bugün

Herkesin çevresinde, mahallesinde, semtinde mutlaka vardır böyle bir tip. Büyük ihtimal kendi çocuğu başarısız olmuştur ve kıskanclığından dolayı başkalarının da kazanmasını istemiyordur. Sürekli gelir durumu öğrenmeye çalışır, anneye sorar. En sonunda ise kazanamazsanız eğer aa o kadar dershaneye gittin kazanamadın mı, x'in çocuğu ilk yılında kazanmış gibi laflar etmeye çalışır.**
sınav sonuçları açıklandığında sizi evin önünde kıstıran pencereden konuşan kadındır.
+noldu sınav sen nereyi kazandın?
-olmadı bu sene önümüzdeki senelere bakacağız.
+geçenlerde ben seni kızla görmüştüm kız kazandı mı?
-yok o da evlenir artık.
+yazık oluyo ailelere...
-evet, her gün bir komşu katliamı falan okuyoruz gazetede.
+çaattt pencere kapanır.
"komşu kadın(teyze)" kişisinin toplum içerisindeki konumunu özetleyen hadisedir. bu türlerin kıyaslama ve yargılama güdüleri oldukça kuvvetlidir. sürekli bir beğenmeme ifadesi sezebilirsiniz suratlarında. bu türü daha iyi kavramak için bir örnekle konuyu pekiştirelim;

komşu kadın(kk), herhangi biri(hb).

kk: yavrum ne oldu sınav, nereyi kazandın?
hb: itü elektrik elektronik.
kk: ahh evladııım. biraz daha çalışıp tıp kazansaydın ya.
hb: ??!?''^^...

haa unutmadan bunların toplum içerisindeki konumunu belirleyen asıl faktör kocalarıdır. hani şu evinin önünde top oynadığınız zaman topu kesen, arabasının üstüne çadır geçirmeden rahat uyuyamayan, saçma sapan insanlar işte.

sonuç olarak;

komşu komşunun gülüne muhtaçtır, bu yüzden gülme komşuna gelir başına.
belediyelerin zehirlemesini umduğumuz kadın türüdür.
Başlarına gelen mutsuzluklardan yıkımlardan sonra başka insanların uğradığı zararları kendi çektikleri acıların karşılığı gibi görürler bu komşu teyzeler. Kendini beğenmişlikten, uçarılıktan, fodulluktan dolayı her alanda yükselmek isteyen kişiyi; komşu teyzeler yükselmek istedikleri kimi alanlarda kendilerinden üstün birçok kimse çıktığında, çekememezlik için her an bir gerekçe bulabilirler. öteki ya da berikiyle boyuna uğraşır durup, Sevgi ile çekememezliğin bir insanı çökerttiğini, öbür duyguların ise öyle sürekli olmadıklarından zarar vermediklerini söylerler. aynı zamanda en bayağı, en aşağılık duygunun insanıdır bu komşu teyzeler... geceleyin buğday tarlasına ayrıkotu saçan Şeytan kişiye en çok yaraşan niteliğe sahip, her zaman, buğday benzeri bütün iyi şeylerin zararına, karanlıkta sinsi işler çevirirler.
kendi çocuğu kazanmış ama sen kazanamamışsan daha da güçlenir gülüşleri.

91-92 yılıydı sanırım, anadolu lisesi sınavını kazanamadığımı, oğlu kazanmış olan üst kattaki komşumuz enver abi'nin sırıtarak
"yalniiis, al bak bu sınav sonucun, kazanamamışsın" demesiyle öğrendim.
apartmanının önünden ikinci kattaki enver abi'nin sırıtışını izlediğimi hatırlıyorum. kağıdın süzüleren önüme düşüşünü. bir de anadolu lisesini kazanan oğlunun sürekli ağladığını ve "keşke benim ailem de seninkiler gibi olsa, annem ve babamdan nefret ediyorum" deyişini.

ah be enver abi, yaşıyor musun bilmiyorum ama asıl kaybeden sendin.
s*ktiğimin oro*pusudur. daha öte bir tanım bulamıyorum.
dobra ve pis teyzedir.
kıskançlığı ayyuka çıkmış nerden vursam diye hata kollayan teyzedir.
bizim apartmanda vardı böyle bir ruh hastası karı. allahım neler çektirdi ya millete. bir veledi zinası vardı. okumak bir yana yapmadığı puştluk yok. karı onun hıncını alıyordu apartmandaki talebelerden. sınav kağıtlarını kaçırıp yırtıyor, gelen sınav mektuplarını ilk o alarak imha ediyordu. birkaç kez yakalayanlar oldu. bende birgün baktım almış bir tomar zarf koşa koşa çıkıyor. ardından koşmadım. allahından bulsun.
maalesef genlerimizden kaynaklanan bir problem olduğu gün gibi aşikar gerçek. ancak bu karaktersizlik sadece bizemi ait yoksa insanoğlunun tümünemi ait bilmiyorum.
Adanadaki mahalle katliamının nedenidir belkide...

Kim bilir...