bugün

kişilerin düşüncelerini paylaştığı, vakit geçirdiği eğlenceli bir aktivitedir. yararlıdır da. sürekli birileri tarafından vakit kaybı olduğu ileri sürülür, eleştirilir. ancak eleştiren bu kişiler takip etmekten de geri kalmazlar.
başkadır, başka.

yazarın biri hüzünlü bir entry yazıyor.

okuyorum.
üzülüyorum.
arkadaşıma, anneme anlatıyorum.
saatlerce aklımdan çıkmıyor, tüm moralim bozuluyor.
dünya çok boş boolum, diye geziyorum ortalıklarda; dokunsan ağlayacak gibi.

sonra tekrar bakıyorum o yazara ne yazmış başka diye. hüzünlü bir şeyler bekliyorum belki de.

dalga geçmiş salak saçma şeylerle, karı kız muhabbeti yapmış ya da futbol takımı yüzünden bi ton kızmış bi üstteki entrye. eski sevgilisine kan kusmuş, başlıkları alt alta okumuş vs.

bu yazdıklarını görünce küfrediyorum.

beni o kadar depresyona sokup kendisinin hala böyle hayat dolu olmasını kabul edemiyorum. ben onun yaşadıklarını okuduğum halde bu kadar mutsuz olurken onun orda gülmesine sinir oluyorum içten içe.

sonra gülüyorum kendi kendime.
mutlu oluyorum.
teşekkür ediyorum devam eden hayata. ne olursa olsun yaşamayı bilen hayat dolu insanlara, yazdıklarıyla hayat dersi veren yazarlara.

teşekkür ediyorum.
kimine göre eğlence,
kimine göre kafa dağıtmak,
kimine göre ego tatmini,
kimine göre stress atma aracı,
kimine göre arkadaş ortamı,
kimine göre aşk,
kimine göre yalnızlık ortağı,
kimine göre işsiz güçsüz otağı,
kimine göre para kazanma aracıdır.

birilerine göre ise;
kader birliğidir.
stresini atabileceğin duygularını ve bilgilerini paylaşabileceğin yüksek ıq gerektiren sosyal açılımdır.
yolunda kafa patlatılandır.uğraşıyoruz bakalım.
basitin konuşmaya uyarlanmışı, son zamanlarda fazlasıyla hazımsızlık yaratanı.

"bu şarkının beni ne derinliklere sürüklediğini anlatmaya çalışmak..."
"aşkınızın olamamış hallerinin yanına sürüklediğiniz tatlı sembolleri, unutulunca yazarsınız küçük harfle başlayaraktan adınızı"
"son sigaranızın uçsuz bucaksız zevkinin sonraki sigara düşüncesiyle yok oluşunu"
bile dramatik bir şekilde aksettirme imkanı sunuyor. Burada; varoluşundan itibaren sözlük dizilerini dolduran binlerden bahsediyorum. her bir kelime yarı gerçeklikte kahkahalara ve iç burkan detaylara bölünür.

Peki bu aradan seçebildiklerimiz güzellikler arasında boşa üfürülen, boş kelime bulutunun dinlenmesi, birebir anlanması, idrakı; gatta kişisel anlamda gerçek bir fayda mı içermeli?

her ağzımızdan çıkmaya hazırları tartmadan yazmanın bize yararı ve zararı var mıdır esteban? benim hiç bilemeyeceğim bir dünyada yelkeniyle dolaşanları görmem için bunlar birer engel mi bana?

Bir sosyal durumun sende yarattığı birikimi benim elde edebilmem için gerekli gerçek sermayem olan zamanımı zorlmamam mı gerekli oluşan bu çöp yığınında?

Toplamda bizi oluşturan çemberin en değerli noktasında senden koparabildiklerimin şans içerisinde sözlük yazarlığı sıfatı taşıması için "seni birebir tanışıklıklığı" mı gerekiyor?

buradan itü sözlükteki bir yazıdan alıntı yapmak isterim;
--
hayal etmeden edemiyorum; zamanın büyük yazarları şu sözlükle büyümüş olsalardı ne olurdu acaba? işte spinoza gelip evrene bakışını yazsa, galileo gelip "dünya dönüyor!" dese, nietzsche gelip "tanrı öldü!" dese, sartre fikirlerini açıklamaya burada başlasa başlarına neler gelirdi çok merak ediyorum. nasıl ayarlar yerlerdi kim bilir kimlerden. ne seri eksiciler dadanırdı. kimisi üç nokta yazarı olmakla, kimisi inançlara hakaret etmekle, kimisi tamamen saçmalamakla suçlanırdı herhalde. zavallılar belki fikirlerinin değersizliğine kanaat getirip bu işlerden el etek bile çekerlerdi.

