bugün

Hayatınıza bakın, her şey boş.
Sen girince ezeli rakibin oyuna girdi diye bildirim geliyormuş bu akşam gördüm. Ezeli rakip biraz güldürdü beni ama sonra yine üzülmeye devam ettim.
Dediklerimden hiç pişmanlık duymuyorum ve kendimce değil,doğru olanı söylüyorum.
Katlanamayan yada laflarımı üzerine alınanlar haklılığımın karşılığı olarak bana saldırmaya çalışıyorlar,bu çabalar boşa.
Herkesin hemfikir olduğu bazı durumlarda farklı düşünmem ego yada fikir karşıtlığı değil bizzat objektif olan fikirlerimdir.
Sahte düşüncelerin,makyajlı suratların,yalan hikayelerin,sahte sosyal kimliklerin,amsalakların,çıkarcı ilişkilerin tam ortasında bir başıma,dimdik bir şekilde duruyorum ve bakıyorum şu halinize.
"herkes mutsuz, hava karlı ve hiç rublemiz kalmamıştı. "

bütün hayatımı özetlen kısa bir cümle. rus edebiyatından çıkma muzi muzoviç adlı bir roman karakteriyim sanki. 4. dereceden bir memurum ve petersburg'tan moskova'ya uzanan bir demir yolunda gidip geliyorum.sadık hidayet gibi kendi kendime acılar çekiyorum ve bu acıların içinde öyle boğuluyorum.

nerede ve neyi yanlış yaptığım hakkında hiçbir fikrim yok. doğru şeyler yapmadığım da aşikar. galiba böyle böyle öleceğim ve hayattan geçip giden sıradan milyarlarca karakterden biri olacağım. neden hakettiğim gibi sevilmediğimi bile anlamıyorum. kıyas kötü şey, her insanoğlunun kanseri bence ama kıyaslamadan da duramıyorum. bu kadar insan, bu kadar şeye rağmen sevilirken ve mutluyken ben neden sürekli birilerinin sevgisizliğiyle nefretiyle başbaşa kalıyorum anlamıyorum. her şey kötü gidiyor, her zaman gittiği gibi ama buna da şükür.
Kimse kendini vazgeçilmez zannetmesin. Üç günlük dünyada zerre değer vermeyen biri için saniyemi dahi harcamam, tak poşeti koluna herkes kendi yoluna.
Zenginler fakirlere kanaat tavsiye etmesin.
havada müthiş bir koku var. hani çıkamıyoruz ama o mayıs kokusu pencereden geliyor. sabah yatakta keyif yapma isteme havası var.
Sabah sabah çok güzel güldüğü bir fotoğrafa bakarak mutlu oldum, mutluluk işte bu kadar kolay benim için.
dışarıda usul usul yağmur yağıyor, hava soğuk. pencereyi açayım da biraz hava alayım derken önce karşı evin bacasından tüten soba dumanının kokusu, ardından mis gibi bir toprak kokusu girdi içeri. ağaçların kokusunu, doğanın kokusunu alabiliyorum.
algım değişiyor bu kokuyu duyunca. gerçekten yaşadığımı fark ediyorum. dünyanın telaşlarından, tüm endişelerden arınmış, dünyayla baş başa kalmış hissediyorum. çok gariptir ki kendimi hem daha güçlü hissediyorum, hem de ne yapacağımı bilmez halde ıssız bir tepede akşam vakti yapayalnız kaldığım o gün aslında evrende bir hiç olduğumu net olarak anladığım, tarif edemeyeceğim o duyguyu tekrar hatırlayarak güçsüz hissediyorum.

sanki karanlık odamda değil de çadırımın içindeymişim gibi hissettim bir an için.
bütün gün bilmem kaç kilometre zor ama muhteşem manzaralarla dolu bir yürüyüş yapmış, artık adım atmaya halim kalmayacak kadar yorgun ama bir o kadar mutlu, huzur dolu. hava artık kararmış, ateş yakılmış, yine buram buram doğayla karışık o is kokusu. her şeyden uzakta doğada olmanın verdiği muhteşem haz. saat geç olmuş, uyku vakti. uyuduğum en huzurlu uyku, çünkü gözümü kapattığımda son gördüğüm yüz onun, sabah kalktığımda ilk gördüğüm şey onun yüzü olacak. ayrı geçen bilmem kaç yüz gün artık geride kalmış, sonunda benim, benimle. ertesi gün belki de daha güzel manzaralar eşliğinde yola devam edecek olmanın heyecanı var.

iyi ki bir pencere açayım da biraz hava alayım dedim, konu taa nerelere geldi.
Endişelenmeye başladım yavaştan, virüsün ilk çıktığı andan şu ana kadar hep en fazla ölürüz yav nolacak diyip duruyordum, dün teyzemin bugün de kuzenlerimin testi pozitif çıkmış ve çoğu yakın akrabamız da risk altında, gerçi kendi ailem de büyük risk altında, kendim için hiç endişe etmiyorum belki genç olduğum için belki de zaten çok da yaşamaya merakım olmadığından ama işler karmaşıklaşıyor en yakın zamanda kurtuluruz şu durumlardan inşallah.
Sevdiğim insanları sevmeye devam edebilmek için onların yanlışlarını sineye çekmekten, kırıcı sözlerini umursamamaya çalışmaktan yoruldum. Her şeye, herkesin hayatına karışmayın artık, yeter.
her kurbağa öptün diye prens olmuyormuş...
kimse yerime sevdi mi seni gölgelerine aldı mı seni şunu bi yüzüme yüzüme söylesene unuttun mu beni?
Sıkılıyorum. Söyleyecek pek bir şeyim yok.
bugün 4 mayıs görsel
Bıktım usandım bazı kişilerden..
Müzik ruhun gıdasıdır söylemi ruhun besinini ve arınmasını işitme duyusuna indirgiyor. Bu söylemin doğruluğunu ve seslerin tabiattaki önemini an itibariyle huşu içinde yağmurun sesine kulak verirken idrak etmekteyim.
Bazen fazlasıyla canımı sıkıyorsunuz.
Bütün gece yazdığım kod hala hata veriyor be sözlük.
Keşke hep fotoğraflardaki gibi kalabilsek. Gözümüzün içi gülse sıkıca sarılsak.
10 mayıs anneler günü. herkes annesinin anneler gününü kutlar elbette. ama reklamlarda çok göze sokuluyor. sonuçta herkesin annesi hayatta olmayabilir. " ne gerek vardı annem" sloganlı. güzel evet ama yapmacık gibi geldi reklam.
çok bir şey değil, normalleşmek istiyorum artık.
Umarım yanıma gelirsin diye iç geçirdi kadın.
Son 5 aydır hayatım gerçek manada yolunda. Hiç olmadığım kadar güçlüyüm.
bir maskem bile yok.