bugün

çıkma ekmek, çıkma hayatlar... ne denilebilir ki? şatafat maskesini takmış istanbul'un gerçek yüzü.

--spoiler--

arkadaşlar bu gece nerede yattınız? inşaatta. sen nerede yattın? ben de inşaatta. ben yukardakindeydim. biz de camiinin yanındakinde.

hayatta ona en yakın olan insan donarak öldü. sonra umut beslediği eroin manyağı kadın umudunu kırdı. tek arkadaşı tavus kuşuydu. reisinin teknesini parçaladı ve böylelikle ona sahip çıkan tek insanı da kaybetti. daha sonra tek arkadaşı olan tavus kuşunu da açlıktan dolayı kesip yemek istedi. kesti ama yedirtmediler. 'şimdi hiçbir şeye izin vermiyorlar' çünkü.

bu filmde beni en çok etkileyen bölümlerden biri de tuvaletçilik yaparak biriktirdiği paralarla arkadaşlarına içki alacak kadar cömert olmasıydı mahsun'un. gidip kendi gibi mahzun olan arkadaşının mezarında içmeyi teklif etti onlara.

--spoiler--

ayrıca film müziği, tıpkı gemide filminin müziği gibi efsanedir. tuncel kurtiz'i de buradan bir kez daha yad edelim.
Kocaman dünyada kendine yer bulamamış mahsunun hikayesi ne zaman izlesem derinden içim cız ediyor. Çaldığı otomobilleri sabahları tekrar aldığı şekliyle yerine bırakır hevesi var zira özgürlüğün tadını çıkarır, sürekli takıldığı kahveye gelen kıza aşık olur onca şeye rağmen aşık olur evet, derinden iz bırakan derviş zaim filmi.
- Şu Mahzunu hapishaneye attıralım, bir sene yesin içsin.
- Olmaz, hiçbir hapishane almıyor. Geçen sefer yattığı hapishaneyi soymuş.
- Hassiktir.
hepimiz birkaç şişe şarap alıp sarı'nın mezarına gideceğiz arkadaşlar onun için s'iktir edin bu boktan hayatı.
havaların soğumaya başlamasıyla aklıma gelen, acı gerçeklerle dolu film.

''Soğuk olan hava değil Mahsun. insanlar soğuk. Hayat çok soğuk''

''artık hiçbir şeye izin vermiyorlar''

ulan şu adamın rumeli hisarına alınmaması bana bile koydu.
filmde olen dostlarinin mezari basinda icki icip bir parcada uzerine doken adamlar vardı.
benim tanidiklarimdan da var dedem sarabi cok severdi diye en kaliteli saraptan alip onu mezara dokup ucuzu kendisi icen. (vallahi bi tanidik)

insan boyle durumlarda yani sevdiği oyle yatarken bazen mantikli dusunemiyor ve fikri neyse o an zikri de o oluyor. bi an icin ruhunun tat alacagini filan dusunuyor (:
ne kadar garip düşünceler değil mi? insan mantığını kaybedince cok farkli bir ture donusebilir ya.

umarim mezarda yatanlara ayakta olanlarin yaptıkları yuzunden bi kötülük dokunmaz.

her neyse filmi izleyince ki gecen sene yazin izlemiştim birden vire havayi karanlik soguk siyah gormeye basladim, birden kis geldi usudum filan (: yatacak bi araba ici mi bulsam diye dusunmedim degil.
ilginc filmdi
Bağımsız sinemanın bırakın Türkiye'yi dünyadaki en iyi örneklerinden biri.
birazdan izleyeceğim film, bakalım overrated mı underrated mı, babanız karar verecek. evet.
Böyle hayatlar da var dedirten filmdir. Şükür sebebidir.
kahveci: tayfan değil, dostun değil, akraban değil ne diye arka çıkıyosun bu adama, anlamayamadığım nokta bu.

reis: kaç şeker?

kahveci: şekersiz içiyorum.

reis: babam taksiciydi. bir gece saat 3 ya da 4'te bir sokaktan geçmek zorunda kalmış. yirmi sene önce. dar bir sokakmış. karanlık, ancak bir tek aracın geçebileceği dar bir sokak. sokağın ortasında bi masa varmış. masanın başında da bi adam. ne yapıyormuş biliyor musun? çorba içiyormuş. işkembe ya da kelle paça. sarımsaklar, sirkeler, biberler...

