bugün

aç, huysuz, yalnız kalmak isteyen.
kız buluşalım diye ısrarla arıyor ısrarla açmıyorum. öf. yeter be.
yere düşüp kaldırılan sonra üzeri üflenen tozları temizlenen magnum gibiyim. yesen bi dert yemesen bi dert amk.

işte aynen öyleyim şu anda
(bkz: abi beni sik)
öyle de saçma bir ruh halidir işte.
Yanina bim açılmış bakkal gibi.
yarın buluşacağı kızdan şu saate kadar haber alamamış bir erkek gibi.
bir hafta önce rüyamda fil ve buğday görmüştüm. hala etkisindeyim filin tebessümü buğdayın çokluğu...
yorumlayan büyük bir sıkıntıya düşeceğimi acıdan kıvranacağımı ama sonrasında bereketli huzurlu ve mutlu olacağım günlere erişeceğimi sabretmem gerektiğini söylemişti. zaten her şeyi boka saran ben deli gibi çırpınan ben daha nasıl bir sıkıntıya düşebilirim ki bundan beter ne var ki demiştim. yorumcu sabret dediydi. beteri de varmış dostlar rabbim kimseye dermansız dert vermesin öyle boktan bir ruh hali içindeyim ki. isyana çok yakınım lakin sabret der durmadan birileri sabrediyorum dostlar sabrediyorum.
elbet güneş benim için de doğar bir gün. elbet gelir o günler.

yaradan kimseyi kaldıramayacağı yüklerle sınamasın inşallah.
le cola gibiyim az şeker çok asit.
Bok gibi.
bugün kuribik; neşeli, enerjik ve de çenesi düşmüş durumda.
trabzon kelimesindeki görünmeyen ama varlığı bilinen ı harfi.
karmaşık.
s.çılmış b.k gibi.
kısa ve öz iyi değilim, bir boşluktayım sanki yalnız değilim ama yinede ben iyi değilim.
şişmiş. içi şişmiş. yaşamanın sadece nefes alıp vermek olmadığının bilincinde ama kafası karışmış. gidip geliyor ihtimaller arasında. bazen yeterince mutsuz hissedersem illa ki hareket ederim demekte, bazen harekete geçeceği o zamanın hiç gelmemesinden korkmakta. ayağa kalkmak için kendini sevmek iyi bir neden. ama ya çok fazla eline yüzüne bulaşmışsa her şey? ya bir yarım kalmış şey daha almayacak kadar dolmuşsa heybesi? yine konu boktan çaresizliğimizi heybetlendirme çabasına döndü. yine bahaneler üretme noktasına geldik. çaresi yok. ya izleyeceğiz beş kuruşluk aklıyla bir şeyler yapanları, ya da bir şeyler yapacağız o çok muhterem popomuzu kaldırıp. ne güzeldir doğru olan buydu ben de yaptım demek. ne güzeldir ben yapmazsam kimse yapmayacaktı demek. ben çok kararsızım şu ara, yaşayıp, yaşamamak konusunda.
bir dilim çilekli pasta gibiyim, çilekleri yenip kendisi bırakılmış... Çöpe atılacagı zamanı bekleyen masum bir o kadarda artık...
Burun farkıyla büyük ikramiye kaçıran devlet memuru gibi.
hasta ama mutlu.
kaynatma yumurta. bol tuzlu. mümkünse dört tane. 4/3 de ekmek. doymuyorum yoksa.
bugün moralim yerinde lan. hemde öyle böyle değil. tek kelimeyle açıklamaya kalksam, mutluyum mutlu. bak tek kelme bile yetmiyor mutluluğumu anlatmaya.

sabah güne erken başladım, ders çalıştım, ailemle kahvaltı yaptım, herkes mutluydu. bende mecburen mutlu oldum.
"pencereme vurmayın ödüm patlayabilir
dokunmayın vücudum boşluğa kayabilir"
* *
Bugün yeni kitaplar alabilmek için eski kitaplarını satmış gibi. Üzgün gibi. Yaptığının nasıl bir aptallık olduğunu çok iyi biliyor gibi. Ama hayat gibi. Hayatın bizi zorlaması gibi.
az şekerli.
canı sıkkın.
Öyle pişmanlık senfonisi gibi.

Sabahtan beri aklıma hatırladıkça kendimi asasım gelen olaylar geliyor. Neden geliyorlar bilmiyorum ama gelmesinler yani.
Uzgun. Olmayan askin acisini ceken.