)

Bütün varlıklar kendilerine mahsus dillerle Yüce Yaratıcı'yı tesbih ve takdis ederler. Kendilerine tevdi edilen görevleri büyük bir zevk ve şevkle yerine getirirler. Mesela, güneş bir saniye bile geri kalmadan, kendine çizilen yörüngede yoluna devam eder. Irmaklar bir cuşuhuruşla denizlere doğru akar. insanın emrine verilen hayvanlar tam bir itaatle ona hizmet eder.

Ayrıca, kâinat yaratılmasaydı, Allah'ın sıfatlarının ve isimlerin o sonsuz kemali ve güzelliği bilinmeyecekti. Bu bilgi sadece Allah'a mahsus kalacaktı. Cenab-ı Hak isim ve sıfatlarının manevi güzelliklerini tecelli ettirmekle, kendi cemal ve kemalini bu eserlerinde kendisi bizzat müşahede buyurduğu gibi, melekleri, insanları ve cinleri de bu şereften, bu lütuftan hissedar etmek diledi.

Mahlukatı yaratıp yaratmama hususunda Allah, ilahi tercihini yaratma şeklinde yapmış ve bu tercih mahlukat için sonsuz bir rahmet olmuştur. Yoksa, bir ismi Samed (Her şey ona muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değil) olan Allah'ın, bu alemi yaratmasının, -haşa- bir ihtiyaçtan geldiği düşünülemez...

https://sorularlaislamiye...lah-kainati-neden-yaratti
--spoiler--

Ardından kainat yokken allah neredeydi sorusu akla gelir;

--spoiler--
“Allah vardı, varlık yoktu. O gizlilik ve bilinmezlik içinde idi. Henüz arşı da su üzerinde değildi. Sonra arşını su üzerinde yarattı.” (Buhari, Megazi, 67, 74, Bed'ul-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizi, Menakıb, 3946)
--spoiler--

Sonra kainatı nasıl yarattı sorusu;

ilk önce kalemi âlâ ve manayı (Akl-ı Evvel' ve 'Nûr-u Muhammedî) ve levhi mahfuzu ve kaderi (ilahi plan program),

Sonra su ve gazdan oluşan esiri maddeyi (cevher) sonra arşı ferşi kürsiyi felekleri, atomlardan, zerrelerden kürrelere kadar semavatı ve arzı olmak üzere tüm kainatı ve mükevvenatı aşama aşama yarattı.

--spoiler--
Öyleki insan yaratılmazdan önce;

Peygamberimiz (sav);

“Allah dünyayı yedi zaman üzere yarattı. Bunlardan her devir, zamanını Allah’tan gayrısının bilemiyeceği uzun bir süreçtir. insanın yaratılmasından önce altı devir geçmiştir. Âdem (as)’in yaratılışından kıyamete kadar bir devir geçecektir.” buyurmuştur.

Bu devirler ise; Gaz dönemi, ateş dönemi, kabuk bağlama dönemi, toprağın oluşması dönemi, bitkilerin oluşma dönemi, hayvanların oluşma dönemi, insanın yaratılma dönemi olmak üzere yedi dönemdir.

insanın yaratılış öncesi dönemi ki “insanın yaratılışına kadar öyle devirler geçti ki anlaşılır bir şey değildir” (el-insan/1) ayeti ile ifade edilmiştir. insanın yaratılış dönemi de toprak, tin, çamur, şekillenmiş balçık, pişmiş ve kurumuş balçık olmak üzere altı devreyi içine almaktadır. Kur’an-ı Kerim'de insanın yaratılışına dair altı ayet, niteliksiz çamurdan yaratıldığına ait altı ayet, bu çamurun niteliklerine dair de altı ayet vardır. Elbette bu büyük hikmetleri ve sırları içinde saklamaktadır.

https://sorularlaislamiye...e-yaratilis-amaci-nedir-0
--spoiler--

Şimdi, tekrar başa dönecek olursak, Neticede rabb yaradan (el-halık) dır. Yaratması onun ilahlığının bir göstergesi ve gereğidir. Şöyle ki;

--spoiler--
Kainatın yaratılışının belki en büyük gayesi ve meyvesi insan olmakla beraber, muhakkak ki başka bilebileceğimiz ve nice bilemeyeceğimiz hikmetleri vardır.

Allah’a bakan yönü itibarıyla: Cenab-ı Hak, ilmine ve hikmetine binaen kainatta yarattığı muazzam sanatlı ve hikmetli eşsiz ve uçsuz bucaksız eserleri kendi nazarıyla temaşa etmeyi murad etmiş.

insana bakan yönü itibarıyla: insanın gerek kendi küçük dünyasındaki, gerek dünyamızdaki; gerek yakın ve gerekse uzak sema alemlerindeki muazzam düzen ve işleyişi müşahade edip bunun arkasında her ismi ve sıfatı mutlak mükemmellikte olan Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmesi, acz ve fakrını anlayıp, Ona iltica ederek, o eşsiz ve misilsiz Allah’ın emirlerine kayıtsız şartsız uyması istenmiş.