kahveci: meğer baban bir sirke düşmüş de haberi yok.

reis: tam bir masa. her neyse, babam taksiden inmiş. adama ne yapıyorsun? demiş. adam hiç cevap vermemiş. çekmiş tabancayı bang.

kahveci: bang

reis: o yüzden ne zaman dar bir yola girsem, o yolda bir masa, masada da çorba içen birini görsem geri vitesine alıyorum.
Filmi izledikten sonra tekrar izlemem gerekiyor dedirten filmdir.
"sen de kendi çapında bir süper kahramansın fikret. yirmi yıldır aynı kadını sevip, günde üç paket sigara içiyorsun. kolay değil yani."

(bkz: tabutta rövaşata)
"Soğuk olan hava değil Mahsun. insanlar soğuk. Hayat çok soğuk."

görsel
Filmin her saniyesi benim için spoiler. Her saniyesi bir anlam yüklü. Beni çok vuran birkaç tanesi;

Japon turistlerin mahzun' un ülkesine gelip hisara girmesi ama mahzun kendi öz ülkesinde oraya girememesi. Öz yurdunda garip...

Yokluğun en dibindeki adamın bile bir kadını sevebileceğini, onun için bir şeyler yaptığını gördüm .

Metaforlara girecek olursam çıkamam. Şu an film sonrası buhrandayım. Sigara içiyorum. Mahzun gibiyim .
izleyen her erkeğin, bir anlığına da olsa mahzun gibi hissetmesine sebep olmuş bir derviş zaim başyapıtıdır.

eğer izleyen insan, bir anlığına da olsa mahzun gibi hissediyor ve düşünüyorsa, o an gözyaşlarına boğulmaması olanaksızdır.

film bitti.

ve ben yanağımdan süzülen gözyaşlarımla, hala mahzun gibi hissediyorum.

unutmadan:

bizde sevdik...

tıpkı mahzun gibi umutsuzca.

ayşen aydemir'in ruhu şad olsun.
Sarımsaklar, sirkeler. Biberler.
“Sen de kendi çapında bir süper kahramansın Fikret. Yirmi yıldır aynı kadını sevip günde üç paket sigara içiyorsun. Kolay değil yani.”

görsel
mezarda gibi hissetmenize neden olacak hüzünlü film. ha izlerken mezarda canlı gibisiniz onu da söyleyeyim.
insanı hayattan soğutan, moralini bozan, durduk yere dert sahibi yapan filmler vardır ya.

heh tam olarak öyle bir film.

ahmet uğurlu'nun ne kadar büyük bir oyuncu olduğunu tekrardan görürsünüz.
An itibariyle izlediğim filmdir.
Tuhaf bir film.
filmi sosyolojik anlamda değerlendirirsek... neyse vazgeçtim.

Bunun yerine tüm filmin özeti niteliğinde güzel bir replik bırakalım:

“Soğuk olan hava değil Mahsun. insanlar soğuk. hayat çok soğuk. keşke bu kadar soğuk olmasaydı da dünya, sen de bu kadar üşümeseydin… Çok değil, bir iki aya kadar da kış biter zaten. idare et. Üşümezsin…”
bu tarz Türk yapımı filmleri seviyorum.
aslında 90lar sonrası Türk filmlerini seviyorum.
ama yukarıda arkadaşın dediği gibi filmle ismi arasında bağlantı kuramadım.
yaşamın insanları daralttığı ve bunalttığı temasına uygun bir isim: tabutta bırakın röveşata yapmayı hareketsiz yatmak bile adamı daraltır. yaşam koşulları insanları bu denli darlıyor işte.
90’ lı yılların güzel filmlerinden birisidir. Başrolde Ahmet uğurlu oynuyor dar bi alanda yaşamaya çalışan hayat mücadelesi veren bi adamın öyküsünü anlatıyor esasında. Filmin ismine gelecek olursak tabutta, daracık alanda rövaşata atılır mı hayır, işte ismi burdan geliyor daracık bi alanda yaşamaya çalışan hayat mücadelesi veren bi adamın hikayesi.
--spoiler--

Çıkma ekmek var mı ?

--spoiler--
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar