bugün

bu aralar feci bi ders çalışma isteği var içimde sözlük. öyle böyle değil yani ders çalışınca dünyalar benim oluyor,kalbim pır pır..böyle bi sevinç bi sevinç anlatamam sana.ne televizyon ne bilgisayar..varsa yoksa kitap-defter bi de bıkmadan usanmadan kullandığım rotring...e haliyle seni de görmüyor gözüm...affet sözlük...hakkını helal et...*
bir erkek sözlük yazarı olarak, fatmagül'ün suçunu izlerken sinir,acıma,hüzün gibi duygulara kapılıyorum.
geçen sene demet akalın konserinde bayıldım ben...kolonyayla ayılttılar!
beşiktaş'ımın galibiyetine bile tam anlamıyla sevinemedim sözlük, anlıyorum ki olmuyor onsuz, olmayacakta.
gece uyuyamadım.. ilk zamanlardaki gibi.. ha aradı, ha arayacakla geçti bütün gece.. sonra dalmışım. uyandım aniden, oturdum yatağın içinde, 1 dakika kadar sonra ezan okunmaya başladı. bakmadım saate ama o'nun arama zamanıydı...

çok yaşamış ta, yorulmuş gibiyim... ruhum bedenime ağır geliyor... ikisi de yorgun...
(bkz: sözlükte kızlar teklif ediyor)
FF:AC'nin Türkçe dub. olduğunu duyunca sırf karizma yapmak için "Türkçe dublaj mı? Iy, pis, bok, kaka." tarzı trip yapanlara; Türkiye bu filmin DVD versiyonunun dublajında (ve genel olarak dublaj sektöründe) ABD'den daha kaliteli haberiniz olsun. TV versiyonunda da birkaç kişinin sesi kötüydü sadece. Onun dışında oldukça iyiydi. Yani "cool görüneceğim" diye bi' bok bilmeden bok atmayın canlarım demek istiyorum sokakta bağırarak.
Bütün hayatım ayıklamakla geçti. Gene de bitiremedim süprüntüleri atmayı.
13 bin tl param olsa 7 ay içerisinde 200 bin tl getirisi olacak bir fırsat ile karşı karşıyayım lakin gel gör ki 1000 tl bile yok.
bilgisayarı açtığımdan beri portishead dinliyorum.hayattan kopmama çok az kaldı diyebilirim.aşırısı zarar derdim de hiç uygulamazdım.uygulamalıymışım şimdi farkettim.
kusura bakma sözlük artık buraya çok samimi şeyler yazamıyorum.çekiniyorum çünkü birileri beni takip ediyor.ama
(bkz: show must go on)
*bankadayken soygun olsun da hayatıma bir renk gelsin diye dua ediyorum ve gözümü kapıdan ayırmıyorum gelmesi muhtemel olan kar maskelileri bekliyorum.
*en çok yapmayı istediğim iki meslek var biri gazetecilik diğeri tarihi eser kaçakçılığı.
*bu yaz historiada en üst katta kiraz yiyip çekirdekleri sıtarbaksa tüküren ben ve arkadaşımdı.yine olsa yine yaparız.
*tüm lise hayatım boyunca üstteki eylemi gerçekleştirdiğim arkadaşımla uçak kaçırma planları yaptık durduk.ama en ufak adım atacak bir sermayemiz bile olmadı.
*lisede çizdiğim resimler için arkadaşlarım çöpe at biri seni keşfeder derlerdi.hala çizdğim resimleri çöpe atarım ama arayan soran yok.
*kısa bir süre de olsa ney üfledim.herşey annemin neyimi bulmasıyla sona erdi.
*bu yaşıma kadar her yılıma bir hastalığım damga vurdu.
*serdar ortaç dinlememe rağmen tüm şarkılarını ezbere biliyorum.
*lisedeyken millet simit saraylarında takılırken biz simit sarayı manzaralı biyere oturur dört tanesi 1tl ya aldığımız simitleri yerdik.
2010 yazının son sineği benim odamda ve şuan çıkmamakta direniyo orospu çocuğu. hava soğuk camı da açamıyorum, uff yardım et sözlük.
itiraf ediyorum.