düşünsenize; einstein "zamanın göreliliği" başlığına kuramını yazsa altında ne giriler olurdu? du deneyeyim:

2. (bkz: aferin çok güzel düşünmüşsün)

3. (bkz: şerefsizim aklıma gelmişti)

4. okumadım ama bence çok saçma.

http://www.itusozluk.com/goster.php?t=@2187904
--
Yoksa bilimin, edebiyatın, paylaşımın günümüzde çokta gündelik yaşam engelini aşamadığını üzülerek varsayarak, oluşan bu istemsiz düzene çomaksız inada karşı bir selamsız bandosu el salayışı daha mı gerekiyor?
sözlükte bilgiyi arttırıp insanlara kendini anlatma fırsatı veren olgudur.
bir nevi kukla oynatmaktır.

tamamiyle kendi yarattığın ve ne dersen onu yapan/yazan bir kuklaya sahip olmaktır sözlük yazarlığı. kimisi kendisini koyar oynatır, kimisi bambaşka bir karakteri sallar parmaklarının ucunda. troll dediklerimiz gerçekten o karakterde mi yoksa amaç sadece ilgi çekmek mi? sözlük yazarlığı, yeni insanlarla tanışmak, sohbet etmek, çok yakın dost olmak, sevmek, sevilmek gibi getirileri olan güzel bir şey esasında. ve ciddi anlamda insana tahammül etmeyi öğretir. sana hiçbir şekilde uymayan, dışarıda görsen tekme tokat dalacağın laflar eden birisine burada hiçbir şey yapamıyorsun, sadece eksileyebiliyorsun ki, o da 1 tanecik. sövüp sinirini boşaltsan, yazarlığını kaybedebilirsin, yemez küfretmek, susar kalırsın. ciddi sabır kazandırıyor di mi?

tamamen zıt düşüncelere karşı her ne kadar mecburiyetten de olsa, tahammül gösteriyorsun ve biraz daha zaman geçince iletişime geçiyorsun o karşıt görüşlü insanla. din, ırk, takım, siyasi parti, hayata bakış açısı vs. bir sürü farklılık içinde, yazılarını okurken sövdüğün bir adamla karşılıklı içecek duruma dahi gelebiliyorsun, eğer gerçekten "bu adamın derdi ne yahu" sorusunu sorabilirsen.

özet geçersem, yeni şeyler öğrenmeyi sağlayan, farklı kişilerle hayatı renklendiren, ilk zamanlarda yazdıklarına bakıp bir kaç yıl sonra o gelişim sürecini görüp "ne kadar malmışım" gülüşünü yüzlere verendir sözlük yazarlığı.
meslek haline getirenler hayal kırıklığına uğrar. ekmek çıkmaz bu işten.
(bkz: yapma demiyorum hobi olarak yine yap)
kişinin kendisini avutması, sosyalleşmesi ve biraz da eğlenmesi için yapılan aktivite...
+Baban ne iş yapıyor senin?
-Sözlük yazarı
+Bağkurlu mu sigortalı mı?
-Valla aylık temiz 1000 şükelası var.
+Allah bin bereket versin.
laptopun sağında çay solunda biskrem, lokum, çekirdek, kraker varsa, iyi bir meslek.

bedavadan entry giriyoruz, nasıl olsa beyin bedava.
bir tür kendini ifade şeysidir.
(bkz: boş vakit öldürme aparatı)
bu sabah telefonumun zırlaması sonucu mesaja baktıgımda 10.36 da yazarlıgınız onaylandı yazısını görüp kendime 2 in 1 yapmama sebep olan sözcük öbeği.
klasik sözlük yazarlığı denilebilecek tarz şöyledir:
genelde içinde argo barındıran, hayatın içinden yaşanmış ya da uydurulmuş bir takım hikayelerin bulunduğu komedi unsuru taşıyan yazılar ve nispeten daha az ya da hiç argo barındırmayan yine hayatın içinden genelde yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olayları duygusal tarzda işleyen yazarlar sözlük yazarlığının klasikleşmiş halini temsil ederler.
yazarlık her bünyenin harcı değil. bence şöyle olmalı;

sözlük üyesi
sözlük kullanıcısı.
Kimine göre kahvehane muhabbetidir. Futbol takımlarına teknik direktör olunur, kadro yapılır. Ülkeye başkan olunur, ülke kurtarılır.