Diğer varlıklara bakan yönü itibarıyla: Nihayetsiz kainat boş değil, aksine uçsuz bucaksız yerler, gezegenler, yıldızlar, melekler ve ruhaniler gibi varlıklara ev sahipliği yapmakta, onlara mesken olmaktadır. Böylece bu varlıkların da buralardan, hatta kainatın her noktasından Allah’ı tesbih etmeleri istenmiştir..

https://sorularlaislamiye...kainati-neden-yaratmistir
--spoiler--
Niye yarattığını tam olarak bilmesem de, yarattığı dünya yaşanacak bir yer olmaktan harbi çok uzak. Nere bakarsan, dert, sıkıntı, adaletsizlik, haksızlık, düzensizlik var. ve şundan eminim ki, dünyanın bu duruma gelmesine yol açan insanlığın, genetiğinde kan, vahşet, barbarlık, vicdan ve merhamet yoksunluğu var ve yine bunlar ancak toplum baskısı ve yasalarla ancak dizginlenebiliyor ki çoğu yerde o da yetersiz kalıyor. Peki suçu yaratılıp, genetiği kodlanıp dünyaya salıverilen insanoğlunun yaptıklarından kim sorumlu tutulmalı, örneğin sürekli, arıza veren makinadan kim sorumludur. onu yapan mı?. yoksa makinanın kendisi mi?. tabi ki, onu yapan kişi mühendisi sorumludur. insanın yaptıklarından sorumlu olması gereken de yine tanrıdır. ama nedense hep insan sorumlu tutulur.

Spoiler..

''lan oğlum işte adam laftan sözden anlamıyor.. mayası bozuk''

Spoiler..

Yaşım 39, Şu hayatta öyle insanlar tanıdım, öyle hikayelere şahit oldum ki, kendi hayatım da dahil olmak üzere, geceleri uzun uzun düşünüp, hayır bu insanlar, tanrının yarattığı insanlar olamaz, tanrının yarattığı bir insan bu kadar kötü, cani ve merhametsiz olamaz, olmamalı diye hep bir umut sakladım içimde. Lakin geçen zamanla kimsenin tanrıyla işi olmadığını, kendi arzu istek ve hedefleri doğrultusunda tanrılar edindiği kanaatine vardım. Ve gördüm ki, herkes zevk ve arzusuna göre içinde bir tanrı veya tanrılar edinmiş ona tapıyor. tanrı dünyayı niye mi yarattı, kendi istediği için olabilir. çünkü biz de istiyoruz..
Bardak erkegi paradoks gibi yazdın dostum. Ama sorgulamak da önemli, sonuçta sorgulayarak Allah' ı bulmuş bir peygamber var ortada. Öyle değil mi? O halde sorguluyarak neden yarattığını da anlamış oluruz.
Ol dedi oldu işte lan tatava yapmayın.

Zerreden evrene kadar ona bağlı nedenini söylemesine gerek yok.
Bizim gibi her yönden yararsız canlıları tanrının yarattığını düşünüyorsan yanılıyorsun.
Onu sorgulayan,inanmayan canlılar yaratması.. ufku görürsünüz ama ulaşamazsınız, ulaştığınızda yeni bir ufuk bekler bazı şeyler uzakta anlamını bulur.

Cevap-soru ekseninde ana fikir biz düşünmekle,bilim yolu ile sistematik gözlemlerin tanrıyı ispatlamasını beklemek yanlışlığı burda da şöyle bir sonuç çıkıyor "o halde tanrıyı ispat edemıyorsak inanmayız" ki bu cümlenin yanlışlığı cümlede kullanılan inanmak fiilinden kaynaklanıyor çünkü bilime göre kesin birşey yoktur ve inanmak kesin bir olayı kabul etmektir. Kesin bir olayı ispat evreninde ispatlamak fikri sınanabilirlik açısından sıkıntı yaratamaz ama herşey birgün tersinin ispatlanma olgusunuda içinde en azından soyut olarak var ettiğinden bilimsel bakış açılı bir ispat zaten asla objektif olamıyacak gözlemlerimizin dolayı imkânsızdır.

Aradığınız kanıt o bildiğiniz kanıt olmuyacak çünkü bilimin metadolijisi sınırsızın bir tanımlamasını (burda da bir tanım içermesin nedeni düşünce biçimimizin sınırlıları kapsamasından kaynaklanıyor) yapamıyor ve kendi içinde paradoks oluşturmadan cevap nezninde bir şey yok,ifade edemiyor.

Sonuç: tanrıyı sorgulamak akli ilimler/bilimler ile mümkün değil çünkü matematik ve fizik disiplinleri "sonsuz" un tanımlamasında felsefik kalıyor,ispat ortamına alamıyorlar bu da bildiğimiz insanın ve onun ürettiği her türlü tanım kitinin "ispatlanmış sonu" olduğunu delilendiriyor. sorumuza gelirsek sorunun eğer günümuz dünyasını oluşturan bir türde cevap arıyorsanız "isteseniz de bulamazsınız" çünkü insanda son kavramı olduğu için bu soruda ki sonsuz iradenin gerçek amacını anlayamayız.
Ne zamandan beri "kullar" yaratıcısını sorgular oldu.

Allah'a inanan bir kulsan ve islamiyet'in teslimiyet demek olduğunu biliyorsan, zaten sorgulamazsın.
O "yaradan" sen "kul" haddini bil haddini!
Ve O "yaradan" der ki "hayır da şer de" bizdendir.
(imanın şartlarından)

iman etmiyorsanız istediğinizi yapabilirsiniz. Kainatın büyüklüğü karşısında belki de bir virüsten Daha daha daha küçük beyninizle sorgulayıp durursunuz.

Sonuç; cevabı bulamaz kafayı yersiniz, DiKKAT!

Tekrar ediyorum tek çare kainatın büyüklüğüne bak ve onu yaratanın yüceliğini anla, senin de sadece bir kul olduğunu kabul et.

Huzur islam'da!
Trump abd başkanı seçilsin diye değil kesinlikle.