bugün

gittiğimiz kursta öğle namazını kılardık. ben o zamanlar namaz kılmayı bilmiyordum, yandaki arkadaştan bakarak tekrarlıyordum. arkadaş da sağolsun, tahiyyata oturacakken unutup ayağa kalmıştı, tabi ben de onu takiben ayağa kalkınca.. elim gitmiyor yazmaya, çok kötü olmuştum..

bir keresinde de kafirun suresini 3 günde ezberleyemediğim için ağlamıştım.
yaz tatillerinde sabahları "gitmiceem yaaaaaa" diyerek uyanılan, kavga dövüş azarlanma eşliğinde gittiğimiz yerdi. sure falan ezberlerdik. kuş dli konuşup bizden önce çıkan erkekleri kesen kızlardan vardı. tabi ben çok elittim.
üzerine kuran koyulan rahleler var ya, onların ikisini birleştirip tabut yapmıştık.
altına da hocanın küçük oğlu furkanı soktuk.

hoca geld, noluyor lan dedi? hocam dedik oynuyoruz.
o kapasitede çocukları camiiye hapsedersen olacağı o.

bu işlerin şakası olmaz valla, görmeyim bi daha dediydi.

aman ne anılar.

ayrıca bir arkadaşımız da ilahi söyler yarılırdık.
kızda ne kulak var ne ses amk, yok böyle birşey.

sarı çiçek isyanlardaydı. hay amk sormayaydılar anamı babamı deyu.
arkadaş ve aile baskısıyla, kuran kursuna başlamıştım. 4 gün oldu, 5 gün oldu, 6 gün oldu ben hala subhaneke yi ezberleyemedim.

hoca, bağdaş kuran gençlere teker teker "oku" diyerek, başlamalarını emrediyordu. sıra bana geldi, "oku" dedi. "ne okuyayım?" dedim. "nerede kaldıysan onu oku" dedi. "subhaneke allahumme ve bi..." der demez, çenemde bir tokat hissettim.

"ne subhanekesi lan?" dedi. teneffüs arasında, oralet içme bahanesi ile yandaki çay ocağına gidip, daha dönmedim.

zaman geçti, o sakallı davardan 3-4 kat fazla bilimsel teoloji öğrendik o ayrı tabii. subhanekesi onun oldu, göt etme başarısı benim.
hoca gidince dövüşmeye başlardık.hey gidi.
4 tane çocuğa kapı açıkken sürekli sapanla sıkardım.
10 11 yaşlarında iken gittim. o da babamın zoruyla. yazın boş duracağına git bir şeyler öğren dedi. iyi dedik. gittik. lan öğle vaktinde yemekler bedava. hatta cuma günleri caminin temizliğine gönüllü olursan 20 kağıt veriyorlar. sonra efenim 6 hafta gittim. kutsal kitabın nasıl okunacağını öğrendim, farzlar falan yani bütün dini öğretileri de ezberlemişim. cebimde de ekstra gelirlerle 200 lira civarı para birikti. yani güzeldi lan kuran kursu. şansıma hocalar çok iyiydi. zaten gönüllülerdi. herkesi severlerdi. bir de yarışma olmuştu. orada 2. olmuştum. bir gömlek hediye ettiler. gönüllü abilerden biri de saat hediye etmişti. ulan biz dini bu adamlardan öğrendik sevdik. şimdi diğer orospu evlatları aklıma gelince bu adamların emekleri aklıma geliyor.

hala görüşürüz selim abi ile.
yaşım 8 yada 9 abim benden 2 yaş büyük haliyle o da 10-12 arası bişey.caminin bayanlara ayrılan kısmında kurs görmeykteydik.elif ba derken sure ezberlemeye de ufaktan başlaıştık.bizi okutan abi (hiç bir cemaate bağlı olmayan Allah rızası için yapan bir abimizdi bu arada ) beni rahlenin önüne oturttu şuan hatırlamıyorum sureyi ama diyalog şu şekildeydi.

okutman abi: besmele çek
ben: besmele.

Allahtan sadece abim ve okutman abiye rezil oldum.çok güldüler abim hala dalga geçer.
orta okula geçtiğim seneydi, arkadaşlarla yatılı bi kuran kursuna yazıldık. bir ay sürecekti. neyse gittik. gitmez olaydık. aç kaldık, susuz kaldık (abartmıyorum). zaten pazartesi gidiyor cuma dönüyorduk annemlerde her çarşamba görmeye geliyorlardı. neyse ben yine dayandım o çileye. son gece bi veda yapılacaktı. ilahiler söylendi kur'anlar okundu falan. neyse komedi bölümüne geçtik. bize de bi skeç düştü. ben çok ciddi bir doktoru canlandırıyorum, akıl hastanesinde. arkadaşlarda deli rolünde. onların kostümü gecelikti. neyse bi tanesi geceliğimi istedi giymek için iyi dedim al giy. skeç başlamak üzere heyecan dorukta... o geceliğimi verdiğim arkadaşımı gördüm titriyordu, arkasına bi baktım ıslak.