Kimileri için hazımsızlıktır. Karşıt görüş bildiren herkese küfretmektir.

Kimin göre bir okuldur. Bilinenler paylaşılır, bilinmeyenler öğrenilir.

Kimine göre ünlü olma uğraşıdır. Bu uğurda nice maymunluklar yapılır.

Kimine göre dost meclisidir. Sanal arkadaşların gerçek hayattaki dostların bile yerini tuttuğu zamanlar olur.

Kimilerine göre hazırcevaplıktır. Her lafa bir cevap verilir. Cevap verilmeyen laflar laf olarak görülmediğindendir (ya da söyleyeni adam olarak görülmediğindendir.).

Kimileri için eğlencedir. Yazılanlara gülünür. Gülünsün diye yazılır.

Kimine göre dert ortağıdır. En kuytuda kalmış, kimseye söylenemeyecek sorunların paylaşıldığı.

Kimilerine göre yaramazlıktır. Herkesin saygı duyduğu kişiye / fikre olumsuz görüş bildirilir. sonrasında saygı duyulan kişiyi / fikri açıklama için girilen diğer entry ler keyifle izlenir.

Kimileri için demokrasidir. Beğendiğini de beğenmediğini de oylar. Vatandaşlık görevini yapar.

Kimileri için özgürlüktür. Eleştirilmeyecek kişi / kuruluş / fikir yoktur.

Kimileri için kız düşürmedir. Genelde eller çükte umarsızca kalınır. Ama olsundur. Umut fakirin ekmeğidir.

Kimine göre şizofrenliktir. Gerçek hayatta olunamayan kişiliklere bürünülür.

Kimine göre bir kaçamaktır. işten sıkınıldığında uğranılan.

Kimilerine göre ego tatminidir. "ayar vermek" bunların mazotudur.

Kimileri için ise sadece yazmaktır.
Yalniz olmadigini bilmektir.
bu eylem de belli ki bir kuşağa aitmiş.

gün boyu done toplamak, entry girmek, her girdiği entry içerisinde ince espriler yükleme sorumluluğu hissetmek, belli kurallar dahilinde yazmak, yazmayanı uyarmak ve ne olursa olsun o kurallara sahip çıkıp yaşatmak, yaşatmak...

bu kuşak büyüdü ve kirlendi sözlük yazarlığı da işte...

şimdi sözlüklere baktığımda ne o ince espriler kalmış, ne özenilerek yazılan entryler, ne de işini hakkıyla yapan sabır taşı çatlatan troller -ki hepsini saygı ile selamlıyorum, ne kadar kızsak da işe keyif katan onlardı-

işte o kuşak da gezi'deki ince ayarlı isyanda yeşerdi, meyvelendi.

modern ansiklopedi okurluğu idi sözlük yazarlığı çünkü bilgi vermediği sürece talep görmez, ilgi çekmezdi. bilgi üzerinden eğlenirdi.

eski kafalı ihtiyarlar gibi bizim zamanımızdaki bayramlar muhabbetine girmek istemiyorum ama kapansın sözlükler diye geçiriyorum içimden. bu format taşımıyor çünkü evrilen bu "şey"i. bambaşka bir şey şu andaki.

sözlük neydi, sözlük emekti...
al abi bi snickers ye.
(bkz: amaç ve araç)
Bazı yazarlar tarafından ekseninden kaymış ebesine doğru fırlayıp gitmiştir, gel de oku amk.

Olm nasıl bi vakit kaybı, nasıl bi hasta tutumsunuz?
Konuşuyor musunuz, elinize mi alıyorsunuz gören gözlerimi zikeyim yaa!?

Toktor bu ne, ayıp değil mi olm? https://www.uludagsozluk.com/e/38397065/
yüksek ihtimalle yapamayacağım durumdur kendisi.
Herkesin her şey olabildiği ama adam olamadığı bir ülkede çok da önemli olmayan bir durum.

tanınan bir yazar olmaktansa
okunan bir yazar olunmalı burada..
kimseyi incitmeden
temel değerlere vurmadan
trollük yapıp ne kendinin
ne de okuyanın zamanını çalmadan..