faks sesi dinlemek bana garip bir huzur veriyor sözlük.
Hiç tanımadığın biriyle ortak bi yere, kişiye falan odaklanıp, o odaklanılan şeydeki bariz komik unsuları yakalayıp birbirine gülümseyen canlılarız a dostlar. Yer yer. *
9 yaşımdayken, Doğuş'un ilk popüler olduğu yıllardı*. izmit'te Doğuş apt.de oturuyorduk. Kıro komşu çocukları - valla yaşları benden büyüktü- toplanıp stadyumdaki Doğuş konserine gideceklerdi. Ben de tutturdum illa beni de götürün diye*.Bunlar da zorla annemden izin aldılar beni götürebilmek için.
Stadyuma gittik,sonra arkada arbede çıktı, kavgaya dönüştü, biri beni sırtımdan çekti, kendimi kavganın ortasında buldum! Sandalyeler yerlerinden söküldü, fırlatıldı vs. Akşam eve morluklar içinde döndüm..Evet şu an çok utanıyorum ama 9 yaşımdayken Doğuş konserine gidip, kavgaya karışmışlığım, dayak yemişliğim var. Doğuş apt.den Doğuş'a sevgilerle (!)
Arkadaşına arkadan usulca yaklaşıp elini arkadaşının cebine atma, çantasını kurcalama gibi 'hırkızcılık şakası' yapmam ben diye düşünürken kendimi bunu yaparken bulmama ne demeli ki peki a.q. ''tutarsız g.tveren''. Ağır bi laf lan o kadar de değil.
bi tarihte, internet cafede takılırken, elinde tartısı ile yanıma ''tartiim mi abi?'' diye gelen çocuğa ''ben internette tartınıyom!'' demem beni g.tverenliğe götüren sağlam parke taşlarından ama.
Özellikle böyle lükse yakın bi yerlerde yenilen yemeğin, alına hizmetin karşılığını, cebimizde de küsuratına kadar olmasına rağmen, tam ödeme olarak vermekten imtina edip, para üstü olarak çok para alınabilecek bi meblağı tercih etmemizin altında müessesede ''parayı anca denkleştirmişte gelmiş fakirler!'' duygusu uyandırmayıp, böyle bi duygu hakkeden uyanıyor mu bilmiyorum, ''elit oğlu elitim leyn ben'' havası yaratmak var gibi gibi.
7 yaşımdan beri bilgisaraya sahibim ama hala şu dolar işareti ş var ya, onu yapmayı bilmiyorum. klavyemde de yok geberesice. kullanana gıcık oluyorum. sırf bu yüzden eksilediğim oluyor. evet o manyak benim*.

edit: $$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$$

öğrendim ehehe. sözlük iyi bişi*.

special thanks to hero of the day ii*.
Oturduğun koltuktan osuruk sesine benzer bi ses çıktğında, her hangi bi yanlış anlamaya mehal vermemek adına koltuğu kurcalayarak o osuruk sesine benzer sesi 'ben osurmadım bakın ses koltuktan geliyo tısı tısı' mesajını da araya sıkıştırıp, bi iki defa daha çıkarmaya çalışarak 'valla benden çıkmadı o sesin' altını çizmeye çalışmak. * *
geçen gün beni utandıran bir durum yaşadım. internette gezinirken bir yazı buldum ve mademki bir yazı buldum okuyayım bari dedim. yazıyı okudukça şaşkınlığım ve hayranlığım dahada arttı yazıyı yazan kişiye. kıskanarak okudum desem yeridir. yazının kime ait olduğu bilgisi yoktu, merak ediyordum kimin yazdığını ama yazı o kadar büyülemişti ki beni kimin yazdığı merakı yazının gölgesinde kalıyordu. belli bir zaman sonra bu yazıyı yakın bir arkadışıma tavsiye ettim okuması için. arkadaşım yazıyı okudu ve o da beğendi. ama yine de benim o yazıyı kendisine önermem ve o yazıyı beğenmem şaşırtmıştı onu. onun bu şaşkınlığına sebebi olan şey şuydu: arkadaşım yazının kime ait olduğunu biliyordu ve bu yüzden şaşırıyordu. meğerse yazıyı benim günlük hayatta hakkında pekte iyi bahsetmediğim bir yazar yazmıştı. onu daha önce okuduğum bir yazısı için suçluyordum ve malesef bunu genele yayıyordum. oysa benim düşüncelerimle örtüşmeyen bir yazı okuduğumda veya bana hakaretmiş gibi gelen bir yazı okuduğumda hemen yazarın kişiliği veya kalemi hakkında keskin bir düşünceye varmamlıydım. hani bu yazar hakkında böyle böyle diyordun dedi arkadaşım o anda çok utandım. kendimden utandığımı zannetmiyorum sanırım yazardan utandım. sanki karşımda bana bunları söyleyen yazarın kendisiydi. hayatımda alabileceğim en iyi derslerden birini almıştım bu vesileyle saygıdeğer yazardan özür diliyorum...
ben ki korkuyorum ve bu korku korkmadığım şeyler yanında korkunç kalıyor...
seven pounds denilen filmi izlerken nerdeyse ağlıyordum. *
demin tuvalete girdim ve peçetenin olmadığını farkedince, götümü silme eylemini yarına bıraktım.