bugün

kendim dahil, her şeyden fena sıkılmış durumdayım... kış uykusuna yatasım var...
En korktuğum şey insanın büyüdükçe masumluğunu kaybetmesi sözlük.Büyüdükçe masumiyetimi kaybediyormuyum dersin sözlük?
duygular,karşısında elim kolum bağlı belki de elimden gelenin en iyisini yapmış gözlerinin içine bakarken ''sen o değilsin'' diyen bakışları içimi kemirmeye başlamıştı.statü,mesuliyet,hayattan beklentiler,toplum,ahlak ve aile gerekliliklerinin bir kısmını tamamlamış,borç hanemden adımın üstüne siyah bir çizgi çekmiştim.

erkeğin kemale ermesi uzun sürüyor,aşkın metafiziğini düşünürsek.körü körüne birine bağlanmak istememiştim.başlarda entelektüel arkadaşlığımız eşler arasındaki duygusal çekime dönüşmüştü.modern saçmalıkları bir kenara bırakıp,dünya görüşümüzle resmileştirmek için karşılıklı onay meselesini bile atlatmışık.

duyguların açıkça ifade edilmesinin aşkı öldüreceğini düşünürdüm.tezata düşerek,karşıtını yaptım.tam iki yıl boyunca bukleli saçlarını taradım,dizime yatırıp huzuru kaçan,karanlıktan korkan çocuklar misali uzak diyarların tasvirini yaptım.kaf dağının eteklerinde,ayrık vadide,don bölgesinde arşınları fersahladık.

bilmiyordum.sevgi ebedi değildi.yüzüme veya dolaylı yoldan söylemesi,ona verdiğim değerin ve saf aşkın kaybolmasını etkilemedi.haklı olmayan sebeplerle sıyrılmaya çalıştı,flört ettiği kişiler onu mest ederken iki yıldan beri burnunun ucundaki adamı görememişti.kokusunu hatırlıyorum.teninin kokusunu.her zaman oturup felsefi-edebiyat münakaşalarımızın kamçılayıcısı çaylarımızı yudumlarken,boynundan gelen tatlı kokuyu içime çekip ciğerlerimi bayram ettirmek.

yıkılmıştım.üzerimde bir yük vardı,uzay boşluğunda terk edilen sondalar gibiydim.zaman geçiyordu ama ben yönlenmemeye devam ediyordum.tat alamamaya başladım.goethe nin genç werther in acılarını okuduğumda,içimden küçükte olsa böyle bir şeyin olacağını tahmin etmiştim ama gerçek olacağını zannetmiyordum.

arzularımla,tutkularımla beslediğim kişi aslında bana gülerken altında acı acı ağlıyordu,istemiyordu.

ne zaman onu görsem veya arkadaş ortamında sohbete katılsa dişlerimi sıkıp ağlamamak için kendimi tutarım.ama artık tutamıyorum.klişeleşmiş intiharlık vakaya geldiğim için kendimi suçluyorum.düşünmekten vazgeçerim.bedensel fonksiyonlarım durduğu zaman.

''bu dünyada senle bile olmasam,diğer dünyada da olmayacağım.çünkü benim ruh eşim beni bekliyor.'' demişti.hani maziyi hatırlatan veya bir olay yaşandığında hikayesi olan mekanlar,şarkılar vardır.köşe başında ona yalvardım.belki bir umut,devam ederiz diye.benle hala birlikte olması,bana acıdığı içindi.o gün vicdanını hafifletmek için gelmişti,benim için değil.

mutlu değilim,zevk alamıyorum.

elveda...

werthert desteyi ayırırken boş sandalyeyi kendime ayırmalıyım.
evet gerekli bilgi ve donanıma sahip değilim sözlük, bunun farkındayım. ama çoğu insan gibi gereksiz başlıklar açıp insanları rahatsız etmiyorum. öğrenmek istiyorum sadece, yetersiz kaldığım her konuyu. çok mu kötü yapıyorum sözlük...
yazdıklarım ''eh işte'' olarak oylandığında sinir oluyorum sözlük. kendime kızıyorum, hayata küsüyorum. netlik istiyorum ben, artı ya da eksi fark etmez ama eh işte nedir ki ya..
uyuyup uyanmayasım var. eğer varsa bi yer kendimden kaçabileceğim oraya gidesim...
erkek arkadaşımı aldatıyorum. iyice karaktersel deformasyona uğradım.

o değil de geçen gece ev arkadaşımla ayıralım dedik yolları. erkek arkadaşım bana atarlar yaparken benim eleman çok fena destek oldu bana. hiç unutmam daha da ben bunu.

yaz geliyor gümbür gümbür bütler sen yüzümüzü güldür.

maddi durumum düzelse hayat yeniden aydınlık olacak sanki.

sözlük nickimi deşifre etmeyeydim bir kaç insana, daha neler yazardım be sözlük.