-ye sen ne yaptın?
+deliyi oynuyorum ya, sahici olsun diye suyla ısladım.
-mal mısın sen ya?!

o aceleyle fazla uzatmadım ama eşemiş harbiden. bide yalan söylüyo mal.
annenin yoğun ısrarları üzerine, yaz döneminde gidilip, derse beşikli oyuncak bebek getirip,oyun oynayıp çok güldüğüm,yaramaz olduğum mazeretiyle kovulmuşluğum var sözlük.*
Sanırsam ilkokul 5. sınıfta gitmiştim ki bu yaklaşık olarak 1988 yılına tekabul ediyor öğrendiğim iki dua var Sübhaneke, Fatiha.
mahalle camisi olduğu için herkes birbirini tanır, heP beraber olduğumuz arkadaşlarla kursa gittiğimiz için dersler daha bi zevkli olurdu.

O zamanlar biz 6 kişi yaşça diğerlerinden büyük olduğumuz için son Yarım saat TOPLU halde kur'an okurduk. Bir gün ne olduysa hepimiz zorlanmaya başladık bir sayfada. Hoca da o gün bir tane bile iyi okuyan çıkmayınca hafiften kızmaya başladı. En sonunda hepimiz yine aynı anda Hata yapınca dayanamadı:
- olum niye okuyamıyorsunuz buGÜN? Salak mısınız, Gavat mısınız anlamadım yav.

Tabi BIZ kısa süreli bir şaşkınlığın ardından gülmeye başladık. Ortam yumuşayınca, tekrar ders başladı, Ama ben gülme krizine girdim. Dışardan gelen bir arkadaşın " ne oldu lan ne gülüp duruyon?" sorusuna ben;
+ lan olm, hoca bize kalayladı, diye verdiğim cevabı da duydu hoca. " o kendi gençliğine gülüyor oğlum" dedi.
Biliyoruz o "Gavat" kelimesini bizim bildiğimiz anlamında söylemedi Ama tutamadık kendimizi. Adam bizimle maç yapardı caddede. ŞehriN EN ÖNDE GELEN IMAMLARından biri...
Kuran kursundaykene tenefüslerde hep simit oynarlardı büyükler biz yedi sekiz yaşındaydık mahallenin veletleri olarak. Büyükler bizi oyunlarına almıyor diye üzülüyorduk hep. Tenefüste cami avlusunda oturuyorduk arkadaşlarla her tenefüste olduğu gibi büyüklerden biri bizi çağırdı gelin siz de oynayın diye. Arkadaşlarla sevindik mal gibi oyunun adı simit dediler hepiniz bilirsiniz simit oyununu o zamanlar biz bilmiyorduk işte anlattı bu mahallenin büyükleri,müptezel pezevenkler. Sizden biri ebe olsun dedi abilerden adı Yasir olanı. Aramızda ebeyi seçecektik ben en hızlı koşan olduğum için ebe olmayı seve seve kabullendim o koca ayaklı şerefsizleri yakalayacağımı sandım çocuk aklıyla. Simiiiiiiiiiit nidasıyla koşarken sik kadar ciğerime doldurduğum nefes tükendi ve bir anda üstümde on on beş tane yavşak büyüğü gördüm. O gün sırtıma,bacaklarıma o kadar okkalı tekmeler,tokatlar yedim ki gece ağrıdan uyuyamadım ama o gün orada ağlamadığım,hocaya büyükleri şikayet etmediğim için yaşıtlarım arasında bir nevi lider olarak görülmeye başladım.

Not : zaten iki hafta sonra kuran kursu bitti amk dayak yediğimizle kaldık işte.
bugün heryere geç kaldığım gibi o zaman da varmış heralde ki o hastalık bende camiye geç kalınca hoca içeri almamıştı.. ne olursan ol gelme dedi bana. o gün son günmüş bir daha gitmedim. beni kurstan soğutan imamdır imam.
çok ayrıntılı olmasa da yaşlı hocamızın bizlere kafir diye seslenmesiydi. gerçi biz de az piç değildik. namaz vaktine 1 saat kala çıkıp ezan okuduğumu ihtiyarları camiye topladığımı bilirim. hoca haklıydı.
yazarların kuran kursu anılarıdır.
hoca: yarın birisi bana sopa getirsin. dayak isteyen talebe sayısında artış var.
sendemihayat: hocam bizde kızılcık sopası var olur mu?
hoca: tamam oğlum biriniz getirsin işte.
ertesi gün
hoca: ses yapmayın! kime diyorum? sopa nerde sopa?
sendemihayat: burda hocam getirdim.
hoca: afferin yat bakalım kaldır ayaklarını...

