bugün

Hamur işi tiryakisiyim ama yiyemiyorum duba gibi olmamak için. “ ıyyyy Hiç sevmiyorum seni” diye kendimi kandırmaya çalışıyorum sürekli. Kendi kendime hep Simit poğaça görünce “sen koca göbeksin, sen koca poposun” diyorum. Öyle isimlendiriyorum onları. Çok iyi taktik deneyin.
karar almakta niye bu kadar zorlanıyorum bilmiyorum.

telefon alacak olurum günlerce, haftalarca araştırır araştırır karar veremez alamam.
bilgisayar alacak olurum yine aynı durum.
ayakkabı alacak olurum yine aynı şey.

Ne olabilir ki ya, sikerler alıyorum bilgisayarı.
Bugün çok güzel bir parfüm beğendim ama fiyatı pahalı geldi başka alacağım şeyler de olduğu için bikac ay para biriktirir öyle alırım parfüm için sıkışmayim dedim.

Sonra düşündüm: bikac ay biriktirip de alacam o kadar para verecem de nerde sıkacam, kim koklayacak?

Artık evin içinde bileğime sıkar sıkar koklarım. Fakir ve yalnız olduğum gerçeği yüzüme tokat gibi çarptı.
Monoton hayatımdan çok sıkıldım ama farklı bir şeyler olmasından da ödüm kopuyor. Hem değişik bir şeyler olsun istiyorum hem de o değişiklikleri yaşamaktan ölesiye korkuyorum.
Dün sabah öğlene kadar ugraşıp aşure yaptım. Öğlen 1 2 kaşık yiyip dışarı cıktım, şekeri az ve çok özlesmemişti. Eve geldigimde aşure radyoaktif maddeye maruz kalmış gibi morarmıştı. O kadar üzüldüm ki, her sene hemen hemen aşure yapıyorum. Kaynarken ceviz ve karanfil attığım icin olduğunu söylediler ama görüntü çamur rengi. Buğdayı, fasulyeyi, nohutu bile morarmış. Işin kötü yanı çok sevdigim birine de götürmüştüm aşureden. Görünce benden iğrenmez umarım. Üzüntüden rüyama bile girdi. Neyse gidip biraz daha üzüleyim.
ileride büyük işler başaracağıma inanıyorum. Sanki hayat beni büyük bir şeye hazırlıyormuş gibi hissediyorum bazen. Kimseye bahsetmedim. Belki de herkes aynı şeyi düşünüyordur, ne bileyim.
(#40538588)

waffle yedim.
Güzel sanıp iki tane kestim,tatsizmis.
Zorla şeftali yiyorum şuan
Zorla.

görsel
online sayısının 250 yi geçmediğini bilmiyordum. Ben de sanıyorum ki 300-400 kişiye yazıyoruz.
o zaman ne diyoruz
(bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)
ah ah, şu bkz bile eskiden modaydı.
Şöyle Müge anlıya konu olacak itiraf yok mu?
Birkaç arkadaşa ihtiyaç duyuyorum.
Yerel seçimlerin yapılacağı günden bir önceki gündü. iki gün izin almıştım. oy kullanıp sonrasında sonuçları takip ederken sinir krizi geçirirsem işime mani olmasın diye.

Akşama kadar evin içinde yuvarlandım. Müthiş bir ihanete uğramıştım bir süre evvel. Onu sindirmeye çalışıyor ve beceremiyordum. Üstelik bu ihanet, işime mal olma noktasına kadar getirmişti beni. Neyse ki halledebilmiştim. Benim için çok zor bir konuşma yaparak. Üstelik yolda selam vermeyeceğim onu bırak aç kalsa ekmek vermeyeceğim birine karşı kendimi savunamamıştım bile. Ancak alttan almış, özür dilemiş ve kabul etmesini beklemiştim. Kıdemi benden üstte diye. Neyse. Bir şekilde adam özrümü kabul etmiş ve ilginç bir şekilde beni düştüğüm durum için haklı bulmuştu. Neyse ki. insanın ekmeğinden olması ne kolay. Vay be.

Böyle bunları düşünüp düşünüp kendi kendimi kahrediyordum. Gece 11'e doğru bir arkadaşımın ölüm haberini aldım. Çok yakınım değil ama hep yakında bir yerlerde olan biri. Güzel, ışıklı, çok seven çok sevilen biri. Ölmüş. Birkaç ortak arkadaşı aradım. Sesler yangın yeri. Konuşmalar kor alev. Zoruma gidiyor olan biten.

Ağlaya ağlaya yıkanıyorum. Suyun altında oturmayı çocukluktan beri severim. 2 saat suyun içinde duruyorum. Ani bir kararla bir taksiye atlayıp ihanet grubunun yanına gitmeye karar veriyorum. Ölümlü dünya, diyeceğim. Yarın öbür gün ölürsem sizi hiç affetmeyeceğimi bilin, diyeceğim. Birinin yeri belli ama diğerlerini bilemiyorum. Üzerimde ev kıyafetleri ve suratım ağlamaktan şişmiş bir halde muhtemel yere vardığımda tam kadro hepsini karşımda bulacağımı tahmin etmemiştim. 'Hem yara bandım, her yaram'a kısaca halimi anlatıyorum. O anda bile, o anda da, o bilsin o önemsesin o sarsın istiyorum ne boktan.