çok pişmanım.
zaman zaman kızlara komik görüneceğim diye aptal durumuna düşürüyorum kendimi... aptal olmadığımı biliyorum, ama aptal durumuna düştüğüme eminim kızların yanında. kız hoşlandığım kız olunca, bu biraz daha artıyor. ha esprilerim çok mu kötü, hayır. güzel espri yaparım, ama yine de yerli yersiz espri yapmak, bir anda "pat" diye başa gelen komik bir olayı anlatmak komik kaçıyor biraz... sonra bunu yaptığıma pişman oluyor, kızın benle ilgili neler düşüneceğini merak ediyorum.
geri kafalı taraflarım var sözlük.
itiraf edemiyorum, söyliyemiyorum. bende ona ait birşey olduğunu. belki birgün..
o da bize kalsın.
Seni seviyorum diyebilsem keşke sonrasını düşünmeden.
sabah aklıma gelen 3- 4 başlığı şimdi hatırlayamıyorum sözlük.
seneler önce annem yeniden çalışmaya başlayacağı zaman bir görüşmeye gitmişti. tanıdık vasıtası ile. ben de o zamanlar küçüğüm annemi elimden alacaklar falan gibi bir psikoloji ile sanırım dua etmiştim "allahım annem o işi kabul etmesin" diye. ve gerçekten de annem kısa bir süre çalışıp ayrıldı oradan. ardından tabii ki kararlarından hiçbir zaman emin olamamış ben, duamdan da emin olamayarak vicdan azabı çekmiştim. bir de sormuştum anneme " anne çok üzüldün mü " diye. allahtan kendi isteğiyle çıkmış. söylemedim bugüne kadar. benim yüzümden değil bence. değildir yani heralde.dimi.
bazı takıntılarım var...

misafir olarak gittiğim bir evden ayrılırken, illa ki ziline bir kez basarım. sonrasında "sen mi çaldın zili" sözüne maruz kalsam, bunun çocuksu bir hareket olduğunu bilsem de hiçbir rahatsızlık duymam. bu hareketimi öğretmenimin evinden çıkarken de yaptım.

yine misafirlikte ellerimi yıkarken, sıvı sabunu elime sıktıktan sonra kesinlikle koklarım. belki tuhaf gelecek ama, her seferinde de farklı bir kokuyla tanışıp bu kokudan yola çıkarak aileyle ilgili çıkarımlar yaparım;

+ hımm... çilek kokuyor... halbuki emine teyze sıvı sabun sevmez, kızının işidir öyleyse...

tuvaletimi yaptıktan sonra kesinlikle bir kez tükürürüm klozete. sonra da çıkan sesin yüksekliğiyle doğru orantılı olarak sevinirim.

desteklediğim takımın maçlarını izlerken, hep o takımın yenildiğini, umudun kalmadığını düşünürüm. sanki bunu yaptığım zaman sihirli bir değnek değecek ve takımım gol atacakmış gibi hissederim.

her sabah yatağın aynı tarafından kalkarım. pardon yatak zaten duvar kenarında, çıkabileceğim tek taraf var, takıntı sayılmaz bu...
canım yanıyor.
keyfim yerindeyse banyoda muzigi acıp, partideymis gibi dans ederken soyunup oyle dusa giriyorum.
yine yola çıkacağım; sardı yine korkularım. yol fobisi var sözlük.
itiraf ediyorum insanlar arasında şeytanlar çoğaldı. herkes birbirinin kuyusunu kazıyor.
yüzüne gülüyor. arkandan küfrediyor.
işi düşünce yaklaşıyor.

gözlerim candan bir dost arıyor. insanlara bazen güvenim kalmıyor.
sözlük bugünlerde bkz yazarı olarak takılıyorum. alınma sakın kişisel değil üşeniyorum uzun uzun yazmaya.
kendinden yola çıkarak ani genellemelere varan dayaklık tümevarımcılardan nefret ediyorum.
demin bakkala giderken büsküüüt almak için, yanımda yürürken şarkı söyleyen deliye benzeyen çocuk ürküttü önce, sonra daha fenalarını görünce ona sığınır oldum. ayık kafayla korkular daha fena hissediliyor, ilk bu kez saatte alkol almak için gitmedim bakkalcağıza sözlük. kongrakçuleyşıns.
evet hepimizin ufaktan sevdiği takip ettiği inci sözlükte üyeliğim var.
paketim bittiği zamanlarda sigaraların tamamını içmediğimi farkediyorum buda israf ettiğimi düşündürüyor . hayır canım çöpten çıkarıp içtiğimide nerden çıkardınız.
bugün itibariyle 1 hafta boyunca facebook'ta 1-2 saat harcamaya karar verdim. nette gezerken gördüğüm haberleri, videoları, resimleri, şarkıları filan paylaşıyorum. millete yorum yapıyorum, onların yorumlarını cevaplıyorum bakalım hayatımda neler değişecek çok merak ediyorum.

edit 1: bugün itibariyle çarşamba günü 2 arkadaşla konsere gitme planı yaptık. bir arkadaşımlada bursa'ya gelince görüşürüz dedik. dur bakalım asosyal şeysi diye girmiyordum fazla ama bu bildiğin sosyalleştiriyor lan beni. deneyimiz devam edecek.