bugün

sözlükteki eski sevgilimin çatır çatır hakkımda atıp tutması durumudur. keşke o kadar araştırıp bulmasaydım o nickini de okumasaydım, nefret etmeseydim kendimden bu kadar.
şemdinli'de olmak. yetmez mi?
üstteki entryleri okumuş bulunmam gerçekten beni çok mutsuz ediyor.
face de hoşlandığım kız açık olmasına rağmen birşey diyememek, vizelerin yaklaştığını bilmek.
sarılaraktan çadırı dayayabileceğim, saçlarından blendaks kokusu fışkıran bir polonyalı hatunun olmaması. daha doğrusu bir hatunun olmaması.

(bkz: bu kriz de teğet geçer umarım)
dişimin arasına kaçan baklava dilimi. kürdan da çıkarmıyor. biriniz döksün dişlerimi * .
açım, bir de bir insanı kırmadan nasıl kendimden uzaklaştırabilirim bilmiyorum.
pes oynayıp bağırarak küfürleşen üst kat komşularım. yanarım yanarım da pes 13 ün isosunu bu şerefsizlere verdiğime yanarım.

not: birazdan çıkıp uyaracağım eğer benden haber alınamazsa peste ellerine veriyorum demektir.
az önce sporadan bahserdek bayan yazarın biri "oha harun abiymişsin sen" demesi hayır kendisi oha diyor harun abi ben oluyorm.
bi yerde beni beklediğini bilmek, hatta onun da benim onun için beklediğimi bilmesi.
havaların soğuması..
winter is coming!!!
Üşüyorum sözlük.
Ama aynı zamanda yanıyorum da.
Hastayım ben!
Ah kış gelmesen ne olur.
benim ben olmam, ben yazarını oldukça mutsuz etmekte. sen yıllardır ders çalışma, üç senelik öss deneyimim boyunca çalışmadığım kadar şu üç boktan gündür(bayram olmasına rağmen) kendimi aşıp, okyanus aşırı bir performans gösterdiğim halde sınavda ben diyeyim 10 puanlık, hoca verir 15 puanlık soru yapabildim. elime geçen ne? bir buruk göz yanması. kıssadan hisse; herkes bill gates olmak zorunda değildir.
hah, yalan dünya*'nın tekrarı başladı.
Sırtımdan kalbime doğru saplanan ağrı.Ne güzel kalbim ağrıyordu benim http://ya:/Bu nerden çıktı?Üst üstte hapşursamda rahatlasam.Nefes alırken zorlanıyorum http://gene:/içimi üşüttüm sanırsam:(
yarının bir işgünü olduğu gerçeği.
Ayrılık...
130000 tl lik borcum. çözümü bazen, masamda duran sig sauer p226'nın ucunda görüyorum.
özlem...
saygıdeğer yazarlar. yüzlerini hiç görmediğim gerçek hayatta ne olduklarına dair hiç bir fikrimin olmadığı insanlar. bazen mutsuz olmak o kadar kolaydır ki boş sigara paketine baktığınızda mutsuz oluruz. yarın sabah erken kalkılıp işe gidileceğini düşündüğümüzde mutsuz oluruz. ayak serçe parmağımızı komidine geçirdiğimizde mutsuz oluruz. cüzdanda 20 liradan fazlasını göremediğimizde mutsuz oluruz. neden benim bir sevgilim yok diye düşündüğümüzde mutsuz oluruz. indirdiğim oyun neden çalışmadı diye düşündüğümüzde mutsuz oluruz. oysa bu tip anlarda mutlu olmanın basit 2 yolu vardır. birincisi eğer yapmadığımız bir şey yüzünden mutsuz isek derhal işe koyulmaktır. ikincisi ise son derece umursamaz bir tavırla boş verip anın tadını çıkarmaktır. ama bazen öyle mutsuzluklar vardır ki. bir annenin çocuğunu kaybetmesi bir evladın annesini ve babasını kaybetmesi. bir insanın işten çıkartılması. bir öğrencinin burs kazanamadığı için okuyamayacak olması. bir evsizin gece sokakta titrerken sıcak bir yatak hayal etmesi. bir insanın kanser olduğunu ve kısa süre içinde öleceğini bilmesi. işte bu tür mutsuzlukların ilacı yoktur. zaman denir unutursun denir ancak insanın içinde bir yerde sürekli kemirir o mutsuzluk. dünyadaki en çilesiz en kolay olaydır küçük mutsuzluklar. ama bir şeylerin bir daha asla düzelmeyeceğinin bir daha asla aynı olmayacağının verdiği mutsuzluk insanı çıldırtan cinstendir. tüm iyi dileklerim çok mutsuz olan insanlara. diğerleri ise kalkıp bir şeyler yapsınlar ya da ne halleri var ise görsünler. ben de saçmaladım ya gece gece neyse işte öyle.
tek bir tane sigaram kalması.
diş ağrısı.
6 kişilik bir yurt odasında uyumaya çalışıyor olmak. Dün gece evimdeydim sıcacıktı ve çift kişilik yatağımda tek kişilik hükümdarlığım vardı. Ah ah.
okula dönmek, döner dönmez başlayacak vizeler..
gün içindeki işlerimin yoğunluğundan dolayı sabah 9 da kalkıcak olmam ve dışarda onca yürümeden sonra bir de 5 te derse girecek olmam.
yanlızlık.