Saatlerce, uzun saatlerce oturuyoruz. Tuhaf bir ilgi var. Arkadaşım yüzünden herhalde. Yahut ihaneti bildiğim halde yüzlerine vurmayıp sessizce uzaklaşmamın yarattığı vicdan azabı. Onları affetmeyeceğimi henüz bilmiyorlar. Sonra parklara gidiyoruz, bahçelerde geziyoruz. Benim kafam dağılsın.

Kahve içmeye eve gidiyoruz. ihanetçibaşı, bana, biraz içeri geç uyu, dinlen, diyor. Ben de sigara alıp geleyim. Evden çıkıyor. Odasına gidiyorum. Başucunda beraber gideceğimiz düğünden bir fotoğraf. Yanındaki ben değilim. Evdeki elbisem ve ayakkabılarım hüzünle inliyor, duyuyorum.

Odada kalmıyorum. Hakkım olmayan herhangi bir şeyi bilmek istemem. Fotoğrafı görmemi isteyen ve bunu öyle şeytanca becerebilen ihanetanıtı'nı beklemek üzere mutfağa geçiyorum. Mutfakta beklemekle ilgili kalbimin ucunu yakmış başka bir anının hayali uzaktan bakıyor bana, sancısını hala görebiliyorum.

ihanetinettenkemiktenhali içeri giriyor. Onunla beraber ayaklarına, ellerine kollarına, kalbine sözlerine, bir zamanlar çok yakından tanıdığım ağzına diline dolanmış yalanlar da giriyor içeri. Bense o eve aldığım ama bir kenara atılmış güzel kahveden yapmışım kendime. Onu içiyorum.

Sonra öylece çıkıp eve geliyorum. Saat sabahın 7'si. Yollar açık. Oysa her şey nasıl da, open your heart i'm coming home'du.

Eve gelip seçimleri izliyorum. Başıma giren ağrılara dayanamıyorum. Gelmezsenöleceğimhissim'e bir mezar kazıyorum, sol mememin az altına. Affetmeyeceğimi bilmiyor.

O mezara taş da yaptırdım sonrasında. O da başka bir uyutmayan gecenin sayfasına.
Ilk defa karsimda birisi aglayinca benim canım yandı. Baba olmayan bu hissi bilemez derlerdi de inanmazdim. Cidden öyleymiş.
Seni en çok ben hakediyorken profil resmini bile göremiyor oluşum , böyle de oruspu bir kader işte..
Bugün yemek yemeyi unuttum resmen. Sabah evden çıkmadan yediğim elmayla duruyorum hala. Allahtan arada iki bardak su içtim de..
Kocamı özledim.
Hiç içiniz içinizden geçiyormuşçasına canınız yandı mı?
Hep çok çabaladım. Hep. Hiç yorulmadım cunku istediğim gibi olması için çok cabalanir diye düşündüm. Herkesten çok emek verdim hep öyle olur cunku insanlarla aynı şeyleri elde edebilmek için onlardan hep 10 kat fazla çabalamam 10 kat fazla sevmem gerekirdi.
Durup baktığımda beni en çok hayata bağlayan şeyler için onca ugrasima rağmen onca sevgime ve emegime rağmen hep ilerledim sanarken hiç yol kat edemediğimi anladım.
Ne için uğraştın ki bu kadar?
Sevilmek için mi hayir. Hiç sevgi aramadım görmedim ama aramadım da.
Hep mutlu ettim herkesi bir arkadaşımı bile kirmadim birine bile ayıp etmedim.
Hep hatırları vardı bende onca sevdiğim insanı nasil kırarım ben.
Önemsenmek istedim belki de. Birini 10 kat severken hiç olmazsa beni 5 kat sevsinler önemli değil derdim.
Ama gördükçe anlıyorum. Insanlar beni sevdikleri için degil,kendilerini sevmek için beni sevmiş. Çünkü öylesine sevildiğini hissedince sevilecek insan olduklarını böyle düşündüler.
Şu hâline bak. Hep fazla fazla uğraşıp gidim gidim da olsa ilerleyebildigini sandin, olduğun yerde durmuş anladiklarina ağlıyorsun.
Yine yapamadın. Yine yapamadım.
Buraya girdiğim ilk "pozitif" itiraf olacak bu.

Güzel günler yakında, sike sike gelecek o günler çünkü aç köpek gibi üzerine üzerine gideceğim. istediğimi alıncaya kadar da ne olursa olsun durmayacağım.
Bazen bazı yazarları açık eksiliyorum ve adamlar artiladim sanıp beni seviyor.
Puhahahahskfn sefiller.
bu sene kaçak içki imalatına başlayacam

bahçeye üzüm ektim

organik ve kaçak şarap isteyen bana müracaat.

görsel

görsel
salağım ben. işi gücü olan ama hala kendinde o güveni göremeyen malın biriyim.
Su an aklima gelen cok var sanki bilemiyorum. Neyse.

Karşimdaki insan kim olursa olsun tirnaklari pis ise o kisiden soguyorum, baska yere bakmam gerekiyor.

Saçlarimdaki beyazlar son zamanlarda artti ve dökülmeye basliyor. Ölüceğim galiba (bkz: swh)

Olmayacak seyler icin cok cirpiniyorum sanki. Bu da mal olduğum anlamina geliyor.

itiraf entryim bu kadardi okudugunuz icin tesekkurler.
Bir zamanlar ben de deli gibi sevdim...
Ara ara intiharı düşünüyorum. Ama o kadar cesaretli biri değilim sanırım. Yani umarım öyleyimdir.