sonrasını anlatmaya gerek yok.
hocam beni dövsede çok şey öğretti allah ondan razı olsun.
hocam bana hep yarım sayfa ezber ödevi verirdi. ben hep mızıldanırdım. bi gün sordu:

hoca: ruh sen bu verdiğim ödevi ne kadar sürede ezberliyorsun?
ben: ya işte 15 dakika falan
hoca: yarın 6 sayfa ezber vericeksin
ben:hocammm....

1 ay boyunca 6 şar sayfa ezber aldı benden, kitap bitince de bütün kitabı tek seferde aldı. sene sonunda 6 dakikada bi sayfa ezber yapabiliyordum.

sevgiler hocam
seni çok seviyorum...
arkadaşlarla ebelemece oynarken, pırtlattım ve hemen abdest almam gerektiğini düşünerek tuvalete gittim. abdestimi aldım filan, başörtümü takmayı unutmuşum. o sırada da müdüre mi denir ona, her neyse o gelmişti. bana başörtün nerde senin demişti. utanmıştım. hemen çeşmeye koşmuştum. orda da başörtü yere düşmüş ıslanmış. öyle ıslak ıslak takmıştım başörtüyü. iğrençti.
dümbelek imamın ilahi diye öğrettiği şeyler meğer siyasi marşmış... arkadaş ne şerefsizsin bize kuranı ve onun manasını öğretmeye çalışssana adi herif niye ideoloji aşılamaya çalışıyorsun!
hiç gitmedim, neyse ki dinin arapça öğrenmek olduğunu düşünmeyen ama dinle ilgili, olması gereken her şeyi anlatan bir ailem var.
yanılmıyorsam 10 yaşında bilemedim 11 yaşlarındayım. Öğle yemeğinden önce derste arkadaşlarla anlaştık öğle namazından sonra mescitte top oynayacağız. Takımları kurduk her neyse yemeği yedik namazı falan kıldık bende o sırada bi tuvalete gideyim dedim onlar anca toparlanırlar diye. Topumuzda çorap evet bildiğin çorapları iç içe geçirip top yapıyor 10-15 tane çorap. Dalgınlığıma geldi ben 2 . katta bulunan mescitte bekliyorum. 5 dk oldu 10 dk oldu gelen giden yok dedim bunlar alt katta olmasın bir gittim gitmez olaydım hoca bizimkileri yakalamış ve suç aletide orda topumuz. Dizmiş bizimkileri sıraya tek tek ağızdan ağıza veriyor çorapları. insan o durumda güler mi ağlar mı bilemedim ama ben güldüm hemde öyle böyle değil. Tabi hocada yakaladı beni bendekide salaklık o sıraya malesef bende girdim sözlük. Evet gerekeni yaptım ve o zaman anladım ki çorap sadece giymelik.
esprimakinasi ve teyze oğlu berabercek erenköy kuran kursuna yazılırlar; daha bismillah demeden derse alınırlar:

- neyi bekliyoruz olum biz?
+ ne bilim imam gelcek heralde?
- ne imamı?
+ cami imamı gelmiyo mu?

derken saçları kazınmış bir hoca geldi ve yanında boyundan uzun bir sopa vardı.

- eveeeeet. sen öndeki başla!
+ neye?
- oku!
+ bismillahirrahmanirrahim.
- devam etsene olum.
+ bu kadar!
- olmaaaaaaaaaaaaz olaamaz. gidin evde elif ba yı öğrenin gelin!

gidiş o gidiş bi daha kim gider geri o sopayı gördükten sonra!
(bkz: 93 ten sonra doğum kalkmalıydı)
Bir gün gittim, acayip sıkıldım ama acayip tespit sıçtım ve supaneke öğrendim.
anne tarafından hocaya mutlaka bir şey götürmem ısrarı ile aldığı fanila iç çamaşırı takımını verdiğimde bunun sebebini sorması arkasından benim yılbaşı hediyesi deyip hocayı dumur etmem. neyse bir yaz gidebildik söktüklerimizi de ekseri unuttuk ama genç imanlı kuranlı adem hocayı unutmadık allahtan bizim o manisalı piçle ortalığı birbirine katarken küçücük de olsa bir kem sesini duymamaızdan.